Geçtiğimiz Aralık ayının en önemli gelişmelerinden biri de, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu bir karardı. Ama petriotların gölgesindeki Türkiye gündeminde pek yer bulmadığı gibi Erdoğan’da baştan duruş göstererek tartışmaların önünü kesti.
Anayasa Mahkemesi, “yargıda rüşvet” davasında emsal bir karara imza attı. Mahkeme, aralarında rüşvet aldığı iddia edilen emekli Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan ve rüşvet vermekle suçlanan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da bulunduğu 16 sanığın beraatına karar verdi.
Gerekçe ise “hukuksuz olarak elde edilen delillerin, delil olarak kullanılamayacağı” idi. Yani delil doğru bile olsa, hukuksuz olarak elde edilmişse, yok hükmünde oluyor. Vatandaş olarak anladığım bu.
Tabi birçok kesimde bu kararı benim algıladığım gibi algılamış olacak ki, kısa bir süreliğine “Balyoz” ve Ergenekon” süreçleri akla geldi. Çünkü bu süreçlerde iddia edilen belgelerin birçoğu resmi kurumlarca sahte olduğu belgelenmiş. Artı gizli tanık olarak adlandırılan kişilerin aslında tanık olamayacakları, bu kişilerin devletin varlığına kastettikleri ve taraf oldukları kimlikleri deşifre edilince ortaya çıkmıştı.
Tabi dediğim gibi kısa bir süreliğine “bu karar Ergenekon ve Balyoz davalarına emsal teşkil eder mi” sorusu cevap aramaya başlamıştı. Hemen malum kalemşorlar harekete geçti; Bu karar diğer davalara emsal teşkil edemez” çıkışları yaptılar.
“Yargıya gerekli talimatları vermekle” özellikle parti tabanına “iktidarın yanında güç ve kudrette bende” mesajını veren Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı TV programlarında bu soruyla muhatap olmuştu.
Erdoğan’ın verdiği cevap ise “Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Yüce divan kararının Ergenekon’a emsal teşkil etmesi mümkün değil” şeklindeydi.
Bu açıklamadan benim anladığım; “Yargıya saygı duyarız ama emsalde teşkil ettirmeyiz, emsal kararı aldırmayız” biçiminde. Ben hukukçu olmadığım için bu karar doğru mudur, değimlidir, emsal teşkil eder mi, etmez mi, diye yorum yapamıyorum. Ama “yürütmenin” başı “hayır, emsal teşkil edemez” diyor.
İyi uykular hukuk! İyi uykular Türkiye!
2012’de neler gündem olmuş?
Medya Takip Merkezi (MTM) verilerine göre 2012 yılının en çok konuşulan olayları şöyle…
1-Suriye
2-Şehit haberleri
3-Terör olayları
4-Ergenekon Davası
5-Balyoz Davası
6-Ortadoğu’daki olaylar
7-4+4+4 Zorunlu eğitim modeli
8-Oda TV Davası
9-Obama’nın yeniden başkan seçilmesi
10-Londra Olimpiyatları
11-Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması
12-Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılması
13-Yeni Türk Ticaret Kanunu
14-Başkanlık sistemi
15-Okul Sütü Projesi
16-Rauf Denktaş’ın vefatı
17-Fenerbahçe’nin şike davası
18-28 Şubat soruşturması
19-29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının iptali
20-Samsun’daki sel
21-Cezaevlerinde açlık grevi
22-Yeni Türk Lirası Simgesi
23-Dünyanın ilk yüz nakli
24-Fransa’nın Ermeni Yasası’nı kabul etmesi
25-Felix’in uzaydan atlayışı
Evet, Türkiye’nin gündemini en çok bu konular tutmuş. Bence asıl konu yok meydanda. Nedir o konu? İslam ve insan. İnsanımızın nasıl bir manevi girdaba sürüklendiği konusudur.
Bir kesimin “İslam getirecek” (gerçi nereden bulacaklar çok merak ediyorum) diye desteklediği, diğer bir kesiminden “eyvah bunlar şeriatı getirecek” diye aynı balona hava pompaladığı iktidar ve medyanın gündeminde insan ve din yok.
Mesela; AKP neden bu kadar kilise açma meraklısı? Camide namazdan sonra ayin yapılmasına İslam dini müsaade eder mi? Müslüman olduğunu iddia eden bir kişi, başbakanın eşi ve bakanı bile olsa kilisede mum yakıp, dua edebilir mi? Akdamar ve Sümela’nın açılmasının sebebi dinimidir, yoksa siyasi teslimiyetin bir gereğimidir? Dinidir, diyorsanız kaynağınız, deliliniz nedir? Siyasidir, diyorsanız, hani AKP ile İslam’ı sadece Türkiye’ye değil dünyaya hakim kılacaktınız? Bu nasıl mücahitlik ki, kiliseden kiliseye koşuyor…
Sonra bu iktidar zinayı hangi dini delile dayanarak suç olmaktan çıkardı. Bu karar sırf AB’ye girmek için alındı. İyi de güç ve kudret sahibi Allah’tır, diyen, O’na, inanan kimse AB için Allah’ın hududunu çiğnemeye kalkar mı? Kalkarsa ne olur?
Zina AKP iktidarında neden % 220 arttı? Yoksa bu iktidar döneminde fuhuş bir geçim, para kazanma yöntemi haline mi geldi? Bu elim ve vahim tablo karşısında şeriattan korkanlar ve şeriatı bekleyenlerin sesi neden çıkmıyor? Neden?
Anayasa Mahkemesi, “yargıda rüşvet” davasında emsal bir karara imza attı. Mahkeme, aralarında rüşvet aldığı iddia edilen emekli Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan ve rüşvet vermekle suçlanan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da bulunduğu 16 sanığın beraatına karar verdi.
Gerekçe ise “hukuksuz olarak elde edilen delillerin, delil olarak kullanılamayacağı” idi. Yani delil doğru bile olsa, hukuksuz olarak elde edilmişse, yok hükmünde oluyor. Vatandaş olarak anladığım bu.
Tabi birçok kesimde bu kararı benim algıladığım gibi algılamış olacak ki, kısa bir süreliğine “Balyoz” ve Ergenekon” süreçleri akla geldi. Çünkü bu süreçlerde iddia edilen belgelerin birçoğu resmi kurumlarca sahte olduğu belgelenmiş. Artı gizli tanık olarak adlandırılan kişilerin aslında tanık olamayacakları, bu kişilerin devletin varlığına kastettikleri ve taraf oldukları kimlikleri deşifre edilince ortaya çıkmıştı.
Tabi dediğim gibi kısa bir süreliğine “bu karar Ergenekon ve Balyoz davalarına emsal teşkil eder mi” sorusu cevap aramaya başlamıştı. Hemen malum kalemşorlar harekete geçti; Bu karar diğer davalara emsal teşkil edemez” çıkışları yaptılar.
“Yargıya gerekli talimatları vermekle” özellikle parti tabanına “iktidarın yanında güç ve kudrette bende” mesajını veren Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı TV programlarında bu soruyla muhatap olmuştu.
Erdoğan’ın verdiği cevap ise “Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Yüce divan kararının Ergenekon’a emsal teşkil etmesi mümkün değil” şeklindeydi.
Bu açıklamadan benim anladığım; “Yargıya saygı duyarız ama emsalde teşkil ettirmeyiz, emsal kararı aldırmayız” biçiminde. Ben hukukçu olmadığım için bu karar doğru mudur, değimlidir, emsal teşkil eder mi, etmez mi, diye yorum yapamıyorum. Ama “yürütmenin” başı “hayır, emsal teşkil edemez” diyor.
İyi uykular hukuk! İyi uykular Türkiye!
2012’de neler gündem olmuş?
Medya Takip Merkezi (MTM) verilerine göre 2012 yılının en çok konuşulan olayları şöyle…
1-Suriye
2-Şehit haberleri
3-Terör olayları
4-Ergenekon Davası
5-Balyoz Davası
6-Ortadoğu’daki olaylar
7-4+4+4 Zorunlu eğitim modeli
8-Oda TV Davası
9-Obama’nın yeniden başkan seçilmesi
10-Londra Olimpiyatları
11-Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması
12-Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılması
13-Yeni Türk Ticaret Kanunu
14-Başkanlık sistemi
15-Okul Sütü Projesi
16-Rauf Denktaş’ın vefatı
17-Fenerbahçe’nin şike davası
18-28 Şubat soruşturması
19-29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının iptali
20-Samsun’daki sel
21-Cezaevlerinde açlık grevi
22-Yeni Türk Lirası Simgesi
23-Dünyanın ilk yüz nakli
24-Fransa’nın Ermeni Yasası’nı kabul etmesi
25-Felix’in uzaydan atlayışı
Evet, Türkiye’nin gündemini en çok bu konular tutmuş. Bence asıl konu yok meydanda. Nedir o konu? İslam ve insan. İnsanımızın nasıl bir manevi girdaba sürüklendiği konusudur.
Bir kesimin “İslam getirecek” (gerçi nereden bulacaklar çok merak ediyorum) diye desteklediği, diğer bir kesiminden “eyvah bunlar şeriatı getirecek” diye aynı balona hava pompaladığı iktidar ve medyanın gündeminde insan ve din yok.
Mesela; AKP neden bu kadar kilise açma meraklısı? Camide namazdan sonra ayin yapılmasına İslam dini müsaade eder mi? Müslüman olduğunu iddia eden bir kişi, başbakanın eşi ve bakanı bile olsa kilisede mum yakıp, dua edebilir mi? Akdamar ve Sümela’nın açılmasının sebebi dinimidir, yoksa siyasi teslimiyetin bir gereğimidir? Dinidir, diyorsanız kaynağınız, deliliniz nedir? Siyasidir, diyorsanız, hani AKP ile İslam’ı sadece Türkiye’ye değil dünyaya hakim kılacaktınız? Bu nasıl mücahitlik ki, kiliseden kiliseye koşuyor…
Sonra bu iktidar zinayı hangi dini delile dayanarak suç olmaktan çıkardı. Bu karar sırf AB’ye girmek için alındı. İyi de güç ve kudret sahibi Allah’tır, diyen, O’na, inanan kimse AB için Allah’ın hududunu çiğnemeye kalkar mı? Kalkarsa ne olur?
Zina AKP iktidarında neden % 220 arttı? Yoksa bu iktidar döneminde fuhuş bir geçim, para kazanma yöntemi haline mi geldi? Bu elim ve vahim tablo karşısında şeriattan korkanlar ve şeriatı bekleyenlerin sesi neden çıkmıyor? Neden?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025