İktidar çevresinde yuvalanmış olan bir avuç mutlu azınlık açların, açıkların halinden bir türlü anlamıyorlar.
İhaleden ihaleye koşanlar, birini bitirmeden diğer ihaleyi kapanlar, aldıkları dolgun maaşlarına ek olarak çeşitli bankaların ve kamu kurumlarının yönetim kurullarından çifter çifter, beşer-onar maaş alanlar, faturasını ödeyemediği için suyu, doğalgazı, elektriği kesilenlerin, sofrasına zeytin-peynir koyamayanların, çocuğuna okul harçlığı veremeyenlerin halinden bir türlü anlamıyorlar.
Tarımda iyice belirginleşen kötüleşmeden ötürü ekmeğe üst üste yapılan zamlardan ötürü normal fırınlardan ekmek alamayıp, halk ekmek kuyruğunda sıra bekleyen iki büklüm dedelerin ve ninelerin, aslında ekmek derdi olmadığını, görüntüye girmek için yağmur altında beklediklerini iddia eden iktidar sözcülerini dinlerken, aşırı partizanlığın insanları, insanlıktan çıkardığını görünce insan gerçekten dehşete düşüyor.
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir" ilkesinden Müslümanların nerelere ve hangi şiddette savrulduklarına şahit olunca insanlık adına utanıyor insan.
Meşhur fıkradır, biri aşırı kilolu diğeri de aşırı zayıf iki arkadaş, yıllar sonra karşılaştıklarında, kilolu olanın arkadaşına; "nedir bu halin, seni gören de bu diyarda kıtlık var zannedecek?" şeklinde takılınca, zayıf olan arkadaşı cevabı yapıştırıyor; 'seni gören de bu kıtlığa senin sebep olduğunu düşünecek."
Yokluktan, yoksulluktan ötürü kıvrananlara, kutsal metinleri de kullanarak sabır tavsiye dedenler, aşırı mal biriktirme ihtirasından dolayı, sınır tanımayan mal hırsı ve israftan dolayı ve keyfi uygulamalardan dolayı bu açlığa, bu yokluğa ve yoksulluğa sebep olanların payına söz konusu 'sabırdan, sabır tavsiyesinden' bir şey düşmüyor mu acaba?
Yokluk, yoksulluk sebebi ile kıvrananlar sabredecek, sabretmeli, tamam da; topladıkları aşırı servetten ötürü sürdürdükleri lüks hayat, aşırı konfor ve hesapsız-sınırsız israf içinde yüzenler, yaşamakta oldukları bu sorumsuz hayata karşı bir miktar sabretmeleri, bir miktar uzaklaşmaları gerekmiyor mu?
Kaldı ki, sürmekte olan bu yokluğun ve yoksulluğun sebebi bizzat kendileri, kendi yanlış adımları ve uygulamaları ve aşırı israfa dalmış olmaları…
Mevcut halimizi iki mısra ile özetleyen merhum şairimiz aşık Reyhani'ye nice rahmetler okuyarak yazımızı bitirelim:
"Dertli isen derdini dertsize açma
Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar?"
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024