Ehl-i Beyt'e itaat farz kılınmıştır

Geçtiğimiz hafta sonu tertip edilen "Uluslar arası Ehl-i Beyt Sempozyumu" o kadar önemli bir toplantıydı ki ne kadar anlatsak, hakkında makale yazsak azdır.Daha önceki yazılarımda farklı farklı açılardan değerlendirmeye çalıştım, bu yazımda ise özellikle "Ehl-i Beyt'in gaspedilmiş haklarının geri iadesi" konusunda duracağım. Çünkü bu tarihi sempozyumun en önemli misyonlarından birisi buydu. Kapanış konuşmasında sempozyumun mimarı Prof. Dr. Haydar Baş bu konuda oldukça önemli bilgiler verdi.Sayın Baş, "Hz. Peygamber (SAV) Gadr-i Hum'da irad ettiği hutbesinde, Allah'ın emri ile Hz. Ali'yi (a.s.) imam tayin ettiğini ümmetine bildirmiştir. Hz. Ali'nin (a.s.) Emirü'l-Mü'minin oluşu bizzat Allah'ın emri iledir. Bu hutbenin yedi yerinde imamlığın Hz. Ali'nin olduğu belirtilmiştir. Hz. Ali'yi (a.s.) kendinden sonra imam olarak tayin etmiştir" dedi.Cenab-ı Hakk'ın Gadr-i Hum ile ilgili emri de Maide Suresi'nin 67. ayetinde şöyle ifade ediliyor: "Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun ve Allah seni insanlardan koruyacaktır."Ve bu emir üzerine Allah'ın Resulü, geride kalanlara ve ileriye gidenlere haber gönderiyor, herkes Gadr-i Hum denilen yerde toplanıyor. Peygamber Efendimiz buradaki hutbesinin 7 yerinde Hz. Ali'nin (a.s.) kendisinden sonra imam, Emirü'l Mü'minin, vasi, halife, ümmetin velisi olduğunu tüm ashabına ilan ediyor. Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasında bunların altını önemle çizdi. Önemine binaen biz de tekrar aktaracağız."Ali b. Ebi Talib, Benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir.""Ey insanlar biliniz ki, Allah Muhacirler'e, Ensar'a ve onlara iyilikle tâbi olanlara, köylüye ve şehirliye, Arab'a ve Acem'e, özgüre ve köleye, büyüğe, küçüğe, beyaza, siyaha Ali'ye (a.s.) itaat etmeyi farz kılmış, O'nu imam ve yetki sahibi kılmıştır."Dikkat ederseniz Allah (CC) herkesi işin içine alıyor ve kimseyi dışarıda bırakmıyor. Hz. Ali'ye itaat "farz" olarak ifade ediliyor. Bu bizzat Cenab-ı Hakk'ın emri ve muradı? İtaat etmeyenin ve O'na sonradan problem yaşatanların halini siz düşünün."Benden sonra da Ali (a.s.), Allah'ın emri ile sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü (s.a.v.) ile görüşeceğiniz güne kadar O'nun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır." Allah Resulü (SAV) imamet ve halifelik hakkının kıyamete kadar kimlere ait olduğunu açıkça beyan ediyor. Başka bir hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz (SAV), kendi neslinden 12 imamın olduğunu bunun ilkinin İmam Ali, sonuncusunun ise İmam Kaim yani Hz. Mehdi olduğunu beyan ediyor. Her şey bu kadar açık ve netken birilerinin hilafet makamı için mücadeleye girişmesi, halifelik konusunda İmam Ali'yi devre dışı bırakması, hatta birilerinin kalkıp da O'na ve evlatlarına kılıç çekmesi ve Onları şehit etmesi oldukça manidardır. Bunları yapanların Cenab-ı Hak ve O'nun Habibi nezdindeki durumunu varın siz düşünün. Emri veren bizzat Allah'tır (CC), cezasını verecek olan da odur."Ali (a.s.), Allah tarafından tayin edilen imamdır". "İyi bilin ki, Mü'minlerin Emiri ancak Benim şu kardeşimdir. Mü'minlerin Emiri olmak Benden sonra O'ndan başka hiç kimse için helal değildir." Maalesef meşhur bildiğimiz birçok kimsenin kendileri için helal olmayan bu makamı elde etmek için kanlı mücadeleler ettiğini gördük. "Ey insanlar! Bu Ali'dir (a.s.). O Benim kardeşim, vasim, ilmimi toplayan ve ümmetim arasında iman eden kimseler üzerinde halifemdir." "Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum."    Allah Resulü'nün (SAV) bu açıkça beyan ettiği emanete hıyanet edenlerin halini siz düşünün. Mütevatir hadis olarak nakledilen Gadr-i Hum hutbesi, Prof. Dr. Baş'ın da açıkladığı gibi 218 Ehl-i Sünnet aliminin eserinde yer almıştır. Hatta öyle bir mütevatir ki, 124 bin sababenin hepsi şahit olmuştur. Bildiğiniz gibi mütevatir hadislerin inkarı küfürdür.