KÜÇÜK KÖPEK
Ercüment Ekrem, Çamlıca'da geniş bahçeli bir evde oturmaktadır. Bir gün Yahya Kemal ziyaretine gider. Evi hemencecik bulur ama kapıda "Köpek vardır, dikkat ediniz" yazılı levha onu tedirgin eder. "Eyvah, der içinden. İçeriye ihtiyatla girmek lazım." Önce kapıdaki çıngırağı kuvvetlice çalar. Gelen giden yok. Ne olur ne olmaz diye eline irice bir taş alıp tedbirlice bahçeye girer. Pür dikkat eve doğru yürürken bir ikaz levhası daha görür. Kalbi küt küt atmaya başlar. O da ne? Üçüncü bir levha daha görür. Titrek sesle "Ercüment!... Ercüment!... diye bağırmaya başlar. Sesine ses veren yok. Çaresiz eve yönelir. Kapının önüne geldiği zaman derin bir nefes alır. Ercüment Ekrem, bahçenin başka bir köşesinden çıkagelir. Dostunu görünce sevinir: "Vay safa geldin Yahya Kemal" "Safa bulduk azizim ama, ödüm patladı." Merak eder Talu. Yahya Kemal, sitem eder: "Daha ne olsun her yanda levha asılı. Bağlı mı bari?" "Bağlı mı? Aman Yahyacığım nasıl kıyar da bağlarım?" Ercüment Ekrem, tam o sırada yanlarına gelen minnacık fino yavrusunu gösterir. "Bak!" Beyatlı hayretle, "Ay! levhalar bunun için miydi?! diye sorar. Cevap şaşırtıcıdır: "Değil mi ya, iki gözüm? Zavallı yavrucağımı görmeyip üstüne basarlar diye astım o levhaları!..."
DÜNYANIN EN HIZLI YAZILAN ROMANI
Türk milletinin hızından şüphe eden mi var? Üç günde film yapan, bir haftada tiyatro eseri hazırlayan, bir buçuk günde roman da yazar. Şaka bir yana, bu çalışma şartlarına sanatçılarımızı mecbur edenler utansın! Çok iyi yazarlarımıza para karşılığı alelacele çala kalem hikaye ve romanlar yazdıranlar utanmalı. Aka Gündüz, Sermed Sami Uysal'ın (Cumhuriyet 20 Eylül 1954) bir sorusu üzerine en kısa müddetle yazdığı eserin bir buçuk gününü aldığını söyler. Mülakatçının, "Aman nasıl olur? Bir buçuk günde ancak üç sütunluk hikaye yazılabilir" itirazına romancı, "insan sıkışınca bir günde bile roman yazabilir" cevabını verir. Ünlü romancı kendisini sıkıştıran bu arkadaşını da açıklar: "Kemal Salih Sel. Vaktiyle bu arkadaşım beni Cumhuriyet gazetesinde bir odaya kapatıp bir roman yazmamı istedi. Her yarım saatte de bir, ara penceresinden kahve gönderiyordu. Ben de bu şarlar altında bir buçuk günde 'İki Süngü Arasında'yı yazdım"
Ercüment Ekrem, Çamlıca'da geniş bahçeli bir evde oturmaktadır. Bir gün Yahya Kemal ziyaretine gider. Evi hemencecik bulur ama kapıda "Köpek vardır, dikkat ediniz" yazılı levha onu tedirgin eder. "Eyvah, der içinden. İçeriye ihtiyatla girmek lazım." Önce kapıdaki çıngırağı kuvvetlice çalar. Gelen giden yok. Ne olur ne olmaz diye eline irice bir taş alıp tedbirlice bahçeye girer. Pür dikkat eve doğru yürürken bir ikaz levhası daha görür. Kalbi küt küt atmaya başlar. O da ne? Üçüncü bir levha daha görür. Titrek sesle "Ercüment!... Ercüment!... diye bağırmaya başlar. Sesine ses veren yok. Çaresiz eve yönelir. Kapının önüne geldiği zaman derin bir nefes alır. Ercüment Ekrem, bahçenin başka bir köşesinden çıkagelir. Dostunu görünce sevinir: "Vay safa geldin Yahya Kemal" "Safa bulduk azizim ama, ödüm patladı." Merak eder Talu. Yahya Kemal, sitem eder: "Daha ne olsun her yanda levha asılı. Bağlı mı bari?" "Bağlı mı? Aman Yahyacığım nasıl kıyar da bağlarım?" Ercüment Ekrem, tam o sırada yanlarına gelen minnacık fino yavrusunu gösterir. "Bak!" Beyatlı hayretle, "Ay! levhalar bunun için miydi?! diye sorar. Cevap şaşırtıcıdır: "Değil mi ya, iki gözüm? Zavallı yavrucağımı görmeyip üstüne basarlar diye astım o levhaları!..."
DÜNYANIN EN HIZLI YAZILAN ROMANI
Türk milletinin hızından şüphe eden mi var? Üç günde film yapan, bir haftada tiyatro eseri hazırlayan, bir buçuk günde roman da yazar. Şaka bir yana, bu çalışma şartlarına sanatçılarımızı mecbur edenler utansın! Çok iyi yazarlarımıza para karşılığı alelacele çala kalem hikaye ve romanlar yazdıranlar utanmalı. Aka Gündüz, Sermed Sami Uysal'ın (Cumhuriyet 20 Eylül 1954) bir sorusu üzerine en kısa müddetle yazdığı eserin bir buçuk gününü aldığını söyler. Mülakatçının, "Aman nasıl olur? Bir buçuk günde ancak üç sütunluk hikaye yazılabilir" itirazına romancı, "insan sıkışınca bir günde bile roman yazabilir" cevabını verir. Ünlü romancı kendisini sıkıştıran bu arkadaşını da açıklar: "Kemal Salih Sel. Vaktiyle bu arkadaşım beni Cumhuriyet gazetesinde bir odaya kapatıp bir roman yazmamı istedi. Her yarım saatte de bir, ara penceresinden kahve gönderiyordu. Ben de bu şarlar altında bir buçuk günde 'İki Süngü Arasında'yı yazdım"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.