ABD'nin zor bir sinavda oldugunu yazmistik. Zira ABD yönetimi, halkin güvenini kaybetmemek için bir seyler yapmak durumundadir.
Bir yanda istihbarat birimlerinin hatasi sorgulanirken, diger yanda durumun bir savas hali oldugu vurgulaniyor. Muhatap açikça belli olmamasina ragmen bir eylem kesin gibi görülmektedir.
Dün Rusya'ya karsi destekledigi güçlerle, bugünün muhatabi seçildi. Ingiliz halkinin bir çogu eyleme olur veriyor. Avrupa ülkelerinin olurlari soguk ve tanimsiz. Rusya ise en soguk duran ülke.
Türkiye'nin komsulari bu alana dahil edilirse, bizim için durum çok vahim olur. On yil önce merhum Özal, Körfez Savasi'nda taraf olmakla, ülkemizi çok ciddi bir kayba ugratmisti. Bugün ayni sey yapilirsa, ülkenin tasiyamayacagi bir kambur yüklenilmis oluruz. O zaman pirincin tasini hiç kimse ayiklayamaz.
Açlik sikintisi çeken Afgan halkinin hava darbeleriyle ezilmesi, bir Pakistan'in hedef seçilmesi, Ortadogu'lu ülkelere saldirilmasi, hiçbir zaman bu terörist saldirinin cevabini olusturamaz.
Bir hafta-on güne kadar bir eylem bekleniyormus. Ancak istihbarat bilgiler bir netlik kazanmadan yapilacak her is, ABD'ye puan kaybettirecektir.
Dünyaya gelince; en sicak ülke Ingiltere görülüyor. Ingliz dis siyaseti ABD ile kaynasmis durumdadir. Fakat ne devlet olarak ne de halk olarak ülke tatmin edilmis görülmüyor.
Fransa endiseli, Almanya hesapli, Rusya soguk. Diger herbiri kendine göre hesaplar yapiyor. Mesela Pakistan bir ekip göndererek Afganistan'dan Usame bin Ladin'i istiyor. Bu girisimlerin her biri son derece zorla yapilan girisimler.
Meselenin ABD boyutu çoktan belli olmustur. ABD içteki durumu örtmek için bir dis hedefe yönelmeyi tercih etmistir. Onun tavri nettir ve de açiktir. Bir kara harekati disinda düsündügü fazla bir sey görülmüyor.
Burada intikam sirasi dünyanin diger ülkelerine gelmistir. Olay Körfez olayi gibi olmayacaktir. Hedef kitle genislemistir. Hiçbir millet bir din savasi yapmayi düsünmemektedir. Ancak ABD'nin baskisi dünya milletlerini zorlamaktadir. Bu zorlama, ikili bir politikaya tasiyacak ülkeleri içten savasa razi olan, ülkesini, fertlerini kullandirmak isteyen yoktur. Fakat isin zakiri boyutu ise bundan farkli olacaktir.
Akl-i selime göre hareket etmek, delilsiz cezalara taraf olmamak, dünyayi atse verecek duygusalliklara vesile olmamak gerekir.
Terör elbete hiç kimsenin tasvip edebilecegi bir sey degildir. Müslümanlari terörle iliskilendirmek ise asla dogru degildir.
Ülkemizde, zuhur eden terörü destekleyen Batili ülkeleri herkes biliyor. Bugün terörün cevabi konusundan bu milletlerin ne yapacagi merakla bekleniyor. Hukuku mu, yoksa duygusu mu galip gelecek görülecektir.
Bir yanda istihbarat birimlerinin hatasi sorgulanirken, diger yanda durumun bir savas hali oldugu vurgulaniyor. Muhatap açikça belli olmamasina ragmen bir eylem kesin gibi görülmektedir.
Dün Rusya'ya karsi destekledigi güçlerle, bugünün muhatabi seçildi. Ingiliz halkinin bir çogu eyleme olur veriyor. Avrupa ülkelerinin olurlari soguk ve tanimsiz. Rusya ise en soguk duran ülke.
Türkiye'nin komsulari bu alana dahil edilirse, bizim için durum çok vahim olur. On yil önce merhum Özal, Körfez Savasi'nda taraf olmakla, ülkemizi çok ciddi bir kayba ugratmisti. Bugün ayni sey yapilirsa, ülkenin tasiyamayacagi bir kambur yüklenilmis oluruz. O zaman pirincin tasini hiç kimse ayiklayamaz.
Açlik sikintisi çeken Afgan halkinin hava darbeleriyle ezilmesi, bir Pakistan'in hedef seçilmesi, Ortadogu'lu ülkelere saldirilmasi, hiçbir zaman bu terörist saldirinin cevabini olusturamaz.
Bir hafta-on güne kadar bir eylem bekleniyormus. Ancak istihbarat bilgiler bir netlik kazanmadan yapilacak her is, ABD'ye puan kaybettirecektir.
Dünyaya gelince; en sicak ülke Ingiltere görülüyor. Ingliz dis siyaseti ABD ile kaynasmis durumdadir. Fakat ne devlet olarak ne de halk olarak ülke tatmin edilmis görülmüyor.
Fransa endiseli, Almanya hesapli, Rusya soguk. Diger herbiri kendine göre hesaplar yapiyor. Mesela Pakistan bir ekip göndererek Afganistan'dan Usame bin Ladin'i istiyor. Bu girisimlerin her biri son derece zorla yapilan girisimler.
Meselenin ABD boyutu çoktan belli olmustur. ABD içteki durumu örtmek için bir dis hedefe yönelmeyi tercih etmistir. Onun tavri nettir ve de açiktir. Bir kara harekati disinda düsündügü fazla bir sey görülmüyor.
Burada intikam sirasi dünyanin diger ülkelerine gelmistir. Olay Körfez olayi gibi olmayacaktir. Hedef kitle genislemistir. Hiçbir millet bir din savasi yapmayi düsünmemektedir. Ancak ABD'nin baskisi dünya milletlerini zorlamaktadir. Bu zorlama, ikili bir politikaya tasiyacak ülkeleri içten savasa razi olan, ülkesini, fertlerini kullandirmak isteyen yoktur. Fakat isin zakiri boyutu ise bundan farkli olacaktir.
Akl-i selime göre hareket etmek, delilsiz cezalara taraf olmamak, dünyayi atse verecek duygusalliklara vesile olmamak gerekir.
Terör elbete hiç kimsenin tasvip edebilecegi bir sey degildir. Müslümanlari terörle iliskilendirmek ise asla dogru degildir.
Ülkemizde, zuhur eden terörü destekleyen Batili ülkeleri herkes biliyor. Bugün terörün cevabi konusundan bu milletlerin ne yapacagi merakla bekleniyor. Hukuku mu, yoksa duygusu mu galip gelecek görülecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002