İnsanlık kronik sorunlarla boğuşuyor. Güvenlik, ekonomi, insan hakları başta olmak üzere daha birçok başlıklar yazılabilir. Terörün çapı her geçen gün artıyor. Artık sınır tanımaz bir hal alan sorunlar, globalleşen dünyada hızla yayılıyor. Bütün bu yaşananların sosyolojik, psikolojik olarak okunması gerekir; tarihi arka planı ve gelecek hesapları içerisinde değerlendirmesi gerekir. Ancak algı yöneticileri günü birlik yaklaşımlarla kitleleri yönlendirmeyi tercih ediyorlar.Dikkat edin terördeki artış, Büyük Ortadoğu Projesi ile start almıştır. Ülkelerin halklarını hiçe sayıp, onları insan yerine bile koymayıp, sırf menfaatleri için yola çıkan egemen güçler ve bunların kuyruğuna takılan taşeron hükümetler tarafından başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünya karıştırıldı. Sömüren güçlerin hedefi kaosu dünya sathına yaymak; bulanık suda balık avlamak. Yaşanan olaylar sonucunda "nerede hata ettik" deme yerine yaşanan yanlışlara yanlışla cevap verme tavrı maalesef devam ediyor.Tetikçileri bir tarafa bırakacak olursak emperyalist ülkelerin hem suçlu hem güçlü pozisyonları önce deşifre edilmeli sonra sömürülen ülkelerin özgürlükleri iade edilmelidir. Buna karşı yapılması gereken devletler bazında Sosyal Devlet Milli Devleti hakim kılmaktır. İnsanların doğuştan sahip oldukları can, mal, namus, din ve akıl emniyetini doya doya yaşamasını temin etmektir.Seçimin kazananı ve kaybedeni kim?1 Kasım Seçimleri öncesinde yaşanan güvenlik ve ekonomideki sorunlar hükümet tarafından kendi hanesine kazanç olarak yazıldı. Tezata bakar mısınız, 13 yıldan beri ülkeyi yöneten hükümet, güya seçimde gereken oyu alamadığı için sorunlar ortaya çıkmış. Maalesef halk bunu yuttu ve AKP'ye yine tek başına iktidar olma yetkisi verdi. İstikrar adına istikrarsızlığın devamını tercih etmiş oldu. Ekonomik sorunlar bitsin, terör sorunu ortadan kalksın dendi ama mevcut hükümetin bu ve bunun gibi sorunları çözecek projelerinin olmadığını hesaba katmadı. AKP, Haydar Baş hocanın Sosyal Devlet Milli Devlet projelerini neredeyse cümlesi cümlesine aldı, halk da buna rağbet etti. Fakat AKP hükümetinin bu projeleri gerçekleştirmesi mümkün değildir, çünkü kaynakları yoktur. Haydar hoca her fırsatta bunlar yapamaz dedi durdu. Bakın görüyorsunuz, asgari ücret konusunda bile piyasalar karışmış durumda. Neden diyeceksiniz, hükümet özel sektörünün cebinden asgari ücret arttırmayı hesaplıyor. Gerçi 1300 TL ihtiyaçları görmez ama bu kadarcık bir artışla bile piyasaların dengesini bozacak. İşverenler acı acı bağırıyor, fabrikaları yurt dışına taşırız diyor, işçi çıkartırız diyor, iflas ederiz diyor. Peki, BTP 5000 TL asgari ücreti nasıl verecekti. 1000 TL'sini işveren verecekti, 4 bin TL sini devlet verecekti. Madenleri, enerji kaynaklarını, senyorajı devreye koyacak, hem millet rahatlayacak hem devlet rahatlayacaktı. Seçimin sonucu tek cümleyle millet kaybetmiştir. Kazanan milletimizin gücünü, devletimizin gücünü, maden kaynaklarımızı kendi namına kullanan egemen güçler olmuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Lozan’la sorunu olanın Türkiye’yle derdi vardır / 19.05.2025
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025