Uluslar Ligi C seviyesinde 4 maçta gol yemeden 4'te 4 yapan milli takımı canı gönülden tebrik ediyorum.
Bu seviye bize çok hafif geldi.
4 maç içinde en iyi oynadığımız maç en son oynadığımız Litvanya maçı oldu.
Burada hemen söylemek lazım ki Litvanya karşısında milli takım mükemmele yakın oynadı.
En iyi oyuncularımız Hakan Çalhanoğlu, Cengiz Ünder ve Kerem Aktürkoğlu'ydu.
Hiçbir atağımız yoktu ki içinde Hakan ve Cengiz olmasın.
Genelde dakika verip pozisyon içinde olan futbolcuları yazarım ama Hakan ve Cengiz her atağın içinde olduğu için burada hangi birini söyleyebilirim bilmiyorum.
Burada futbolcularımız turnuva için ifade edilen olumsuzluklara rağmen 4 maçtada çok hırslı ve istekliydi.
Sezon sonu olması, birçok futbolcunun tatildeyken milli takımın oyuncularının maç yapıyor olması gibi olumsuz unsurlara rağmen 4 maçta 14 gol attık.
Özellikle bir an vardı ki futbolcularımızın hırsını gösteriyordu.
90+'larda Serdar Dursun auta çıkan topu eliyle alıp bir an önce maçın başlaması için kaleciye verdi.
Disiplin ve milli forma için böylesine özveri her türlü övgüyü hak ediyor.
Dediğim gibi Hakan Çalhanoğlu mükemmel oynadı. Bütün pasör özelliklerini sergiledi. Çok hareketliydi. Hem sağa hem sola çok iyi geldi.
Böyle olunca Cengiz ve Kerem de oyuna daha etkili dahil oldular.
Milli takımın taktik disipline bağlı oyunu da takdire değer.
Hakan'la birlikte merkezde oynayan Salih Özcan klasik bir 6 numara gibi hareket edince Hakan Çalhanoğlu'nun konforu arttı.
Takımımız hiçbir zaman savruklaşmadı. Hiçbir oyuncumuz maç boyunca mevkiini kaybetmedi.
Bu nokta çok önemli. Zira bu tür bir sahaya dağılımı ve oyun disiplinini daha üst seviye takımlara karşı sağlayamıyoruz.
Çok yüksek bir tempo ile oynamasak da genel anlamda maç boyunca pas oyunu oynadık.
Bu da çok önemli çünkü pas oyunu olarak da üst seviye takımlara karşı istediğimiz oyunu oynayamıyoruz.
Özellikle de yüksek tempoda bunu yapmakta zorlanıyoruz. Şimdi bu maçları baz alıp yaptığımız olumlu işleri daha yüksek tempoda yapabilmek için çalışmamız lazım.
Zira mücadele ettiğimiz takımlar bizden çok zayıf ekipler.
Bir futbol ülkesi olarak bu maçlarla çok fazla övünmeden önümüze bakmamız lazım. Bu oyun anlayışını daha yüksek tempolarda yapmamız lazım.
Maç içinden hatırlayabildiğim bazı anları da yazmak lazım.
Örneğin 40'ta Cengiz kalabalık içinde rakip defansı zorlayan hareketler yaptı. Sonuç almasa da bir atağı böyle hırsla sürüklemesi dikkat çekici.
42'de Cengiz'in Zeki'ye çok güzel verdi mesela.
51'de penaltıyla sonuçlanan atağımızda Kerem'in Cengiz'e pası çok şık.
İkinci penaltıda Yunus'un Cengize attığı pas yine güzel bir pas.
83'te Hakan Çalhanoğlu savunmasına yardım edip ne kadar bir takım oyuncusu olduğunu gösterdi.
Milli takımımız hak etmediği bir seviyede mücadele ettiğini ispat etti.
Bu maçlar takımımıza özgüven verdi. Arkadaşlık ve güvenimiz perçinlendi.
Şimdi kazanımları geliştirme zamanı. İnşallah B seviyesi değil en kısa sürede bir futbol ülkesi olarak olmamız gereken yer olan A seviyesinde olacağız.
Bu maçlarda gösterdiğimiz performans haklı olarak bize bunu düşündürüyor.
Bu seviye bize çok hafif geldi.
4 maç içinde en iyi oynadığımız maç en son oynadığımız Litvanya maçı oldu.
Burada hemen söylemek lazım ki Litvanya karşısında milli takım mükemmele yakın oynadı.
En iyi oyuncularımız Hakan Çalhanoğlu, Cengiz Ünder ve Kerem Aktürkoğlu'ydu.
Hiçbir atağımız yoktu ki içinde Hakan ve Cengiz olmasın.
Genelde dakika verip pozisyon içinde olan futbolcuları yazarım ama Hakan ve Cengiz her atağın içinde olduğu için burada hangi birini söyleyebilirim bilmiyorum.
Burada futbolcularımız turnuva için ifade edilen olumsuzluklara rağmen 4 maçtada çok hırslı ve istekliydi.
Sezon sonu olması, birçok futbolcunun tatildeyken milli takımın oyuncularının maç yapıyor olması gibi olumsuz unsurlara rağmen 4 maçta 14 gol attık.
Özellikle bir an vardı ki futbolcularımızın hırsını gösteriyordu.
90+'larda Serdar Dursun auta çıkan topu eliyle alıp bir an önce maçın başlaması için kaleciye verdi.
Disiplin ve milli forma için böylesine özveri her türlü övgüyü hak ediyor.
Dediğim gibi Hakan Çalhanoğlu mükemmel oynadı. Bütün pasör özelliklerini sergiledi. Çok hareketliydi. Hem sağa hem sola çok iyi geldi.
Böyle olunca Cengiz ve Kerem de oyuna daha etkili dahil oldular.
Milli takımın taktik disipline bağlı oyunu da takdire değer.
Hakan'la birlikte merkezde oynayan Salih Özcan klasik bir 6 numara gibi hareket edince Hakan Çalhanoğlu'nun konforu arttı.
Takımımız hiçbir zaman savruklaşmadı. Hiçbir oyuncumuz maç boyunca mevkiini kaybetmedi.
Bu nokta çok önemli. Zira bu tür bir sahaya dağılımı ve oyun disiplinini daha üst seviye takımlara karşı sağlayamıyoruz.
Çok yüksek bir tempo ile oynamasak da genel anlamda maç boyunca pas oyunu oynadık.
Bu da çok önemli çünkü pas oyunu olarak da üst seviye takımlara karşı istediğimiz oyunu oynayamıyoruz.
Özellikle de yüksek tempoda bunu yapmakta zorlanıyoruz. Şimdi bu maçları baz alıp yaptığımız olumlu işleri daha yüksek tempoda yapabilmek için çalışmamız lazım.
Zira mücadele ettiğimiz takımlar bizden çok zayıf ekipler.
Bir futbol ülkesi olarak bu maçlarla çok fazla övünmeden önümüze bakmamız lazım. Bu oyun anlayışını daha yüksek tempolarda yapmamız lazım.
Maç içinden hatırlayabildiğim bazı anları da yazmak lazım.
Örneğin 40'ta Cengiz kalabalık içinde rakip defansı zorlayan hareketler yaptı. Sonuç almasa da bir atağı böyle hırsla sürüklemesi dikkat çekici.
42'de Cengiz'in Zeki'ye çok güzel verdi mesela.
51'de penaltıyla sonuçlanan atağımızda Kerem'in Cengiz'e pası çok şık.
İkinci penaltıda Yunus'un Cengize attığı pas yine güzel bir pas.
83'te Hakan Çalhanoğlu savunmasına yardım edip ne kadar bir takım oyuncusu olduğunu gösterdi.
Milli takımımız hak etmediği bir seviyede mücadele ettiğini ispat etti.
Bu maçlar takımımıza özgüven verdi. Arkadaşlık ve güvenimiz perçinlendi.
Şimdi kazanımları geliştirme zamanı. İnşallah B seviyesi değil en kısa sürede bir futbol ülkesi olarak olmamız gereken yer olan A seviyesinde olacağız.
Bu maçlarda gösterdiğimiz performans haklı olarak bize bunu düşündürüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Fenerbahçe Galatasaray'ı örnek almalı / 01.06.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025