Çobana yüz tane koyun emanet etmişsiniz, geçen zaman içinde doksan dokuzunu çakallara kurtlara yem etmiş ve köylü ile yüzleşmeye sıra gelince de çoban nutuk atmaya başlamış; cümle kurtlar ve çakallar avuçlarını yalasınlar, kalanını kaptırmayacağım onlara.
Köylü başlamış alkışlamaya ve tezahürat yapmaya; en kahraman, en büyük çoban bizim çoban diye.
Arada bir, doksan dokuza ne oldu diye soranlar olsa da cılız sesleri kalabalıkta kaynayıp gitmiş.
Doksan dokuza ne oldu?
Emanet edilen yüz fabrikanın doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz kuruluşun doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz yaylanın doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz ovanın doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz maden yatağının doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz akarsuyun, yüz derenin, yüz çayın doksan dokuzu yok.
Emanet edilen ve kendi kendine yeten, kendi imkânları ile ayakta duran çiftçinin, köylünün doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz emekçinin, yüz emeklinin, yüz orta halli işletmecinin doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz şeker pancarı üreticisinin doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz çay ve tütün üreticisinin doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz delikanlının, mangal yüreklinin, yüz emperyalist karşıtı vatan evladının doksan dokuzu yok.
Her nasılsa elde kalan yüzde bir hakkında; “kaptırmayacağız, yetimin yoksulun hakkını yedirmeyeceğiz” türünden nutuklar bu ülkede hala alkış alabiliyor.
Ve “doksan dokuza ne oldu?” diye soranların sesleri bastırılmaya çalışılıyor.
Bugün biz sormazsak yarın çocuklarımız, sonraki gün torunlarımız soracak:
“Doksan dokuza ne oldu?”
Cevabı olan buyursun.
Köylü başlamış alkışlamaya ve tezahürat yapmaya; en kahraman, en büyük çoban bizim çoban diye.
Arada bir, doksan dokuza ne oldu diye soranlar olsa da cılız sesleri kalabalıkta kaynayıp gitmiş.
Doksan dokuza ne oldu?
Emanet edilen yüz fabrikanın doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz kuruluşun doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz yaylanın doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz ovanın doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz maden yatağının doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz akarsuyun, yüz derenin, yüz çayın doksan dokuzu yok.
Emanet edilen ve kendi kendine yeten, kendi imkânları ile ayakta duran çiftçinin, köylünün doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz emekçinin, yüz emeklinin, yüz orta halli işletmecinin doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz şeker pancarı üreticisinin doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz çay ve tütün üreticisinin doksan dokuzu yok.
Emanet edilen yüz delikanlının, mangal yüreklinin, yüz emperyalist karşıtı vatan evladının doksan dokuzu yok.
Her nasılsa elde kalan yüzde bir hakkında; “kaptırmayacağız, yetimin yoksulun hakkını yedirmeyeceğiz” türünden nutuklar bu ülkede hala alkış alabiliyor.
Ve “doksan dokuza ne oldu?” diye soranların sesleri bastırılmaya çalışılıyor.
Bugün biz sormazsak yarın çocuklarımız, sonraki gün torunlarımız soracak:
“Doksan dokuza ne oldu?”
Cevabı olan buyursun.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024