Hükümetin IMF telkinleri ile çökerttiği ekonomi manzarası, Derviş efsanesinin de sönmesi ile bazı eski kurtları meydana döktü.
Türkiye'nin son on yıllık batış sürecinde imzası olan ve en son mafya ile irtibatlı bir işadamı ile geceyarısı banka pazarlığı yaparken yakalanan Güneş Taner esip gürlüyor. Ekonomiyi yüz günde düzeltebileceğini iddia ediyor.
Önerdiği bir sürü ıvır zıvır tekliflere bakınca pehlivanın yalancılığı sırıtıyor. Çünkü önerdiği modelin esası da vergi-zam ve borç sacyağına oturuyor.
Ekonomiyi düzeltme iddiasında en ısrarlı olanlardan biri de anamuhalefet lideri Çiller. Tansu Çiller, Derviş'in Türkiye'yi öğrenebilmesi için beş yıla ihtiyacı olduğunu söylüyor. Ne de olsa tecrübe sahibi. Çiller tecrübe edinsin diye millet olarak az krize göğüs germedik. Artık Türkiye'yi öğrendiğini sanıyor. Ecevit borcunu ödesin koltuğu bana teslim etsin diyor. Ama soluğu ikide bir Baba'sının evinde alıyor. İkide bir baba Süleyman ile poz vererek Baba'yı iyice havalara sokuyor.
Türkiye'nin yarım asırdır patinaj yapmasından sorumlu değilmiş gibi pişkince iktidar koltuğuna talip olan Baba, iki ayda ekonomiyi düze çıkaracağını iddia ediyor. Vatandaşa benim zalım Babam, madem bu kadar biliyordun, niye 40 yıl bizi beklettin. Hani o 500 gün hikayelerini unuttuk mu sanıyorsun diye soruyor olmalı ki Baba'ya yüz veren yok. Demirel'den nemalanmış medya patronu hariç.
Bu üç cüretkar dışında bereket siyasette eskisinden yenisine kimsenin ciddi iddiası yok. Yok çünkü iktidarı ile, muhalefeti ile, yenisi ile eskisi ile tüm partiler IMF politikalarına angaje. Bugünlerde yelkenleri şişirilen yeni partilerin yöneticileri de IMF politikalarını kamçısız uygulamaya talip.
Hem de bir çok iktisat uzmanının IMF'ye destek verdiği için adeta nedamet yeminleri ettiği bir dönemde.
IMF programına destek veren iktisat profesörleri "biz yanıldık IMF ülkemizi batıracak. Hiç değilse vergileri biraz düşürün. İç borcu, para basıp kapatın" diye sızlanıyorlar.
Neden sonra, ülke çöktükten, harpten çıkmışa döndükten sonra.
Oysa IMF ile anlaşma yapıldığı gün, "Bu politikalar ülkeyi batırır, çünkü teşhis yanlış. Ülkede talep değil, maliyet enflasyonu var. Maliyeti düşürecek politikalar izlenmeli" diyen Prof. Dr.
Haydar Baş Bey'i dinleselerdi millet bu ağır faturayı ödemezdi.
Türkiye'nin çöküşe gittiği bu kritik dönemeçte, medya yalancı kurtarıcıları pompalayadursun millet çözümün adresini buldu bile.
Çözümün adresi, Adam Smith ve Keynes'in temellerini attığı liberal ekonomi modelini tuzla buz eden yepyeni bir mantalite ile, yepyeni bir paradigma ile ekonomiye çözümler üreten Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Şimdiye kadar Marks'tan, Engels'ten, Smith'ten, Keynes'ten esinlenerek siyaset yapanların ülkeyi getirdiği yer ortada.
Şimdi ise milletimizin umudu Haydar Baş Bey'in görüşlerinden, milli ekonomiden ilham alan milli duruşa sahip
Bağımsız Türkiye Partisi.