Türküler bizim türküler, havalar memleket havaları, makamlar yanık, mısralar dokunaklı ve de dertli.
Ya elindekiler? Elindekiler de onların kırbaçları.
Bizim türküleri söyleyerek, memleket havalarından çalarak oturdukları koltuğu, elde ettikleri gücü yıllardır bu milleti oradan oraya sürmek için, elindekini-avucundakini küresel tefecilere aktarmak için bir kamçı olarak kullanıyorlar.
Bizim türküler, bizim havalar eşliğinde sürüm sürüm süründürülenler de yine bizleriz.
Hacımın ve de hocamın; "kapat gözlerini kimse görmesin" modunda bir hayat sürmesi ne yazık ki neticeyi asla değiştirmiyor.
Sabah seher vakti uyanır uyanmaz abdest almak için musluğu açtığında beş çeşit vergi ile karşılaştığını bilmiyor olması ve de bu paralar nereye gidiyor diye sormuyor olması yaşanan gerçekleri değiştirmiyor ki.
Açtığın musluktan su ile beraber adeta vergi akıyor olması, yediğin ekmekten, peynirden, zeytinden, torununa aldığın bezden yüzde şu kadar vergi ödüyor olmasına karşılık alyans ve pahalı mücevheratta verginin sıfırlanmış olduğunu saklamaya çalışman bir anlam ifade etmiyor ki.
Köylü traktörünü yerinden oynatıp tarlasını sürmek için litresi altı buçuk liradan mazot alırken zengin yat sahiplerinin bir liradan, evet evet bir liradan mazot aldığını söyleyip yazdığımızda hacımın suratı ekşiyor ve derhal kaşlarını çatıyor.
Halbuki bu haksızlık, bu soygun ve bu vurgun karşısında kaşların çatılması, suratların asılması gerekiyor ama nerde?
Gözlerini kapattığında elbette sen kimseleri ve birilerini, birilerinin çevirdiği fırıldakları, yaptıkları 'kitabına uygun' talanları görmüyorsun ama ne fark ediyor ki, yine fırıldakları dönüyor ve talanlar devam ediyor.
Dillerindeki türküler bizim türkülerimiz ama ellerindeki kamçılar onların kamçıları, millete kamçıları çalıp birikimlerini ellerinden alıyorlar ve ülke kaynaklarını küresel tefecilere aktarıyorlar, bu soyguna homurdananların hakkı ise elbette ellerindeki kamçılar.
Hacım, yöneticilerin dilinden memleket havalarını, bizim türkülerimizi dinlemeye bayılıyor, adeta kendinden geçiyor, hacım kendinden geçtikçe memleketin kaynakları da başka ellere geçiyor, ne bilsin o mest olmuş vaziyette.
Bizim türküleri, memleket havalarını, yanık mısraları dertli dertli ama mutlaka 'ninni' makamında söyleyerek kitleleri uyutmaya ve kaynak aktarımına devam ediyorlar.
Hacımın gaflet uykusu bitene kadar da bu devam edeceğe benziyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025