Dil yarası yaman bir yaradır, asırlar boyunca cümle hekimler, bu yarayı sarma hususunda hep aciz kalmışlardır.
Arının, bal yapmak için bin bir çiçeği yoğurup macun yapması gibi, dünyanın tıp uzmanları, dünyanın en şöhretli hekimleri de kaç bin çeşit çiçekten nice karışımlar yapmışlar ama dil yarasına kesin bir çare bulamamışlar.
'Lokman Hekim gelse yaram azdırır
Yaramı sarmaya yar kendi gelsin' diyen şairin, yarasının derinliğini, nasıl bir yaradan ötürü mustarip olduğunu elbette ki aynı yara ile kıvrananlar bilir ancak.
Böylesine derin, böylesine can yakan, yürek yakan ve neredeyse dermansız bir yaranın başka yaralarla birleştiği bedenleri, gönülleri ve zihinleri düşünün.
Üzerinden tam bir yıl geçen 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümü vesilesi ile, zaten hiç eskimemiş, zaten asla kabuk bağlamamış olan deprem yaralarının tazelenmesi ile kitleler, kabristanlara koşup depremlerde kaybettikleri çocuklarını, ebeveynlerini, arkadaş ve akrabalarını ziyaret edip onlara Fatihalar armağan ettiler.
Bir yıl boyunca zaten hiç dinmemiş olan gözyaşları tekrar sellere döndü, ne yazık ki, hâlâ canlarını, ciğerparelerini arayan niceleri, mezarlıklarda ziyaret edecekleri bir mezara dahi sahip değillerdi.
Viraneye dönmüş şehirlerden, diz boyu çamur deryası olan sokaklardan, ayazdan, kardan ve yağmurdan pek de korumayan barakalara ve çadırlara kadar hemen her şeyin, o malum ilk günü, felaket gününü hatırlattığı deprem görmüş bölgenin çilekeş insanları, onların dertleri ile dertlenen seksen beş milyon ülke insanı, kendi hallerinde tazelenen acılarını yaşıyorlar, paylaşarak azaltmaya çalışıyorlardı ki, mevcut acılara, mevcut yaralara beklenmedik bir dil yarası da eklenmiş oldu.
Seksen beş milyonunun her ferdinin derdine derman, yarasına merhem bulması umulan, herkese aynı uzaklıkta olması beklenen sayın Cumhurbaşkanının, yine seksen beş milyonu da yaralayan o malum cümlesi döküldü dilinden:
"Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı".
Deprem yarasına dil yarası da eklenince…
- Meğer dava küp doldurma davasıymış / 13.06.2024
- Serveti katlamak size, yoksulluğa katlanmak bize / 12.06.2024
- Ey ahali neyiniz noksan? / 10.06.2024
- 'Adana’da Ağustos’ta bulamadım yazımı' / 08.06.2024
- Zenginler arasında devletleşen servet / 07.06.2024
- Bal alalım derken sürekli vebal aldınız / 06.06.2024
- Yetime yoksula sahip çıkmayacaksan… / 05.06.2024
- Sudan’dan sığır, Kanada’dan mercimek / 03.06.2024
- Hem ekini hem de ekeni kuruttular / 01.06.2024