Türkçe'nin şeyda bülbülü Yunus Emre'nin eşsiz ifadesiyle:
"Hak bir gönül verdi bana
Ha demeden hayrân olur
Bir dem gelir şâdân olur
Bir dem gelir giryân olur"
Oldukça uzun olan bu şiirin son dörtlüğü de şöyle:
"Bir dem döner Cebrâil'e
Rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrâh olur
Miskin Yunus hayran olur"
İnsanın iç dünyasındaki, gönül dünyasındaki anlık değişen mevsimleri, anlık kopan fırtınaları, tipi ve boranları, bazen de İrem bağlarını kıskandıracak derecedeki debdebeyi ve tezyinatı anlatan en güzel şiirlerin liste başı bir şiirdir.
İnsan… Bazen kulağına çalınan bir haberle adeta kanatlanır, bir uçar ki kuşlar bile gıpta eder hızına.
Bazen de, yine duyduğu bir haberle, dinlediği bir türkü ile, bir değişle öyle bir çakılır ki yere, adeta yer ile yeksan olur.
Son Elçi'nin, sıkça yaptığı dualardan olduğunu bildiğimiz şu duayı hatırlayalım:
"Ey halleri halden hale çeviren Allah'ım! Bizim halimizi de en güzel hale çevir."
Bir söz duyarız, bir şiir okuruz, bir türkü dinleriz ve adeta kanatlanırız ki kabımıza sığmaz oluruz.
Bazen de duyduğumuz, dinlediğimiz bir şiir, bir türkü, neredeyse bütün hüzün bulutlarını yığar tepemize de, bir daha asla güneş doğmayacak zannederiz.
Her iki hal de, bizim, yani insanın hallerindendir.
Türk dilinin şaheserlerinden olan türkülerimiz vardır, hele de ustasına rastlamışsanız, eserin hakkını vererek icra eden bir sanatçıdan dinliyorsanız, kelimenin tam anlamıyla sizi halden hale sokar, alır götürür başka başka diyarlara.
Hiç bir şeyden, hiç bir söz çeşidinden ve söz kümesinden etkilenmeyen, hiç bir telin gönül tellerini titremediği insanlar yok mudur?
Elbette vardır, ama bunlar istisnadır, her şeyden etkilenen, halden hale evrilen ve çevrilen gönüller daima çoğunluktadır.
Türkülerimiz vardır, dinleriz, dinleniriz ama bazen de hüzünleniriz.
Değişlerimiz vardır, dinleriz ama asla dinlenemeyiz, içimizi fokur fokur kaynatır ve bu kaynama gözlerimizden taşar.
Dinlerken dinlendiren türkülerimiz vardır.
Dinlerken hüzünlendiren değişlerimiz vardır.
Her ikisine de sayısız örneklerimiz vardır ve bugün ulaşmak, dinlemek ve hüzünlenmek ne kadar da kolaydır.
Hüzünlenmek için, türkü dinlemeye gerek bırakmayacak günlerden geçtiğimiz, elbette hepimizin malumudur.
"Hak bir gönül verdi bana
Ha demeden hayrân olur
Bir dem gelir şâdân olur
Bir dem gelir giryân olur"
Oldukça uzun olan bu şiirin son dörtlüğü de şöyle:
"Bir dem döner Cebrâil'e
Rahmet saçar her mahfile
Bir dem gelir gümrâh olur
Miskin Yunus hayran olur"
İnsanın iç dünyasındaki, gönül dünyasındaki anlık değişen mevsimleri, anlık kopan fırtınaları, tipi ve boranları, bazen de İrem bağlarını kıskandıracak derecedeki debdebeyi ve tezyinatı anlatan en güzel şiirlerin liste başı bir şiirdir.
İnsan… Bazen kulağına çalınan bir haberle adeta kanatlanır, bir uçar ki kuşlar bile gıpta eder hızına.
Bazen de, yine duyduğu bir haberle, dinlediği bir türkü ile, bir değişle öyle bir çakılır ki yere, adeta yer ile yeksan olur.
Son Elçi'nin, sıkça yaptığı dualardan olduğunu bildiğimiz şu duayı hatırlayalım:
"Ey halleri halden hale çeviren Allah'ım! Bizim halimizi de en güzel hale çevir."
Bir söz duyarız, bir şiir okuruz, bir türkü dinleriz ve adeta kanatlanırız ki kabımıza sığmaz oluruz.
Bazen de duyduğumuz, dinlediğimiz bir şiir, bir türkü, neredeyse bütün hüzün bulutlarını yığar tepemize de, bir daha asla güneş doğmayacak zannederiz.
Her iki hal de, bizim, yani insanın hallerindendir.
Türk dilinin şaheserlerinden olan türkülerimiz vardır, hele de ustasına rastlamışsanız, eserin hakkını vererek icra eden bir sanatçıdan dinliyorsanız, kelimenin tam anlamıyla sizi halden hale sokar, alır götürür başka başka diyarlara.
Hiç bir şeyden, hiç bir söz çeşidinden ve söz kümesinden etkilenmeyen, hiç bir telin gönül tellerini titremediği insanlar yok mudur?
Elbette vardır, ama bunlar istisnadır, her şeyden etkilenen, halden hale evrilen ve çevrilen gönüller daima çoğunluktadır.
Türkülerimiz vardır, dinleriz, dinleniriz ama bazen de hüzünleniriz.
Değişlerimiz vardır, dinleriz ama asla dinlenemeyiz, içimizi fokur fokur kaynatır ve bu kaynama gözlerimizden taşar.
Dinlerken dinlendiren türkülerimiz vardır.
Dinlerken hüzünlendiren değişlerimiz vardır.
Her ikisine de sayısız örneklerimiz vardır ve bugün ulaşmak, dinlemek ve hüzünlenmek ne kadar da kolaydır.
Hüzünlenmek için, türkü dinlemeye gerek bırakmayacak günlerden geçtiğimiz, elbette hepimizin malumudur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025