Oğuzların Kayı Boyu'ndan gelen bir imparatorluk.. Dünyaya kafa tutarak İslamı tüm aleme yayma amacı edinmiş önüne gelen tüm engelleri kaldıran bir cihan devletiyken, çağdaş devletlerin ilim, teknik ve sanayi açısından gerisinde kalarak yıkılma ve hatta yok olma noktasına gelmişken dirilişe geçmiştir. Yıldırım Bayezid'in Ankara Savaşı'nda Timur'a esir düşmesi Osmanlı yönetimini boşluğa düşürmüştür. Esir düşmeyip ceddi gibi devletin başında yer alsaydı Osmanlı'nın parladığı döneminin yıldızı olurdu. Bu olay yıkımın kıvılcımı olmuştur.Kanuni'nin, oğlu Şehzade Mustafa'yı boğdurtması halkın tepkisine sebep olmuştur. Halk Şehzade'yi sever ve sayardı. Öyle ki ölümünden sonra Anadolu'da ağıtlar yakılmıştır. Nihat Genç bu konuda şöyle der: "Anadolu bu olaydan sonra merkeze hep mesafeli durmuştur. Anadolu'nun yüreğinde Mustafa'nın boğdurulması hep bir acı olarak kalmıştır."Bu olay halkın merkeze olan güvenini zedelemiştir. Devlet, halkın desteğini kaybetmeye başlamıştır. Genç Osman'ın Yeniçeri tarafından öldürülmesi Osmanlı'nın yıkımında rol oynayan temel olaylardandır. Yeniçeri'nin tavırlarından rahatsızlık duyan II. Osman devletin bekasını da tehdit ettiğini düşündüğü için yeniçeriyi kaldırmak istemiştir. Hac dönüşü Yeniçeri tarafından şehid edilen Genç Osman, asker tarafından bir padişahın öldürülmesinin Osmanlı'da zuhur eden ilk örneğidir. Bu olay, bundan sonra gelecek olan padişahları düşündürmüş; tedirgin etmiş ve özgüven eksikliğine sebep olmuştur. Osmanlı, Rönesans ve Reform hareketlerinin temel attığı Fransız Devrimi'nin öncesinde bilim, teknik ve askeri alanda diğer devletlere diz çöktürmüştür. Lakin bilim durmadan ilerler. Rönesans ve Reformla gelen köklü düşünce sonrasında Avrupa şaha kalkmış; bilim-teknik ve savaş sanayiindeki girişimleriyle ekonomik anlamda yükselmiş, dünyaya hükmetme emeli ile ilerlemiştir.Osmanlı bu durumu bulunduğu konumda seyretmiş ve hatta görmezden gelerek yerinde saymıştır. Silahlı askerlere karşı barutla mücadele etmek gibi komik bir duruma düşen Osmanlı, makineye bağlı hasta acizliği gösterirken Avrupa çoktan ilerlemiş sömürgeler kurmuştur. Osmanlı, Islahatlar yapsa da bu bir tedavi olmamış yaranın kanını durdurmaktan öteye geçmemiştir. M. Kemal Atatürk, Avrupa'nın gerisinde yerinde sayıklayan artık ileriye bir adım dahi atamayan bu devletin ordusuna Allah'ın lutfettiği en büyük nimettir. Hiçbir manda ve himayeyi kabul etmeyip, Osmanlı'nın üzerinde türlü emelleri olan devletlere fırsat vermeden, bağımsızlığı ve özgürlüğü karakter edinip çıktığı bu yolda zafere ulaşmıştır. Savaşların kazanılması ki bunlar devletin yaşaması için kalbi duran hastaya şok etkisi kadar etkisi olan yaşama biletidir.Neticede küllenmekte olan ateşi körükleyip o ateşe Allah'ın izniyle can vererek sahip çıkan, ilke ve inkılaplarıyla onaran M. Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak Türk'ün ölümüne, tarihin tozlu sayfaları arasında silinip gitmesine engel olmuş ve bir Diriliş'e imza atmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Zeynep Türker / diğer yazıları
- Kömür karası / 17.05.2015
- Kalbiniz kemikleşmesin / 12.05.2015
- Diriliş / 15.02.2015
- Düşünün, beyniniz acımaz / 08.02.2015
- Devlete 'baş' olmak / 26.01.2015
- İslam'a darbe / 08.01.2015
- 'Zinde Bad (Yaşasın) Mustafa Kemal!' / 20.11.2014
- Kalbiniz kemikleşmesin / 12.05.2015
- Diriliş / 15.02.2015
- Düşünün, beyniniz acımaz / 08.02.2015
- Devlete 'baş' olmak / 26.01.2015
- İslam'a darbe / 08.01.2015
- 'Zinde Bad (Yaşasın) Mustafa Kemal!' / 20.11.2014