91. yıldönümünü birçok kara bulutların gölgesi altında idrak ettiğimiz Çanakkale savaşının dört bir tarafta ateş kustuğu günler... Göklerden ceset parçalarının yaydığı, dağlardan derelerden akan suların kırmızıya dönüştüğü anlar...Cepheden gelen yaralılar iki gruba ayrılıyorlar. Tedavi olup, tekrar cepheye dönebilecekleri çadırlara alıyorlar, çok sınırlı olan sağlık imkânlarını onlara harcıyorlar. Çok ağır şekilde yaralanmış, tedavisi imkânsız gibi görünenleri de yine sıhhiye çadırlarının etrafında ki ağaçların gölgesine yatırıyorlar. Rütbesine erenleri, yani şehid olanları defnediyorlar, henüz ruhunu teslim etmemiş olanların ancak yeme içme gibi ihtiyaçları karşılanıyor.Can Mehmetçiklerden ve ağır yaralı olarak cephe gerisine getirilenlerden biri de Hüseyin, sıhhiye çadırına değil de ağacın gölgesine yatırılınca anlıyor ki, iyileşip tekrar cepheye gidemeyecek, iniltilerle saatleri sayıyor, derken bir yemek vakti geliyor, hizmetçi asker ağır yaralılar arasında yiyebilecek durumda olanlara yarım ekmeklerini veriyor. Hüseyin, Türk ordusunun çok zor şartlarda, kıt imkânlarla savaştığını bildiği için, yanına yarım ekmeği bırakıp uzaklaşmakta olan askere sesleniyor:"Kardeşim! Bu yarım ekmeği al, milletimin yarım ekmeği boşa gitmesin. Ben zaten biraz sonra şehit olacağım. Götür şu anda savaşmakta olan bir kardeşime ver, yesin de vatanımızı daha iyi savunsun."Evet, doksan yıl evvel milletimin yarım ekmeği boşa gitmesin, iş yapabilecek, vatan savunmasında görev yapabilecekler yesin diyen Mehmetçikler, Hasanlar, Hüseyinler...Doksan yıl sonra gelen, gazetelerde televizyonlarda arz-ı ednam eden Hüseyinler var. Şairimizin; "kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela" diye tarif ettiği Hindu ve yamyamların, tek dişi kalmış canavarın temsilcilerinin torunları ile sarmaş-dolaş olan, onları, yeni nesillere ideal tip olarak takdim eden Hüseyinler... Onların şirk sembolü olan haçlarını, çanlarını, kiliselerini, milletimize kin dolu papazlarını ve papazlarını sevdirme seanslarında bizzat görev alan Hüseyinler... Yatıp kalkıp İbrahimÎ dinler diyen, şirke bulaşmış Yahudiliği ve Hıristiyanlığı tek tanrılı din diye ilan etmek için gece gündüz çırpınan Hüseyinler...Ve Şemdinli olaylarından bahisle;"Böylesine gergin, provokasyonlara açık bir ortamda ABD'nin Ortadoğu hamleleri belirleyici olacak. Amerika, Türkiye'de nasıl bir yönetimle çalışacağına karar verdiğinde, ya demokrasileşmenin önü açılacak, ya da içine kapanan ve çok rahat yedeklenen bir ülke derekesine düşürüleceğiz" (Hüseyin Gülerce, Zaman, 17 Mart 06) diyen Hüseyinler...Amerika'nın eyaleti olmuşuz da haberimiz yok!
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024