Hoşgörü ve diyalog kelimelerinin çokça kullanıldığı ülkemizde bu çerçevede yapılan çalışmalar meyvesinin vermiş olacak ki, artık "dinde reformu konuşmaya hatta uygulamaya sıra geldiğini görüyoruz.
Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın'ın basına intihal eden beyanatı, dinde reformun hükümeti ve AB ile yakinen alakalı olduğu anlaşılıyor. Sayın Mehmet Aydın'ın: "AB'ne girersek dinde reformu daha kolay başarırız" düşüncesi, meselenin uluslararası boyutlarını göstermektedir.
Kim bilir, belki de AB'nin önünde en büyük engel olarak gösterilen Türk halkının Müslüman oluşu engelini, Avrupa Birliği ülkeleri ile daha kolay aşarız, diyerek Sayın Bakan, bir takım teminatları içeren mesajlar mı vermek istiyor?
Zira, buna benzer bir mesajı da, bugün Amerika'da ikamet eden bir vatandaşımız Vatikan-Papa ziyaretinde bir mektupla Papa cenaplarına sunmuşlardı.
Sayın Mehmet Aydın'ın onur başkanlığını yaptığı Abant toplantılarında organize ve temsil görevi yaptığını düşünürsek bugün bir Bakan olarak "dinde reform" konusunun ele alınmasının, veya en azından gündeme taşınmasının sıradan ve tesadüfi bir iş olmadığını da anlarız.
AB yetkililerinin zaman zaman "biz Hıristiyan'ız, aramızda Müslüman'ın ne işi var?" demelerine karşı AKP hükümetinin ilgili Bakanı'nın "dinde reform" beyanatı oldukça manidar değil mi?
Irak'la ilgili yaşananlardan bahisle acaba dinde reform konusunda da bir referandum düşünürler mi?
Eğer sayın Mehmet Aydın ve Amerika'da mukim vatandaşımız, Avrupa'daki Reform ve Rönesans hareketlerinden yola çıkarak İslam'da reform yapmak istiyorlarsa, o zaman bu çevrelerin İslam'a inanma ve İslam'ı anlama noktasında Müslüman halkla aynı çizgide olmadıkları anlaşılmaz mı.
Kendilerini "Muhafazakâr Demokrat" olarak tarif edenler, bu iddiaları gereği; halkın dini, milli ve tarihi değerlerini de muhafaza etmeleri gerekmez mi?
"Dinde reform" yapmak bu kadar basit ve sıradan bir iş midir?
Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Aydın'ın basına intihal eden beyanatı, dinde reformun hükümeti ve AB ile yakinen alakalı olduğu anlaşılıyor. Sayın Mehmet Aydın'ın: "AB'ne girersek dinde reformu daha kolay başarırız" düşüncesi, meselenin uluslararası boyutlarını göstermektedir.
Kim bilir, belki de AB'nin önünde en büyük engel olarak gösterilen Türk halkının Müslüman oluşu engelini, Avrupa Birliği ülkeleri ile daha kolay aşarız, diyerek Sayın Bakan, bir takım teminatları içeren mesajlar mı vermek istiyor?
Zira, buna benzer bir mesajı da, bugün Amerika'da ikamet eden bir vatandaşımız Vatikan-Papa ziyaretinde bir mektupla Papa cenaplarına sunmuşlardı.
Sayın Mehmet Aydın'ın onur başkanlığını yaptığı Abant toplantılarında organize ve temsil görevi yaptığını düşünürsek bugün bir Bakan olarak "dinde reform" konusunun ele alınmasının, veya en azından gündeme taşınmasının sıradan ve tesadüfi bir iş olmadığını da anlarız.
AB yetkililerinin zaman zaman "biz Hıristiyan'ız, aramızda Müslüman'ın ne işi var?" demelerine karşı AKP hükümetinin ilgili Bakanı'nın "dinde reform" beyanatı oldukça manidar değil mi?
Irak'la ilgili yaşananlardan bahisle acaba dinde reform konusunda da bir referandum düşünürler mi?
Eğer sayın Mehmet Aydın ve Amerika'da mukim vatandaşımız, Avrupa'daki Reform ve Rönesans hareketlerinden yola çıkarak İslam'da reform yapmak istiyorlarsa, o zaman bu çevrelerin İslam'a inanma ve İslam'ı anlama noktasında Müslüman halkla aynı çizgide olmadıkları anlaşılmaz mı.
Kendilerini "Muhafazakâr Demokrat" olarak tarif edenler, bu iddiaları gereği; halkın dini, milli ve tarihi değerlerini de muhafaza etmeleri gerekmez mi?
"Dinde reform" yapmak bu kadar basit ve sıradan bir iş midir?
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010