ABD’li bir yetkili, “Dolar, ABD’nin parası, dünyanın sorunudur” demiştir. Gerçi, doları ABD’nin parası kabul etmeyenler çok, ama dünyanın sorunu olduğu konusunda hiç şüphe yok. Bazılarına göre dolar, ABD’nin değil, Siyonizm’in parasıdır. Bu görüşü ileri sürenler, delil olarak dolar üzerindeki simgeleri ve sloganları gösteriyorlar. Diyorlar ki: “Tevrat’ta Yahudiler için kullanılan ‘seçilmiş halk’ ifadesi dolar üzerinde sembolize edilmiştir”. Özellikle 1 dolar üzerindeki şekil ve yazılara, büyük anlamlar yüklenmiş ve onun hakkında kitaplar dahi yazılmıştır. Meselâ, David Ovasan’ın “Dolar Banknotundaki Gizli Semboller” kitabı bunlardan biridir. Anlaşılan o ki, dolar, dini olarak da bir anlam ve değer ifade etmektedir. Onun içindir ki, dolara ekonomik saldırılarla birlikte dini saldırılar da başlamıştır.
Söz konusu saldırılar, en yoğun ve kapsamlı bir şekilde Rusya tarafından yapılmaktadır. Rusya’da uluslararası dolar sisteminin, Hıristiyanlığın kutsal inançlarına ters düştüğü yönünde, makaleler yazılıyor, akademik tezler hazırlanıyor. Bunlar, dolara dini bir saldırıdır ve ekonomik açıdan yapılanlar kadar etkilidir. Bazıları ise, dini açıdan yapılan saldırıları daha etkili bulmaktadırlar. Etkili bulma gerekçelerini de şöyle izah ediyorlar: “Ekonomik saldırıların, ABD içerisinde karşılığı yok, ama dini saldırıların vardır”. Bu gerekçe, gerçekten çok yerinde ve doğrudur. Çünkü ABD’de ‘Hıristiyan Yeniden Yapılandırmacılar’, İncil kanunlarına geri dönülmesini savunuyorlar. Mesajları gayet açık ve nettir. Diyorlar ki: “Demokrasi kâfirliktir. Birleşik Devletler anayasası fırlatıp atılmalıdır. Bütün kanunlar Tanrı’dan gelmelidir, devletten değil” (Bkz. Michael Baignet, Dünyanın Sonunu Getirme Plânları, s. 177).
ABD anayasasına ve demokrasiye böyle bakan Hıristiyan Yeniden Yapılandırmacılar, ekonomik alanı boş bırakırlar mı? Bırakmıyorlar, ‘Hıristiyan Ekonomi Enstitüsü’ kurarak, o alanda da çalışmalar yapıyorlar. Ekonomik krize İncil’den ve İncil’in ahlâki öğretilerinden çözümler arıyorlar. Ülkemizde sık sık yetkililerden şu sözleri duyarız: “Ekonominin ve paranın dini, imanı olmaz”. Bunu diyenler, lütfen Hıristiyan Yeniden Yapılandırmacıların, kurdukları enstitünün ismine ve yaptıkları çalışmalara baksınlar. Belki bu gafletten kurtulurlar, ekonominin inanç, kültür ve medeniyetten ayrılamayacağını anlarlar.
Uluslararası dolar sisteminin Hıristiyan inancıyla çeliştiğinin ispat edilmesi, özellikle Katolikleri çok etkilemektedir. Katolikler, Protestanlardan daha fazla, Yahudilerin ABD hükümetlerinde ve ekonomide söz sahibi olmasından şikâyetçidirler. Şikâyetçilerin sayısı ve etkileri, her geçen gün artmaktadır. Yahudilerle mücadele etmek için irili ufaklı birçok dernek kuran bu kişiler, şimdilik pek etkili olamıyorlar, ama gelecekte ne olur, bilinmez. Yahudilerin, ABD içerisindeki etkinlikleri konusunda, Beşir Muhammed Abdullah şöyle diyor: “Amerikan halkı bir sömürgeye dönüştü ve azınlık olmalarına rağmen Yahudiler tarafından aşağılandı… Amerikan halkının büyük bölümü Yahudi şeytanına yenik düştü. Yahudilerin depolarını altınla doldurmak için köle gibi çalışıyorlar. Hayatları Yahudilere bağlı ve Yahudilerin dünyanın her yerinde stratejik çıkarlarını korumak için savaşıp ölüyorlar” (Bkz. A.g.e, s. 230). Bunun idrakinde olan Amerikalılar, “Amerika Birleşik Devletleri” yerine, “Saldırgan Birleşik Devletleri” ve “Bir Dolar” yerine “Bir Kandırmaca” yazılı pankartlarla yürüyüşler yapıyorlar.
Dolar üzerindeki bu tartışmaların ve Rusların dolara saldırılarının, “Uluslararası Milli Ekonomi Kongreleri’nden sonra başlaması ve hızlanması, çok dikkat çekicidir. Dünyayı etkileyen bu kongrelere, milletimiz içerisinden bazı kesimlerin, sessiz ve sağır kalmalarına hiçbir anlam veremiyoruz. “Nasipsizlik” deyip geçmeyi de yeterli bulmuyoruz. Zira nasipsizliğin de bir sınırı vardır. Bu sessizliğin ve sağırlığın sebebi, nasipsizlikten öte bir durumdur. İşte o durum, ülkemizin de en büyük sorunlarından biridir.
Söz konusu saldırılar, en yoğun ve kapsamlı bir şekilde Rusya tarafından yapılmaktadır. Rusya’da uluslararası dolar sisteminin, Hıristiyanlığın kutsal inançlarına ters düştüğü yönünde, makaleler yazılıyor, akademik tezler hazırlanıyor. Bunlar, dolara dini bir saldırıdır ve ekonomik açıdan yapılanlar kadar etkilidir. Bazıları ise, dini açıdan yapılan saldırıları daha etkili bulmaktadırlar. Etkili bulma gerekçelerini de şöyle izah ediyorlar: “Ekonomik saldırıların, ABD içerisinde karşılığı yok, ama dini saldırıların vardır”. Bu gerekçe, gerçekten çok yerinde ve doğrudur. Çünkü ABD’de ‘Hıristiyan Yeniden Yapılandırmacılar’, İncil kanunlarına geri dönülmesini savunuyorlar. Mesajları gayet açık ve nettir. Diyorlar ki: “Demokrasi kâfirliktir. Birleşik Devletler anayasası fırlatıp atılmalıdır. Bütün kanunlar Tanrı’dan gelmelidir, devletten değil” (Bkz. Michael Baignet, Dünyanın Sonunu Getirme Plânları, s. 177).
ABD anayasasına ve demokrasiye böyle bakan Hıristiyan Yeniden Yapılandırmacılar, ekonomik alanı boş bırakırlar mı? Bırakmıyorlar, ‘Hıristiyan Ekonomi Enstitüsü’ kurarak, o alanda da çalışmalar yapıyorlar. Ekonomik krize İncil’den ve İncil’in ahlâki öğretilerinden çözümler arıyorlar. Ülkemizde sık sık yetkililerden şu sözleri duyarız: “Ekonominin ve paranın dini, imanı olmaz”. Bunu diyenler, lütfen Hıristiyan Yeniden Yapılandırmacıların, kurdukları enstitünün ismine ve yaptıkları çalışmalara baksınlar. Belki bu gafletten kurtulurlar, ekonominin inanç, kültür ve medeniyetten ayrılamayacağını anlarlar.
Uluslararası dolar sisteminin Hıristiyan inancıyla çeliştiğinin ispat edilmesi, özellikle Katolikleri çok etkilemektedir. Katolikler, Protestanlardan daha fazla, Yahudilerin ABD hükümetlerinde ve ekonomide söz sahibi olmasından şikâyetçidirler. Şikâyetçilerin sayısı ve etkileri, her geçen gün artmaktadır. Yahudilerle mücadele etmek için irili ufaklı birçok dernek kuran bu kişiler, şimdilik pek etkili olamıyorlar, ama gelecekte ne olur, bilinmez. Yahudilerin, ABD içerisindeki etkinlikleri konusunda, Beşir Muhammed Abdullah şöyle diyor: “Amerikan halkı bir sömürgeye dönüştü ve azınlık olmalarına rağmen Yahudiler tarafından aşağılandı… Amerikan halkının büyük bölümü Yahudi şeytanına yenik düştü. Yahudilerin depolarını altınla doldurmak için köle gibi çalışıyorlar. Hayatları Yahudilere bağlı ve Yahudilerin dünyanın her yerinde stratejik çıkarlarını korumak için savaşıp ölüyorlar” (Bkz. A.g.e, s. 230). Bunun idrakinde olan Amerikalılar, “Amerika Birleşik Devletleri” yerine, “Saldırgan Birleşik Devletleri” ve “Bir Dolar” yerine “Bir Kandırmaca” yazılı pankartlarla yürüyüşler yapıyorlar.
Dolar üzerindeki bu tartışmaların ve Rusların dolara saldırılarının, “Uluslararası Milli Ekonomi Kongreleri’nden sonra başlaması ve hızlanması, çok dikkat çekicidir. Dünyayı etkileyen bu kongrelere, milletimiz içerisinden bazı kesimlerin, sessiz ve sağır kalmalarına hiçbir anlam veremiyoruz. “Nasipsizlik” deyip geçmeyi de yeterli bulmuyoruz. Zira nasipsizliğin de bir sınırı vardır. Bu sessizliğin ve sağırlığın sebebi, nasipsizlikten öte bir durumdur. İşte o durum, ülkemizin de en büyük sorunlarından biridir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018