Dinlerde bir vahiy vardır, bir de bu vahyi tebliğ eden peygamber vardır.
Neden Vahiy var? Neden Peygamber var?
Allah, maksadını vahiyle bildirir. Maksadının bildirildiği de peygamberlerdir. Yani Peygamberler, o vahyi uygulayan insanlardır. Aksi takdirde eğer vahiy, yani murad-ı ilahi her insanın anladığı gibi olsaydı buna din denmez, belki bir felsefi izah olurdu. Efendim "Ben anladığımı yaparım, anlamak istediğimi de uygularım." O zaman bu Allah'ın dini olmaz. Kimin dini olur? Senin dinin olur. (Prof. Dr. Haydar Baş Hikmetin sırları s. 287)
İnsanlık kendi tarihi boyunca hem kendini, hem de kendi neslini, türünü bilerek veya bilmeyerek en çok aldattığı konu; dini anladığı gibi veya istediği gibi yaşaması ve yaşatmaya zorlamasıdır.
Din, Allah-ü Teâlâ'nın indinde İslam'dır. İlk peygamber ve insan olan Adem'den (a.s.) son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.a.) kadar gelen bütün dinler ve peygamberler İslam dini üzerine gelmişler ve getirdikleri dini, yüce yaratıcının emirleri doğrultusunda tebliğ etmişlerdir.
Tebliğde esas, insanların Allah'a çağrılışıdır. İnsan, benliğinde taşıdığı nefha-i ilahi sebebiyle ciddi bir arayış ihtiyacındadır. Nihayette insan tekrar Allah'a dönecektir. Ancak aranan ve istenen, insanın kendi iradesiyle Allah'a dönüşünü gerçekleştirmesidir. (Prof. Dr. Haydar Baş Mektubât s. 189)
Bu arada Tebliğ, nasihat, emri bil maruf nehyi ani'l münker ne demek isterseniz biraz açalım.
Tebliğ; iman nimetinden mahrum olanların Hakk'a çağrılışıdır. Bir müminin diğer bir mümine Hakk'ı tavsiye etmesi nasihat, bir kötülüğü önlemeye yönelik söz ve hareketler ise "emri bil maruf nehyi ani'l münker " olarak ifade edilir. Hak olan davanın inkişafı bu hayırlı vazifelerin ciddi şekilde uygulanması ile yakından ilgilidir.(a.g.e. s. 190 )
Tebliğde temel esas Hakk'ın sevdirilmesidir. Bu ise korkutma ve müjdeleme arasında bir dengenin sağlanmasıyla mümkündür. Hem korkutmak hem müjdelemek Kur'an-ı Kerim'in metodu, peygamberlerin tebliğdeki temel prensibidir.
Tebliğ başlıca iki şekilde yahut iki yolla yapılmaktadır. Hal ile yani amel ile tebliğ ve kâl ile (söz) tebliğ. (Prof. Dr. Haydar Baş, Mektubât, s. 190)
Tebliğ, hak ve hakikatin sair insanlara arz ediliş şekli ve metodudur. Âlemde en büyük hakikat, Cenab-ı Hakk'ın varlığı ve birliğidir ki tebliğin temel mantığı da bu hakikatin sunuluşudur.(a.g.e. s. 189)
Resulü Ekrem (s.a.a.) Gadir-i Hum hutbesinde "Tebliğ ettim mi?" sorusuna ashabın hepsinin müspet cevap vermesi üzerine üç kez "şahit ol Ya Rab" demesi, tebliğ edenin ve tebliğe muhatap olan tarafların birbirlerine ne kadar yakın olması gerektiğini bizlere göstermektir.
Dini tebliğ etmede, ne mutlu Peygamberî metodun temeli olan şu hadis-i şerifi, kendisine şiar edinenlere; "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz."
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023