'Dış güçler' başlığı gerek iktidarlarından önce ve gerekse 20 yıldır AKP'nin adeta jokeri, valesi oldu.
Yıllarca 'bu dış güçlerin adını verin, millet olarak biz gereğini yaparız', dedik. Yok, adını da vermediler.
Bugünlerde de 'dış güçler' jokeriyle AKP iktidarı 'emperyalistlere karşı bir milli mücadele içindeyiz' algısı yaratmak gayretinde.
En sıcak açıklamaları örnek vereyim. Sayın Erdoğan ülkemizdeki ekonomik kaosun sebebini yabancı sermayeye bağlayarak, "Türkiye'nin yeniden yarım asrı aşkın süredir oynanan oyunlarla sıcak para sömürgesi haline dönüştürülmesine rıza göstermeyeceğiz' dedi.
Ama aynı Erdoğan yıllarca, 'biz hiçbir zaman yatırımcının kimliğini sorgulamadık. Bunun rengi nedir dini nedir sormadık. Çünkü paranın rengi dini yoktur Para paradır' diyordu. ABD'ye her gittiğinde Yahudi lobileriyle illaki görüşüyordu.
Sıcak para için 15 Temmuz'un finansörlerinden Birleşik Arap Emirlikleri ile 'katil Selman' ile el bile sıkıştılar.
AKP'nin son İçişleri Bakanı Soylu, AKP'nin ilk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki' sözlerini ve Saros ile yapılan gizli görüşmeleri unutmuş olacak ki, 'Allah, kimseye masa altında bu ülkeye ihanet sözleşmesi imzalatmasın' cümlelerini kurdu.'
Zafer Bayramını kutladığımız gün Sayın Erdoğan, Yunanistan'ın hava savunma sistemlerini uçaklarımıza kilitlemesini, 'bu NATO'ya karşı yapılmış bir saldırıdır' diyerek yorumladı. Sonra da müttefiklerimizin vefasızlığından şikayetçi oldu. Özetle orta oyunu, ortada.
Batı bize hiçbir zaman dost olmadı
Bu ülkede yaşayan herkes o meşhur dış güçlerin, bu millet ve bu topraklar üzerinde inanç olarak, siyasi, stratejik ve ekonomik olarak hesapları, planları olduğunu biliyor. Bunlar sır değil. O meşhur dış güçler planlarını, hedeflerini bizzat kendileri itiraf ediyor.
Ama gel gör ki, Atatürk'ten sonra iktidara gelenler, millete karşı dış güçlerden şikayet ederken onların yüzlerine karşı da, 'kadim dost, müttefik, nihai hedef' söylemlerinden de hiç vazgeçmediler.
AKP ise bu noktada hem dış güçler karşıtlığı hem de dış güçlerle kadim dostluğu zirve yapmış bir partidir.
Bu gerçeği BTP Lideri Hüseyin Baş, Tele 1 ekranlarından bir kez daha dile getirerek, 'dış güçler bu ülkede var ama bu dış güçler, hükümetin karşısında olmadı bugüne kadar…
Aksine hükümetle işbirliği içinde oldular. Dış güçler hükümete, yapmayacaksın dedi, yapmadılar, almayacaksın dedi almadılar. Bu hükümet dış güçler ne dediyse yaptı, ne istediyse verdi' dedi.
Yalan mı?
Irak'ın vahşetinde, dış güçler istedi diye onların tarafında olmadılar mı?
1 Mart tezkeresini, dış güçler istedi diye TBMM'ye getirmediler mi?
Zinayı, dış güçler istedi diye suç olmaktan çıkarmadılar mı?
Sertifika başlığını kullanarak yerli tohumu, ata tohumunu dış güçler istedi diye yasaklamadılar mı?
Türk tarımını, İsrail tohumuna hayvancılığını Fransa, Uruguay ve diğer ülkelere dış güçler istedi diye mahkum edilmedi mi?
Tarım nüfusunun, canlı hayvan sayısını, tarım üretim miktarlarını hep o dış güçlerin istediği rakam ve oranlara düşürmediler mi?
Dış güçler istedi diye Kıbrıs'ta 'yes be Annan' propagandası yapan ve Denktaş'ı hain ilan eden bunlar değil miydi?
Çin ile imzaladığımız savunma sistemi anlaşmasını, dış güçler istedi diye bozmadılar mı?
S-400'leri, kim istediği için kuramıyoruz?
Mısır'da, Yemen'de, Tunus'ta, Afganistan'da dış güçler istedi diye taraf olmadılar mı?
Ya Libya? 'NATO'nun ne işi var Libya'da' diyenler sonra kim istediği için Libya'ya gitti?
Ya Suriye? En güvenli sınırımız, kim istediği için Türkiye'ye tehdit haline geldi?
Dış güçler istiyor papazlar, gazeteci kılığındaki ajanlar serbest bırakılıyor. Mavi Marmara katliamı unutuluyor. Emin olun listenin sonu gelmez.
BTP lideri Sayın Baş'ın dediği gibi 'bu hükümet dış güçler ne dediyse yaptı, ne istediyse verdi'.
Kırım
Kabul edersin etmezsin (!) 2014'te Kırım'da bir halk oylaması yapılmış ve % 93 Rusya ile birleşelim kararı çıkmış.
Bugün Rusya-Ukrayna (NATO' savaşı ortada. Rusya'nın tarım ve enerji gücü ortada ve Türkiye buna mahkum.
Sayın Erdoğan, Ukrayna'nın bağımsızlık gününde diyor ki: "Kırım'ın, ayrılmaz parçası olduğu Ukrayna'ya iadesi esas itibarıyla uluslararası hukukun gereğidir".
Keşke Ege'de, işgal altındaki adalarımız konusunda da bu kadar özverili olsalar!
- Milleti sorunlarını çözemeyenler devletin varlığına yöneldi / 23.07.2025
- Türk Milleti’nin ne kadar çok hasmı varmış / 22.07.2025
- Provokatör olmuşum! / 19.07.2025
- Ümmetçilik laf ile işi değil gönül işidir / 18.07.2025
- Suriye’ye barış, huzur yağıyor! / 17.07.2025
- TBMM, Sarayın iradesini mi temsil ediyor / 16.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -2- / 15.07.2025
- FETÖ yoktur, ABD’nin derin devleti vardır -1- / 14.07.2025
- Diyanet’in 15 Temmuz hutbesi / 13.07.2025