Bir yıldan bu yana dernek genel kurullarının yapılamıyor olması sivil toplumun can damarı olan dernekleri de zor duruma soktu.
Küçük dernekler bir yana, her şeyi genel kurul kararlarına göre yapan ve yüksek rakamlı bütçeleri olanlar, yasal genel kurul tarihleri geçtiği için ne yeni bütçe yapabiliyorlar, ne de yapsalar da genel kurul onayı olmadan harcama imkânları yok.
Türkiye de dernekçilik oldum olası zor iş. Kurup her türlü ihtiyacını karşılayıncaya kadar dernek sizin inisiyatifinizde... Ancak kurulduktan sonra devlet malı... Harcamalarınızı genel kurul onaylamış ve ibra olmuş olsanız da, eski adı ile 3 kişilik dernek denetçilerinin yapacağı bir şikâyet sizi yakıyor.
Hele başkansanız, her türlü sorumluluk üzerinize kalıyor. Çünkü kanuna rağmen, yönetmelikte yapılan bir değişiklik doğrudan başkanı bağlıyor. Bazen neden yönetim kurulu seçme gereği olduğunu da düşünmeden edemiyorsunuz. Her inisiyatif başkanda olacak, sorumluluğu o taşıyacaksa; muhasip, sayman vb. üyelere gerek yok.
Hatta dernek demirbaşlarını her hangi bir yerde yazmıyor olsa da yeni yönetime devir tutanağı ile teslim etmedi iseniz size zimmet davası açılıveriyor. Yeni yönetim almadım, sizde verdim deseniz bile bir geçerliliği yok. Derneklerde müzminleşmiş yönetimleri görevden almak için iki yalancı şahit yeterli. Şikâyet olmadan pek denetim yapılmadığı için, her şeye şüphe ile yaklaşan muhakkiklerin açık bulmaması mümkün değil. Karar defterindeki boş bir satır, tutanakla yapılmış bir sarf, yönetim kurulu kararı olmadan alınan bir paket çay ve şeker bile zimmet suçunu teşkil ediyor. Hele hele geçici tesisler yaptırıyorsanız ve bunları ihale etmedi iseniz vergi kaçakçılığına kadar suçlanabilirsiniz. Mantıken bir malın iki defa satılamayacağı ve vergisi olmayacağı bilinirken, faturasız ve banka ödemesi ile aldığınız her şey için vergi kaçakçılığı suçu işlemiş oluyorsunuz.
Bir yanda devletin âli menfaatleri, öte yanda kuruş kuruş topladığınız derneğin çıkarları arasında kalıyorsunuz. Hele hele daha önce bu tür durumlar ile karşılaşmamışsanız vay geldi bilgisizliğinize…
Derneklerin iktisadi işletme kurmadan açtıkları kurs ve faaliyetlerden gelir elde etmeleri de yasaya göre mümkün değil. Bağışların miktarları da tartışmalı. Yıllık aidatın on katından fazla bağış alınamayacağı şeklinde görüş bildiren uzmanlar da var, bu karara karşı çıkıp derneğe istendiği kadar bağış yapılabileceğini iddia edenler de.
Dahası, derneğinize kayyum atandığında maaşını ve yolluklarını dernekten ödemek zorundasınız. Derneğin bütçesi yoksa bütün üyeler ortaklaşa ödemek zorundalar. Hem de icra yolu ile…
* * *
Bugün aklı başındaki hiç kimse bir sivil toplum örgütünde, üyelik dışında yönetim kademelerinde görev almıyor.
Dolayısı ile cami yaptırma ve kuran kursu derneklerinin hedefleri belli olduğu için pek sıkıntılı değil. Bunların dışındaki sosyal amaçlı derneklerin yaşama şansı yok gibi. Yargılama ise konu ile ilgili ihtisası olmayan ceza mahkemelerinde, evrak üzerinden görüldüğü için daha çok bilirkişi raporları ile sonuçlanıyor. Bilirkişiler, mevcut evrak üzerinden işlem görüyorlar. Derneklerin çeşitliliği çoğaldıkça bu işler için bir ihtisas mahkemeleri kurulması gereği de ortaya çıkıyor. Dernekçiliği bilen hâkim ve savcıların görev almaları, yargılama usul ve kurallarını yeniden düzenlemeleri şart.
Sizin derneği kurarken veya üye olurken yaptığınız fedakârlıklar falan pek önemli değil. Resmiyette gösteremediğiniz giderler de kimseyi ilgilendirmiyor. Derneğe borç ta veremiyorsunuz. Verdiğiniz her kuruşu bağış olarak işlemek zorundasınız. Size dönüşü söz konusu değil. Bir gün önce cebinizden yaptığınız bir ödemeyi, bir gün sonra dernek hesabından alamıyorsunuz. Banka ve muhasebe kayıtlarının birbiri ile uyumlu olması lazım.
Bütün bunlardan haberdar olmayan peke çok dernek var. Şimdiki adı ile Sivil Toplum Kuruluşları (Eski adı ile Dernekler Müdürlüğü) dernek yöneticilerini eğitmek için yaptığı seminerler ile bütün bunları anlatmaya, hatta derneklere adeta iş başında eğitmek üzere ziyaretler yapmaya çalışıyorlar. Ancak hepsine ulaşmak, usul ve kaideleri öğretmek mümkün olmuyor.
* * *
Tüm derneklerde durum böyle değil tabii… Lions, Rotary, Mason kulüpleri gibi sosyal içerikli dernekler, üyelerin tamamen birbirine güveni üzerine kurulduğu için şikâyet ve yolsuzluk iddiaları pek görülmüyor. Onlarda sadece yardım yapılan kişi ve kuruluşlarla ilgili sıkıntılar oluyor.
Şimdi en büyük sorun, büyük derneklerin, kulüplerin bir yıldır değiştiremedikleri yönetimler ve yapamadıkları bütçeler ile daha ne kadar dayanabilecekleri. Eğer genel kurul yasakları bir kez daha ertelenir ise pek çok dernek kapanmak zorunda kalacak.
Kısacası sivil toplum kuruluşları zorda…
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023
- Haydar Hoca'yı unutmayın / 02.12.2023
- Öğretmenim… / 23.11.2023
- Bir zeytin öyküsü… / 11.11.2023
- Yağmur mevsimi… / 07.11.2023
- Çocuk! / 05.11.2023
- Deprem gerçeği / 01.11.2023
- Cumhuriyet anlayışı / 28.10.2023