Donmuş varlıkların ikilemi: Avrupa'nın Ukrayna finansmanında olası senaryolar ve küresel yansımaları
03.12.2025 00:00:00
Ukrayna'daki savaşın ekonomik yükü, Avrupa Birliği'nin karşısına uzun zamandır görülmemiş ölçekte bir finansman gereksinimi çıkarmış durumda. AB, Ukrayna'nın bütçe dengesi, kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliği ve kritik altyapıların ayakta kalabilmesi için yeni mali araçlar geliştirmeye çalışıyor. Bu hedef doğrultusunda dondurulan Rusya Merkez Bankası varlıklarının oluşturduğu faiz gelirlerinin değerlendirilmesi, Avrupa kamuoyunda ve diplomatik çevrelerde önemli bir tartışma konusu haline geldi. Tartışmanın merkezinde, uluslararası hukuka uyum ile siyasi sorumluluk arasında kurulmaya çalışılan hassas denge bulunuyor.
Dondurulan varlıkların hukuki statüsü karmaşık bir alan. Ana paranın mülkiyeti değişmediği için, uluslararası hukuk literatüründe bu tür varlıkların kullanımına dair yorumlar farklılık gösterebiliyor. Bu nedenle AB içinde ağırlıklı tartışma, ana paraya dokunulmaksızın, yalnızca finansal kuruluşlarda oluşan faiz gelirlerinin belirli bir mekanizma yoluyla değerlendirilmesi üzerine yoğunlaşıyor. Ancak bu yaklaşım dahi, uluslararası finans sisteminin güvenilirliği açısından bazı uzmanlar tarafından dikkatle ele alınması gereken bir olasılık olarak görülüyor.
Bu noktada ortaya çıkan temel soru net: Peki AB, dondurulmuş varlıkların gelirlerini Ukrayna'nın desteklenmesinde kullanmaya karar verirse ne olur? Peki böyle bir adımı atmazsa geleceği nasıl şekillenir? Aşağıdaki iki senaryo, bu tartışmayı daha anlaşılır kılmak için ele alınabilir.
Senaryo 1: Varlıkların gelirleri Ukrayna için kullanılırsa
Bu senaryoda AB, uluslararası hukuka uyumlu olduğu değerlendirilen bir çerçeve içinde yalnızca faiz gelirlerini kullanıma açacak bir mekanizma geliştirir. Böyle bir adımın muhtemel sonuçları çeşitli başlıklarda değerlendirilebilir:
1. Ukrayna'nın finansal dayanıklılığı artabilir
Ukrayna'nın bütçe açığı ve kamu giderleri dikkate alındığında, düzenli bir finansman kaynağı ülkenin savaş koşullarında dahi işleyebilir bir devlet yapısını sürdürmesine katkı sağlayabilir.
2. AB içinde siyasi birlik mesajı oluşabilir
AB'nin ortak bir karar alması, iç bütünlüğünün ve dış politika koordinasyonunun güçlendiği şeklinde yorumlanabilir. Bu durum, Avrupa'nın krizlere karşı dayanıklılığı açısından sembolik bir değer yaratabilir.
3. Uluslararası finans piyasalarında "güvenlik algısı" tartışmaya açılabilir
Uzman görüşlerine göre, bazı yatırımcılar varlıklarının siyasi süreçlerden etkilenebileceği endişesi taşıyabilir. Bunun uzun vadede sermaye hareketlerini nasıl etkileyeceği öngörülemese de tartışmaya açık bir başlık olarak kalabilir.
4. Rusya ile diplomatik ilişkilerde yeni bir gerilim alanı doğabilir
Bu tür bir karar, iki taraf arasında yeni bir diplomatik tartışma zemini oluşturabilir. Ancak bu diplomatik gerilimin kapsamı, devletlerin atacağı adımlara göre değişkenlik gösterebilir.
Senaryo 2: Varlıkların gelirlerine dokunulmazsa
Bu durumda AB, uluslararası hukuk tartışmalarından uzak durmayı ve finansal sistemdeki risk algısını minimumda tutmayı tercih etmiş olur. Bu tercihin olası sonuçları ise şu şekilde özetlenebilir:
1. AB finansal güvenilirliğini pekiştirmiş olabilir
Bazı ekonomistlere göre, varlıkların hiçbir şekilde kullanılmaması, Avrupa finans sisteminin "kriz anlarında bile mülkiyet ilkesine bağlılığını" teyit eden bir mesaj olarak değerlendirilebilir.
2. Ukrayna için alternatif finansman arayışları hızlanabilir
Bu durumda AB, Ukrayna'ya destek vermek için kendi bütçe kaynaklarını, ortak borçlanma araçlarını veya uluslararası kalkınma kuruluşlarını kullanmayı tercih edebilir.
3. Rusya–AB ilişkileri açısından daha sakin bir zemin oluşabilir
Gelirlerin kullanılmaması, bazı uzmanlara göre diplomatik tansiyonun daha kontrollü bir seviyede kalmasına katkı sağlayabilir.
4. Avrupa içinde karar alma süreçleri daha parçalı görünebilir
Ortak adım atılamaması, AB'nin dış politika konularında hızlı karar alma kapasitesine yönelik tartışmaları yeniden gündeme getirebilir.
Türkiye açısından geniş perspektif
Türkiye, bu tartışmanın doğrudan tarafı olmasa da savaşın güvenlik, ticaret ve enerji boyutlarını yakından hisseden bölgesel bir aktör olarak gelişmeleri dikkatle izleme konumundadır. AB'nin bu konuda alacağı kararlar, küresel ekonominin genel eğilimlerini etkileyebileceği için Türkiye açısından dolaylı yansımalar yaratabilir.
Varlık gelirlerinin kullanılması, uluslararası finans hukukunda yeni bir tartışma zemini açabileceği için, Türkiye gibi küresel sermaye akışlarına duyarlı ülkeler açısından dikkate değer bir örnek teşkil edebilir.
Gelirlere dokunulmaması ise finansal istikrar algısının korunması bakımından öngörülebilir bir küresel finans ortamı yaratabilir.
Her iki durumda da Türkiye için en kritik unsur, küresel ekonomik eğilimleri doğru okuyarak kendi finansal ve diplomatik adımlarını buna göre planlamak olacaktır.
Sonuç
Dondurulmuş varlıkların geleceğine ilişkin karar, yalnızca Ukrayna'nın mali ihtiyaçlarının karşılanmasıyla ilgili teknik bir konu değildir. Aynı zamanda uluslararası finans hukukunun geleceği, AB'nin siyasi bütünlüğü, küresel yatırımcı güveni ve diplomatik ilişkilerin dengesi üzerinde belirleyici olabilecek bir adımdır.
AB'nin hangi yolu tercih edeceği, hem Avrupa'nın uluslararası hukukla kurduğu ilişkiyi hem de küresel ekonomik mimarinin hangi yönde şekilleneceğini etkilemeye hazır görünüyor.
Bu nedenle konu, yalnızca bir finansman tartışması değil; geleceğin uluslararası düzenine yönelik önemli bir test niteliği taşıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Donmuş varlıkların ikilemi: Avrupa'nın Ukrayna finansmanında olası senaryolar ve küresel yansımaları / 03.12.2025
- Enerji güvenliği ve Türkiye'nin bölgesel güç hedefi / 02.12.2025
- Karadeniz'de artan saldırıların anlamı ve Türkiye açısından sonuçları / 01.12.2025
- Çin savaş söylemlerini sertleştirirken ABD'ye neden sürekli borç veriyor? / 30.11.2025
- Maduro'nun "Hazır olun" mesajı: Gerçek bir savaş mı, yoksa stratejik retorik mi? / 29.11.2025
- Doğu Akdeniz'de yeni hamle: Lübnan–GKRY anlaşması Türkiye için ne anlama geliyor? / 28.11.2025
- ABD'nin Müslüman Kardeşler kararı ve Türkiye'nin zorunlu diplomatik dengesi / 27.11.2025
- Avrupa'nın kırmızı çizgileri ve Cenevre'deki diplomasinin zorlu dengesi / 26.11.2025
- Pasifik'in nabzı: Su, çip ve güç – Tayvan'ın görünmez stratejik haritası / 25.11.2025
- Trump'ın barış planına AB'nin temkinli duruşu / 24.11.2025
- Enerji güvenliği ve Türkiye'nin bölgesel güç hedefi / 02.12.2025
- Karadeniz'de artan saldırıların anlamı ve Türkiye açısından sonuçları / 01.12.2025
- Çin savaş söylemlerini sertleştirirken ABD'ye neden sürekli borç veriyor? / 30.11.2025
- Maduro'nun "Hazır olun" mesajı: Gerçek bir savaş mı, yoksa stratejik retorik mi? / 29.11.2025
- Doğu Akdeniz'de yeni hamle: Lübnan–GKRY anlaşması Türkiye için ne anlama geliyor? / 28.11.2025
- ABD'nin Müslüman Kardeşler kararı ve Türkiye'nin zorunlu diplomatik dengesi / 27.11.2025
- Avrupa'nın kırmızı çizgileri ve Cenevre'deki diplomasinin zorlu dengesi / 26.11.2025
- Pasifik'in nabzı: Su, çip ve güç – Tayvan'ın görünmez stratejik haritası / 25.11.2025
- Trump'ın barış planına AB'nin temkinli duruşu / 24.11.2025















































































