Deprem her defasında yüksek sesle, gür bir seda ile ve canımızı acıtarak dersler veriyor.
İzmir depremi capcanlı önümüzde, millet olarak gözyaşları ile takip ediyoruz ve saat saat can kayıplarımız artıyor.
99'daki Gölcük depreminin sembol isimlerinden merhum Mete Işıkara'nın zihinlerimize kazıdığı; "deprem öldürmez çürük yapı öldürür" gerçeğini acı acı müşahede ediyoruz.
Depremin yüksek sesle haykırdığı dersleri alan, anlayan, algılayan ve gereğini yapan olacak mı bundan sonra, göreceğiz ama depremlerden ders alınmadığını ve gereğinin yapılmadığını ne yazık ki bizzat yaşıyoruz.
Sağında-solunda, önünde-arkasında dimdik, sapasağlam duran binaların tam orta yerinde yerle bir olan binalar ve sakinlerine mezar olan apartmanlar…
Deprem öldürmüyor çürük yapı öldürüyor.
Deprem öldürmüyor yanlış şehirleşme öldürüyor.
Deprem öldürmüyor, tedbirsizlik, plansızlık ve programsızlık öldürüyor.
Derelere, akarsu yataklarına, yani suyun-selin güzergahına ev kurmanın, köy kurmanın göz göre göre nice can kayıplarına mal olması gibi, deprem faylarının üzerine, dolgu zeminler üzerine ve kaide-kurallara uygunsuz yapılan binalar ve kurulan şehirler de işte nice canlarımızın gitmesine sebep oluyor.
Yerküre, dünya yuvarlağı her gün her köşesinde sergilediği sert ya da mülayim hareketlerle deprem gerçeğini her an hatırlatıyor.
Bizim vatan edindiğimiz Anadolu coğrafyasının da yine her köşesinde hemen hemen her gün ufak ya da büyük deprem haberleri alıyoruz, yıkımlara ve can kayıplarına şahit oluyoruz.
Hal böyle iken hem halk olarak, hem de en tepedeki yöneticilerden şehirlerdeki yerel yöneticilere kadar hepimiz deprem gerçeği karşısında, kimse kusura bakmasın ama üç maymunu oynamaya devam ediyoruz.
Diğer gezegenlerin böyle bir huyu, böyle bir davranışı var mıdır şimdilik bilmiyoruz ama üzerinde yaşamakta olduğumuz şu dünya yuvarlağının deprem üretme diye bir huyunun, bir alışkanlığının ve bir geleneğinin mutlak var olduğunu dedelerimizden öğrendik, kitaplardan okuduk ve bizzat yaşayarak da görüyoruz.
Dünyanın depremlerini durdurmaya, dünyayı bu huyundan vaz geçirmeye gücümüz yetmediğine ve hiçbir zaman da yetmeyeceğine göre, onun dediği şartları kuzu kuzu kabul ederek ve onunla barış içinde zarara uğramadan yaşamanın yollarını bulmak durumundayız.
Bunun da yolu depreme dayanıklı evler, zemini sağlam binalar ve olabildiğince dikey değil yatay binalardan müteşekkil şehirler inşa etmek.
Her defasında yeniliyoruz, her defasında mağlup olup göz yaşı döküyoruz, giden canlarımızın ardından ağıtlar yakıyoruz ama nasıl bir umursamazlık ki dönüp dönüp yine aynı hataları tekrar ediyoruz.
Depremden dersler… Bundan sonra alınır mı bilinmez ama bundan öncekilerden alınmadığına bugün yaşamakta olduğumuz acı gerçekler şahittir.
İzmir depreminde yitip giden canlarımıza nice rahmetler, yakınlarına ve tüm milletimize de sabırlar niyaz ediyoruz.
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025