Akit'in Abdurrahman çelebisi, Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan'ın akil adamlarından ve saray sofrasının yağlı bazlamacılarındandır.
Çelebi, 1 Kasım seçimlerinden hemen önce, 25 Ekim'de Toronto'da bir kez daha şu balonu uçurdu, gazetesi sürmanşetten verdi:
'Erdoğan başkan seçilirse halife olacak.'
Sarayın bin bir odası için de şu izahatı getirdi: 'Bütün İslam beldelerinde, hilafete bağlı bölgelerde, muhtemelen kendisine müşavirler tayin edecek ve İslam Birliği'nin Beştepe'de temsilciliklerini açacak.'
Benzer üflemeler sürdürülüyor izbelerde hala?
Tam bir yıl önce Meclis'te tutanaklara geçen "soytarı tartışması" yaşanmış? (TBMM, Genel Kurul Tutanağı, 24. Dönem 5. Yasama Yılı, 30. Birleşim, 15 Aralık 2014 Pazartesi). Üstüne "saray soytarısı" faslı açmak zait kalır.
Lakin devlet, Abdurrahman çelebiye ne demek istediğini sordu mu, diye merak ediyorkamuoyu!
Abdurrahman, kendi kendine mi sayıkladı, yoksa gerçekten sarayın sesi olarak mı hilafeti seslendirdi?
Yahut omuzları üstündekafa yerine saksı taşıyıp etraf fark etmesin diye 4-5 arşınlık beyaz çaput saranlara, seçim üstü İslamcı zokası yutturmak için mi hilafet çıkışı yaptı?!
Malum, halifelik numarası da, e-muhtıra gibi seçim zokalarındandır.
Dün AKP, 11 Kasım 2008'de Rize Ardeşen'de "Aldığımız yüzde 47 oyun yüzde 15'ini e-muhtıradan aldık" diyen B. Arınç gibi öykünürken; e-muhtırayı düzenleyen E. Genelkurmay başkanının ifadesi bugüngüyaevinde alınıyor?!
Bu kabil, bakarsınız, Abdurrahman çelebi de "halife" sorgusuna alınmış?!
Bin bir odalı saray, BOP ve Arap baharı fitneleriyle bin bir parçaya bölünmüş İslam dünyasına matematiksel olarak denk düşüyor; lakin BOP süreci ile ortada ne İslam dünyası kalmış, ne İslamlık ve ne de insanlık? Vaziyet bu iken; hangi akılla ve hangi akla hizmet ederek neyin halifeliğinden bahis açıyorlar?!
Muaviye'nin hilafet entrikalarınıbile solladı bunlar!
Amerika'nın İslam coğrafyasını işgal planı olan Büyük Ortadoğu Projesi'nde eş-başkanlık üstlendiğini birçok kere açıklayan siyaset, hangi türden ve kimin "halife"siymiş?
Özel Amerikan imalatı eli palalı IŞİD, çoktan hilafetini ilan etmiş? Geçti Bor'un pazarı!
AKP hükümetinin, Amerika'nın gir dediği yere girmesi, çık dediği anda çıkması, Rus uçağına yaptığı gibi vur dediği yerde öldürmesi ve Suriye eksenli BOP batağına balıklama dalması, Abdurrahman çelebinin seslendirdiği hilafet hususunda IŞİD ile rekabetten midiryoksa; çelebi, açıklık getirsin?
Tam bir sene önce Konya Garı'ndan "Bundan 55 yıl önce AB'ye başvurduk. O günden bu güne bizi oyalıyorlar. Hiç kusura bakmasınlar, biz, Avrupa Birliğinin kapı kulu değiliz" diye AB'ye güya rest çeken Erdoğan değil miydi?
Seçim sonrasında üç kuruşluk vize muafiyeti mavalıyla milleti avlayarak AB kapısında pineklemek ve ülke topraklarını NATO, Avrupa ve Amerikan askerlerine teslim ederek korunma talebinde bulunmak, Abdurrahman çelebinin seslendirdiği halifelik hukuku ile bağdaşıyor mu? Bağdaşıyorsa; bu nasıl bir halifelik ki, Haçlı'ya, NATO'ya, Avrupa ve Amerika'ya kapı kulu olmaktan öte iş görmüyor, diye soranlara ne cevap verecek çelebi?!
Allah'tan korkmak, kuldan utanmak gerek?
BOP'a battınız. Arap baharı mavalınız da terör baharına döndü.
Son 15 yıllık AKP'nin İslamcı entrikaları ve mavallarıyla sadece Türk milleti paramparça olmadı; topyekûn İslam dünyası dağıldı.
Gönül coğrafyamız tarumar oldu
Afganistan, çıfıt çarşısına dönmüş; kâbus ülke olmuş!
Mısır, Doğu ve Batı diye derinden derine yarılıyor.
Sudan'ın zengin ve büyük parçası kopartıldı, ikiye bölündü; Güney Sudan, İsrail üssü oldu.
Libya yedi parçaya bölündü; büyük bölümü IŞİD'e karargâh oldu.
Aşiretler, derebeyi oldu. 147 silahlı aşiretten hangisi sabah erkenden kalkıyorsa, yönetimi o ele geçiriyor; ortalığın anasını ağlatıyor.
Yan komşumuz Irak, Sünni, Şii ve Kürt diye üç parçaya; bu parçalı tablonun bonusu olarak da IŞİD'e bölündü. Anaları ağlıyor.
Kapı komşumuz Suriye dört parçaya ve alt parçacıklara bölünmüş vaziyette? Yangın yerine dönmüş; İslamlık ve insanlık can çekişiyor.
Ya biz? Diyarbakır, Sur, Şırnak, Cizre, Lice, Silopi'de barut kokuyor, caddeler-sokaklar çatışmaların yaşandığı Suriye şehirlerini andırıyor. Türkiye'nin selam vereceği; tuz, buz, gaz alacağı tek bir komşusu kalmamış!
BOP'muş, Arap baharıymış? Bunların neresi bahar, Allah aşkına!
Ankara'daki İslamcı keller, olmayan merhemlerini Amerika ve AB şeflerinin işmarlarıyla güya onun-bunun başına sürüyor, Don-Kişotluk yapıyorlar. Abdurrahman çelebiler de, omuzlarının üstünde kafa yerine saksı taşıyanlara bunca batılları "halifelik" diye yutturmaya kalkışıyorlar. Millet de yutuyor. Türkiye bu vahametten kurtulmalı!
Haçlıya, işgalci ABD ve AB'ye kapı kulu olarak İslam dünyasından İslamlığın ve insanlığın adeta kökünü kazımak, değil halifelik; Deccallik bile olamaz.
Çelebi, 1 Kasım seçimlerinden hemen önce, 25 Ekim'de Toronto'da bir kez daha şu balonu uçurdu, gazetesi sürmanşetten verdi:
'Erdoğan başkan seçilirse halife olacak.'
Sarayın bin bir odası için de şu izahatı getirdi: 'Bütün İslam beldelerinde, hilafete bağlı bölgelerde, muhtemelen kendisine müşavirler tayin edecek ve İslam Birliği'nin Beştepe'de temsilciliklerini açacak.'
Benzer üflemeler sürdürülüyor izbelerde hala?
Tam bir yıl önce Meclis'te tutanaklara geçen "soytarı tartışması" yaşanmış? (TBMM, Genel Kurul Tutanağı, 24. Dönem 5. Yasama Yılı, 30. Birleşim, 15 Aralık 2014 Pazartesi). Üstüne "saray soytarısı" faslı açmak zait kalır.
Lakin devlet, Abdurrahman çelebiye ne demek istediğini sordu mu, diye merak ediyorkamuoyu!
Abdurrahman, kendi kendine mi sayıkladı, yoksa gerçekten sarayın sesi olarak mı hilafeti seslendirdi?
Yahut omuzları üstündekafa yerine saksı taşıyıp etraf fark etmesin diye 4-5 arşınlık beyaz çaput saranlara, seçim üstü İslamcı zokası yutturmak için mi hilafet çıkışı yaptı?!
Malum, halifelik numarası da, e-muhtıra gibi seçim zokalarındandır.
Dün AKP, 11 Kasım 2008'de Rize Ardeşen'de "Aldığımız yüzde 47 oyun yüzde 15'ini e-muhtıradan aldık" diyen B. Arınç gibi öykünürken; e-muhtırayı düzenleyen E. Genelkurmay başkanının ifadesi bugüngüyaevinde alınıyor?!
Bu kabil, bakarsınız, Abdurrahman çelebi de "halife" sorgusuna alınmış?!
Bin bir odalı saray, BOP ve Arap baharı fitneleriyle bin bir parçaya bölünmüş İslam dünyasına matematiksel olarak denk düşüyor; lakin BOP süreci ile ortada ne İslam dünyası kalmış, ne İslamlık ve ne de insanlık? Vaziyet bu iken; hangi akılla ve hangi akla hizmet ederek neyin halifeliğinden bahis açıyorlar?!
Muaviye'nin hilafet entrikalarınıbile solladı bunlar!
Amerika'nın İslam coğrafyasını işgal planı olan Büyük Ortadoğu Projesi'nde eş-başkanlık üstlendiğini birçok kere açıklayan siyaset, hangi türden ve kimin "halife"siymiş?
Özel Amerikan imalatı eli palalı IŞİD, çoktan hilafetini ilan etmiş? Geçti Bor'un pazarı!
AKP hükümetinin, Amerika'nın gir dediği yere girmesi, çık dediği anda çıkması, Rus uçağına yaptığı gibi vur dediği yerde öldürmesi ve Suriye eksenli BOP batağına balıklama dalması, Abdurrahman çelebinin seslendirdiği hilafet hususunda IŞİD ile rekabetten midiryoksa; çelebi, açıklık getirsin?
Tam bir sene önce Konya Garı'ndan "Bundan 55 yıl önce AB'ye başvurduk. O günden bu güne bizi oyalıyorlar. Hiç kusura bakmasınlar, biz, Avrupa Birliğinin kapı kulu değiliz" diye AB'ye güya rest çeken Erdoğan değil miydi?
Seçim sonrasında üç kuruşluk vize muafiyeti mavalıyla milleti avlayarak AB kapısında pineklemek ve ülke topraklarını NATO, Avrupa ve Amerikan askerlerine teslim ederek korunma talebinde bulunmak, Abdurrahman çelebinin seslendirdiği halifelik hukuku ile bağdaşıyor mu? Bağdaşıyorsa; bu nasıl bir halifelik ki, Haçlı'ya, NATO'ya, Avrupa ve Amerika'ya kapı kulu olmaktan öte iş görmüyor, diye soranlara ne cevap verecek çelebi?!
Allah'tan korkmak, kuldan utanmak gerek?
BOP'a battınız. Arap baharı mavalınız da terör baharına döndü.
Son 15 yıllık AKP'nin İslamcı entrikaları ve mavallarıyla sadece Türk milleti paramparça olmadı; topyekûn İslam dünyası dağıldı.
Gönül coğrafyamız tarumar oldu
Afganistan, çıfıt çarşısına dönmüş; kâbus ülke olmuş!
Mısır, Doğu ve Batı diye derinden derine yarılıyor.
Sudan'ın zengin ve büyük parçası kopartıldı, ikiye bölündü; Güney Sudan, İsrail üssü oldu.
Libya yedi parçaya bölündü; büyük bölümü IŞİD'e karargâh oldu.
Aşiretler, derebeyi oldu. 147 silahlı aşiretten hangisi sabah erkenden kalkıyorsa, yönetimi o ele geçiriyor; ortalığın anasını ağlatıyor.
Yan komşumuz Irak, Sünni, Şii ve Kürt diye üç parçaya; bu parçalı tablonun bonusu olarak da IŞİD'e bölündü. Anaları ağlıyor.
Kapı komşumuz Suriye dört parçaya ve alt parçacıklara bölünmüş vaziyette? Yangın yerine dönmüş; İslamlık ve insanlık can çekişiyor.
Ya biz? Diyarbakır, Sur, Şırnak, Cizre, Lice, Silopi'de barut kokuyor, caddeler-sokaklar çatışmaların yaşandığı Suriye şehirlerini andırıyor. Türkiye'nin selam vereceği; tuz, buz, gaz alacağı tek bir komşusu kalmamış!
BOP'muş, Arap baharıymış? Bunların neresi bahar, Allah aşkına!
Ankara'daki İslamcı keller, olmayan merhemlerini Amerika ve AB şeflerinin işmarlarıyla güya onun-bunun başına sürüyor, Don-Kişotluk yapıyorlar. Abdurrahman çelebiler de, omuzlarının üstünde kafa yerine saksı taşıyanlara bunca batılları "halifelik" diye yutturmaya kalkışıyorlar. Millet de yutuyor. Türkiye bu vahametten kurtulmalı!
Haçlıya, işgalci ABD ve AB'ye kapı kulu olarak İslam dünyasından İslamlığın ve insanlığın adeta kökünü kazımak, değil halifelik; Deccallik bile olamaz.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019