İktidar partisi mensuplarının 28 Mart yerel seçimlerinde kullanacakları argümanlar belli olmaya başladı. Bunlardan biri ve en önemlisi doların düşük olmasıdır. Bunu, ekonominin iyiye gittiğine delil göstermeye çalışıyorlar. Böyle bir yorum doğru olmaz, dahası doların düşük olması ABD'nin politikasının bir sonucudur. bundan dolayıdır ki, dolar sadece Türkiye'de değil bütün dünyada düşüyor.
Doların düşük olması Türkiye'ye bir şey kazandırmıyor, tam aksine kaybettiriyor.
Mesela, doların düşmesi ithalatımızı artırıyor, ihracatımızı azaltıyor. Borçlanma ihtiyacımızı yükseltiyor, pahalı borçlanmamıza sebep oluyor. Ama yine de ihracatımız hariç Türkiye'de hiç kimse doların olmasından değildir. Bandan en çok şikayetçi olan Avrupalılar, yani EURO alanıdır.
Onun için G-7'ler bilinen ABD, Kanada, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya maliye bakanları ile merkez bankası başkanları bir araya gelerek doların düşmesini ele aldılar. Avrupalı üyeler doların düşmesinin ABD'nin ihracatını artırdığını Euro'nun yükselmesi ile Avrupa'da ihracatın can çekiştiğini, ABD dışındaki ülkelerin piyasadan dolar alıp satarak doların değerini etkileme imkanları kalmadığını dile getirdiler. Demek ki, doların değerini etkileyecek tek faktör ABD'nin uyguladığı faiz oranıdır. Bilindiği gibi ABD yönetimi ihracaatı dolayısıyla üretim ve istihdamı artırmak için faiz oranlarını yüzde 1 e çekti.
Peki, ABD bu uygulamadan vazgeçer mi? Ekonomist ve politikacılara sorarsanız, asla vazgeçmez. Çünkü ABD'de başkanlık seçimleri yaklaşıyor. Yönetim olanların tekrar kazanması için ekonomideki canlılık ve büyümenin devam etmesi şarttır. Bundan çıkan sonuç şudur: önümüzdeki aylarda dolar artmayacak, belki daha da düşecektir. ABD, bu politika ile büyümesini sürdürmeye dış ticaret açığını kapatmaya çalışacaktır.
Son toplantıda G-7'ler ABD'nin doları yükseltmesini talep ettiler. Ama, maalesef ABD'den nasihat aldılar ABD Hazine Bakanı John Snow, Avrupalılara şöyle dedi: "Kimse kafasını dolara takmasın. Kurlar önemli değil. Önemli olan büyümedir. Doların ucuzluğundan yakınacağınıza sürdürülebilir büyümeye odaklanın." Evet, geçerçekten dünyadaki ekonomistlerin odaklandığı nokta bu Sürdürülebilir büyüme ve kalkınma. Hal böyle iken, Türkiye'yi yönetenler, hala döviz kurlarıyla oyalanıyorlar.
ABD ihracat ve rekabet gücünü artırmak için doların tüm önde giden para birimlerine karşı değerini düşünüyor ve ülkesine kaynak sağlıyor. ABD'nin bu planını bozan tek ülke Çin'dir. Çin, yabancılar için "Reminbi" isimli özel bir para çıkardı ve bunu dolara endeksledi.
Dolar değer kaybettikçe Reminbi de değer kaybediyor. Bunun sonucu kaynaklar hızla Çin'e doğru akıyor. ABD, Çin'in bütün baskılarına rağmen bildiğinden şaşmıyor. ABD, Çin'e herhangi bir yaptırım uygulamıyor. Elinden gelen tek şey, Çin'in tekstil ürünlerine kota koymaktır.
Ne hazindir ki, hükümet, bu gelişmeleri takip edip, gerekli tedbirleri almak yerine, kendi katkısı olmadan doların düşmesini istismara, seçim malzemesi olarak kullanmaya yelteniyor. Millet buna inanır mı? İnananlar olsa bile, hükümet, böyle bir şeye tevessül etmemeli. Zira bu, hükümet ciddiyeti ile bağdaşmaz.
Doların düşük olması Türkiye'ye bir şey kazandırmıyor, tam aksine kaybettiriyor.
Mesela, doların düşmesi ithalatımızı artırıyor, ihracatımızı azaltıyor. Borçlanma ihtiyacımızı yükseltiyor, pahalı borçlanmamıza sebep oluyor. Ama yine de ihracatımız hariç Türkiye'de hiç kimse doların olmasından değildir. Bandan en çok şikayetçi olan Avrupalılar, yani EURO alanıdır.
Onun için G-7'ler bilinen ABD, Kanada, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya maliye bakanları ile merkez bankası başkanları bir araya gelerek doların düşmesini ele aldılar. Avrupalı üyeler doların düşmesinin ABD'nin ihracatını artırdığını Euro'nun yükselmesi ile Avrupa'da ihracatın can çekiştiğini, ABD dışındaki ülkelerin piyasadan dolar alıp satarak doların değerini etkileme imkanları kalmadığını dile getirdiler. Demek ki, doların değerini etkileyecek tek faktör ABD'nin uyguladığı faiz oranıdır. Bilindiği gibi ABD yönetimi ihracaatı dolayısıyla üretim ve istihdamı artırmak için faiz oranlarını yüzde 1 e çekti.
Peki, ABD bu uygulamadan vazgeçer mi? Ekonomist ve politikacılara sorarsanız, asla vazgeçmez. Çünkü ABD'de başkanlık seçimleri yaklaşıyor. Yönetim olanların tekrar kazanması için ekonomideki canlılık ve büyümenin devam etmesi şarttır. Bundan çıkan sonuç şudur: önümüzdeki aylarda dolar artmayacak, belki daha da düşecektir. ABD, bu politika ile büyümesini sürdürmeye dış ticaret açığını kapatmaya çalışacaktır.
Son toplantıda G-7'ler ABD'nin doları yükseltmesini talep ettiler. Ama, maalesef ABD'den nasihat aldılar ABD Hazine Bakanı John Snow, Avrupalılara şöyle dedi: "Kimse kafasını dolara takmasın. Kurlar önemli değil. Önemli olan büyümedir. Doların ucuzluğundan yakınacağınıza sürdürülebilir büyümeye odaklanın." Evet, geçerçekten dünyadaki ekonomistlerin odaklandığı nokta bu Sürdürülebilir büyüme ve kalkınma. Hal böyle iken, Türkiye'yi yönetenler, hala döviz kurlarıyla oyalanıyorlar.
ABD ihracat ve rekabet gücünü artırmak için doların tüm önde giden para birimlerine karşı değerini düşünüyor ve ülkesine kaynak sağlıyor. ABD'nin bu planını bozan tek ülke Çin'dir. Çin, yabancılar için "Reminbi" isimli özel bir para çıkardı ve bunu dolara endeksledi.
Dolar değer kaybettikçe Reminbi de değer kaybediyor. Bunun sonucu kaynaklar hızla Çin'e doğru akıyor. ABD, Çin'in bütün baskılarına rağmen bildiğinden şaşmıyor. ABD, Çin'e herhangi bir yaptırım uygulamıyor. Elinden gelen tek şey, Çin'in tekstil ürünlerine kota koymaktır.
Ne hazindir ki, hükümet, bu gelişmeleri takip edip, gerekli tedbirleri almak yerine, kendi katkısı olmadan doların düşmesini istismara, seçim malzemesi olarak kullanmaya yelteniyor. Millet buna inanır mı? İnananlar olsa bile, hükümet, böyle bir şeye tevessül etmemeli. Zira bu, hükümet ciddiyeti ile bağdaşmaz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018