Enişte, Ankara'yı neden su yoluna çevirdi?

Önümüzdeki günler, bölgemiz ve ülkemiz bakımından pek çok "global vahşet"e gebe.Akl-ı selim sahibi idareye olan ihtiyacımız, her geçen daha da katlanıyor.Tarihi boyunca asalet ve adalet timsali olmuş Türk Milleti'ni ve Türk Devletini "vahşi Batı"nın kuyruğu olmaktan kurtaracak, özeklikle Amerika'nın yalan-dolan üstüne oturttuğu BOP çukuruna ve AB'nin Haçlı tuzaklarına düşürmeyecek inanç, basiret, dirayet, ideal, proje ve yürek sahibi "devlet adamları"na olan ihtiyacımız, artık zaruret halini aldı. ABD, bölgemizde "kaos" kaynatıyor.ABD yönetimi, "medyatik borazan" veya "enformatik piyon"lar için 400 milyon dolar bütçe ayırdığını resmen açıkladı. Bu, resmen açıklanan rakam? Görev başındaki "medyatik borazan"ların ve potansiyel "enformatik piyon"ların kulaklarına su kaçırmak için? Bütçeniz hazır, yılbaşı hediyeniz tarafınıza ulaştırılacak mesajı vermek için.Amerikan borazanı satılmış medya elemanları için asıl bütçe örtülü ödenekten sağlanacak? Beyazsaray'ın bu resmi açıklaması önemli, bir.CIA Başkanı'nın, FBI Başkanı'nın, ABD ve İsrail'in "derin devlet" elemanlarının ve "küresel toplum mühendisleri"nin Ankara'yı su yoluna çevirmeleri, basit işler için değil, iki. Medyadaki kimi Amerikanofiller'in, "İşte çuval olayının perde arkası; Amerikan komutanlar, Türk komutandan özür diledi", "Çuval geçirme olayı ABD'yi çok üzmüştü zaten, baksanıza meğer özür de dilemişler", "Amerikanlı albay, 6 Temmuz günü Aydın E. Binbaşı'dan özür diledi, hatta komutanları olan generalin özrünü bile iletti" türünden haber servisine girişmeleri, hiç de hayra alamet değil, üç.Bunlar toplumumuzun vicdanında Amerika'ya karşı oluşan "milli karar"lılığı kırmak için, "Yanlışlıkla başımıza çuval geçirmişler canım, öyle abartacak ne var bunda; adamlar özür bile dilemişler" deme noktasına getirmek için. AKP'nin medyatik versiyonu Yeni Şafak'tan Taha Kıvanç kod adlı F. Koru'da "ABD'nin kimi icraatları" sebebiyle oluşan "bu derin tepkinin aşılması" gerektiği bağlamında epeyce zamandan beri sinyaller veriyor Atlantik ötesine ve ABD elçiliğine doğru? Birkaç gün önceki "Türkiye ve Amerika" başlıklı yazısı da bu kabil açık mesajlar içeriyordu nitekim.   AKP hükümetinin, toplum nezdinde bitirdiği kredisini "dışarıdan telafi" etmek üzere ABD ile niyetlendiği yeni bazı "stratejik ortaklık"ları örtmek için beyan ettiği "Bu ziyaretler, PKK meselesine dair? " bahanesi hiç değil, dört.Çünkü ABD, işgal ettiği Irak'ta zaten "vatanını ve namusunu korumak için canını ortaya koyan Irak milli direnişi" ile başı yeterince dertte; böyle bir süreçte, ne Talabani'yi, Ne Barzani'yi, ne de kendi beslemesi PKK'yı karşısına almaz, alamaz? Hepten anası ağlar.Türkiye, İsrail ve ABD arasındaki mekik diplomasisi "çok farklı hesap"ları okşuyor.Ateş olmayan yerden duman çıkmaz? Amerika'nın, "İran ve Suriye eksenli iştah"ını bilmeyen yok.Nitekim DDP ajansı, geçtiğimiz günlerde Ankara'yı ziyaret eden CIA Başkanı Porter Goss'un gündeminin en önemli başlıklarından birinin, "ABD yönetiminin, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Ortadoğu'daki müttefiklerini, önümüzdeki süreçte İran'a düzenlemeyi düşündüğü hava saldırılarına hazırlamak" olduğunu haber yaptı. CIA Başkanı Goss'un, Başbakan R. T. Erdoğan'dan, İran'ın stratejik üslerine düzenlenmesi planlanan saldırılar için Türk gizli servisinin desteğini istediği ileri sürüldü.Ankara'daki pazarlıklar esnasında CIA Başkanı, İran'daki PKK kamplarını bombardımana tabi tutma hususunda Türkiye ile işbirliği imkanlarını da araştırmış.Bak sen bu işe? ABD, PKK beslemelerini nerede kullanıyor, ne iş için kullanacak!?Türkiye'yi İran'la kapıştırmak noktasında üç-beş çapulcuyu bahane edip bombardıman başlatacakmış? Avucunun içindeki PKK eşkıyasına dokunulmazlık zırhı giydiren ABD'nin derdi, İran topraklarındaki PKK kamplarına Türkiye ile ortaklaşa hava saldırıları düzenlemek.Ankara'da bütün bu oyunları bozacak "devlet adamları"na ihtiyaç var. AB ve ABD dahil tüm dünyaya, Türkiye'nin "Bağımsız Türkiye" olduğunu anlatacak ve hissettirecek "muktedir hükümet erbabı"na ihtiyaç var.Önümüzdeki seçimde, bu adamları Ankara'ya gönderip milletimize "Bağımsız Türkiye" bayramı yaşatmaz isek, Türkiye'nin başı ne beladan kurtulur, ne de çuvaldan?