Doğduğu ve büyüdüğü zamana baktığımızda M. Kemal Atatürk'ün, küçük yaşta annesinin yönlendirmesiyle namaz kılmayı ve Kur'an okumayı öğrendiğini, o yıllarda Selanik'teki tekkelerde merasimlere katıldığını, askeri okulda namaz kılması gerektiği zamanlarda su bulamayıp sıkıntılar çektiğini görüyoruz. Etkilendiği Alevi-Bektaşi İslam anlayışı ile yaşam boyu askeri ve siyasi alanlarda izlediği politikalarda İslam'ın etkisi görülmektedir.Burada bir hakkı teslim edelim; bütün bu üstü örtülmüş gerçekleri milletiyle buluşturan Prof. Dr. Haydar Baş Hocama sonsuz şükranlarımı arz ediyorum.Evet, yukarıda özetle belirttiğimiz gerçeklere rağmen Atatürk'e, laik demokratik Cumhuriyete saldırılırken hep din kullanılmıştır. "Din elden gidiyor!" diye halk, galeyana getirilmeye çalışılmıştır. Prof. Dr. İsmet Görgülü, "Kişilerin demokrasi karşıtı olduğunu, laikliğin Allah'a karşı gelmek olduğunu ve Müslümanın laik olamayacağını aşılıyorlar. Sonra Türkiye'deki Müslümanları, dinsiz, laik düzenin kurucusunun Atatürk olduğuna inandırıyorlar. Bu iki aşılamanın tuttuğu kişi, şeriatçı oluyor, çıkıyor. İnsan olarak hayatını, bağımsızlığını Atatürk'e borçlu olduğunu; Atatürk sayesinde bir vatana, bir devlete sahip olduğunu artık göremiyor, düşünemiyor" diyor.Araştırmacı Baki Öz de, "Laiklik, evrensellik, ulusçuluk, demokrasi, katı ve dogmatik olmayış, bağnazlık ve yobazlığın olmayışı, skolastik düşünce karşıtlığı, mantıksal ve ussal bakış... Bunlar, Bektaşilik'ten Atatürkçülüğe uzanan çizgilerdir" diyerek Atatürk'ün Bektaşilik'ten etkilendiğini ve İslam ile yol aldığını bir kez daha kanıtlar.Ali Fuat Cebesoy'un Harp Okulu yıllarına ait satır aralarında, "Bir gün öğlen namazından çıkarken M. Kemal elimden tuttu, yanımızdan geçmekte olan Ali Fethi'ye 'Sana söz ettiğim arkadaşım, Salacaklı Ali' diye tanıştırdı" der.M. Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı zamanlarında da elbette ki namaz kılacaktır. TBMM'nin açıldığı 23 Nisan 1920'de Ankara Hacı Bayram Camii'nde öğle ve cuma namazlarını kılmıştır. Balıkesir Paşa Camii'nde 7 Şubat 1923'te minbere çıkıp, "Allah birdir. Şanı büyüktür. Hz. Muhammed O'nun kulu ve elçisidir" diye söze başlayarak hutbe vermiş ve cemaatle birlikte namaz kılmıştır.M. Kemal, Kurtuluş Savaşı yıllarında Hıristiyan işgalciler karşısındaki başarılarıyla, İslam dünyasının dikkatini çekmiştir. Güney Asya Müslümanlarının düzenlediği Hilafet Konferanslarının birinde M. Kemal'e "Seyfü'l-İslam" (İslamın Kılıcı) ve "Mücahid-i Hilafet" (Hilafetin Savaşçısı) unvanlarının verilmesi kararlaştırılmıştır."... M. Kemal Paşa, sadece Türkiye'ye değil, bütün Asya'ya zaferle gurur vermişti. Bir konuşmacı İslam'a sahip çıkmanın sadece M. Kemal Paşa'nın değil, bütün Müslümanların görevi olduğunu vurgulamış ve Güney Asya'daki dindaşlarının Türklere karşı savaşmakla 'kullanıldıklarını' itiraf etmiştir."O zamanlarda Hıristiyan olan Zeki Validi Togan, Hint Müslümanlarındaki M. Kemal sevgisini şöyle anlatmıştır: "Bombay'da bir camiye gittim. Duvarda 'Zinde Bad Mustafa Kemal!' diye yazılmış bir tablo asılmış olduğunu gördüm. Yani 'Yaşasın Mustafa Kemal!' Mihrabın sol tarafında da iki rahle üzerinde Kur'an-ı Kerim ile Mesnevi bulunuyordu. Hindistan Müslümanları M. Kemal'i kendi milli kahramanları sayıyordu..."Şimdi ey Atatürk'e dil uzatanlar!Hindistan dahil diğer Türk-İslam ülkelerinin bile kendilerinin kahramanları olarak saydığı M. Kemal Atatürk'e hâlâ dinsiz diyecek yüzünüz kaldı mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Zeynep Türker / diğer yazıları
- Kömür karası / 17.05.2015
- Kalbiniz kemikleşmesin / 12.05.2015
- Diriliş / 15.02.2015
- Düşünün, beyniniz acımaz / 08.02.2015
- Devlete 'baş' olmak / 26.01.2015
- İslam'a darbe / 08.01.2015
- 'Zinde Bad (Yaşasın) Mustafa Kemal!' / 20.11.2014
- Kalbiniz kemikleşmesin / 12.05.2015
- Diriliş / 15.02.2015
- Düşünün, beyniniz acımaz / 08.02.2015
- Devlete 'baş' olmak / 26.01.2015
- İslam'a darbe / 08.01.2015
- 'Zinde Bad (Yaşasın) Mustafa Kemal!' / 20.11.2014