Başbakan R. T. Erdoğan, hafta sonu Gaziantep’te çırpındı durdu. AKP hükümetinin, sahipleri tarafından “Çağdaş Haçlı seferi” olarak nitelendirilen Büyük Ortadoğu Projesi’nde debelenişini ve işgalci Amerika’ya ortakçılık yaparak sürüklenişini batıl yöntemlerle izah etmeye çalıştı.
Erdoğan, AKP hükümetinin Suriye’ye karşı Amerika ve Haçlı safında emir kulu gibi hizmetkarlık yapmasını Gazianteplilere hazmettirebilmek için batıl mukayeselere yapıştı.
Bu vaziyetin ne politikada yeri var, ne dinde, ne imanda. Cahillik de değil bu, aynı zamanda politik pişkinlik...
İslam’ın ve insanlığın apaçık değişmez-evrensel bir kuralı var:
"Bâtıl, makîsun aleyh olamaz."
Yani batıl, yanlış bir şey, örnek ve ölçü olamaz!
İşgalci Amerika ve Haçlı dünyasının İslam coğrafyasına çullanması ve Müslümanların canlarına-mallarına-namuslarına musallat olması, Müslüman olana, bu işgalciler gibi İslam coğrafyasına tecavüz etme ve işgalcilere ortakçı olma hakkı vermez.
Amerika bunu yapıyorsa, benim de yapmaya hakkım var diyor Erdoğan Gaziantep’te.
Bu hak değil; batılın ta kendisi!
Dün Irak’ı işgal eden Amerikan askerlerini “kahraman Amerikan askerleri” diye yad ederek dua eden Erdoğan, bugün Gaziantep’te Amerika, Haçlı ve AKP hükümetinin büyük destekleriyle Suriye meşru yönetimine karşı kanlı ihtilale kalkışan ve kardeş katliamını sürdüren teröristleri “kahraman” olarak anıyor.
Bu raddeden sonra bunlara acımak, hem onlara, hem de Türkiye’ye en büyük kötülüktür; demokratik bir neşter atmak gerekiyor!
Hafta sonu partisinin Gaziantep İl Başkanlığı Danışma Meclisi toplantısında aynen şunları söylüyor:
“Binlerce, on binlerce kilometre öteden gelip Irak’a girenler bu dünyada haklı oluyorsa; biz, 910 km. sınırımız olan Suriye’de eli bağlı tribünde seyirci olamayız. Gereği neyse yapmamız lazım, yaparız. Suriye meselesi, Gaziantepli işadamlarımızı ve vatandaşlarımızı da ilgilendiriyor.”
Böyle bir kıyasın aslı da, illeti de, rüknü de, hükmü de batıldır.
AKP hükümeti tam şaşırmış…
Bunların akıllarını BOP almış götürmüş!
Böyle batıl bir Amerikancılık ve Haçlı teslimiyeti, imanı da, vatanı da götürür, Türkiye’yi de dağıtır. Milletimiz, bu vahim batıl sürüklenişi durdurmalıdır.
İki yıl önce böyle konuşmuyordu, tam tersi gürlüyordu Erdoğan… 15 Ağustos 2010’da yine Gaziantep’in Demokrasi meydanında aynen şu kardeşlik nutkunu çekiyor:
"Biz geldik, Esad kardeşimle oturduk, iki ülke arasındaki meseleleri konuştuk, müzakere ettik ve Türkiye ile Suriye'yi bölgenin iki kardeş, iki dost ülkesi haline getirdik. Her alanda işbirliğine gittik. Ekonomide, ticarette, dış politikada, kültürde, sanatta, ulaştırmada, bayındırlıkta işbirliği anlaşmaları imzaladık. Soruyorum, kim kazandı? Gaziantep kazandı, değil mi? Esnaf kardeşim kazandı, değil mi?! Suriye ile Türkiye arasındaki mayınları temizlemek için adımlar attık. Vizeleri kaldırdık. Şimdi benim Gaziantepli kardeşim, cebine pasaportunu koyuyor, istediği gibi Halep'e, Şam'a gidiyor. Bütün o korkuların, bütün o tehditlerin ne kadar boş olduğu ortaya çıktı. Düşman üretme politikasından yarar değil, zarar gördüğümüz ortaya çıktı."
Dün öyleydi, bugün Amerikan aklıyla böyle mi oldu?!
Sormazlar mı adama, dün mü batıldaydın, bugün mü batıldasın?
Allah’tan korkun, kuldan utanın… Millet, nasılsa dediklerimizi unuttu, diye düşüyorsanız; aynaya bakın, kendi konuştuklarınız dinleyin, kendinizden utanın… Kendinizin dünkü nutuklarınızla yüzünüz kızarsın!
AKP hükümetinin büyük katkılarıyla Suriye’deki BOP ve Haçlı fitnesi başlatılmadan önce, Gaziantep her gün 1-2 milyon dolar kazanıyordu. Çukurova 4-5 milyon dolar kazanıyordu.
Şimdi Gaziantep kaybediyor. Çukurova kaybediyor.
Türkiye kaybediyor.
TÜGİAD Çukurova Şube Başkan Yardımcısı Rasim Narin, Suriye’de başlatılan fitne ve kardeş katliamından Çukurova bölgesinin 2 milyar doları aşkın zarar ettiğini belirtiyor. Rusya Ortadoğu Uzmanı Stanislav Tarasov, Suriye'deki fitne sebebiyle Türkiye’nin uğradığı zararın 10 milyar dolar olduğunu açıklıyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey olmasa, geçen yıl bu zararlar daha katlanacak, Türkiye komşusuyla savaşa tutuşturulacak, ülkede çok daha ağır bir yıkım yaşanacaktı. Allah kendisinden razı olsun ki, Ehl-i Beyt sempozyumlarıyla, birlik programları ve ikazlarıyla Türkiye’yi savaştan sıyırdı. Türkiye’nin diri diri toprağa gömülmesine mani oldu.
Fakat Erdoğan’ın batıl kıyaslara dayalı çıkışlarında görünen o ki, AKP hükümeti, Türkiye’yi bölerek-parçalayarak toprağa gömmek için ısrar ediyor.
Açlık ve yoksullukla boğuşan Türkiye’nin artık daha da kan kaybetmeye, komşularıyla dalaşa-savaşa tahammülü yoktur. Dolayısıyla bu noktadan sonra vazife Türk milletine düşüyor.
Her adımıyla ülkeye zarar veren ve Türkiye’yi toprağa gömmeye çalışan AKP hükümetini ve AKP’nin dolayısıyla Amerika’nın değirmenine su taşımaktan başka iş görmeyen stepne muhalefeti Türk milleti sandığa gömmelidir… Yetmez.
İşbaşına da projesiyle, programıyla, modeli ve kadrosuyla işin ehli olan Prof. Dr. Baş’ı ve BTP’yi getirmelidir. Gerisi ise zarardır, savaştır, batmaktır!
Erdoğan, AKP hükümetinin Suriye’ye karşı Amerika ve Haçlı safında emir kulu gibi hizmetkarlık yapmasını Gazianteplilere hazmettirebilmek için batıl mukayeselere yapıştı.
Bu vaziyetin ne politikada yeri var, ne dinde, ne imanda. Cahillik de değil bu, aynı zamanda politik pişkinlik...
İslam’ın ve insanlığın apaçık değişmez-evrensel bir kuralı var:
"Bâtıl, makîsun aleyh olamaz."
Yani batıl, yanlış bir şey, örnek ve ölçü olamaz!
İşgalci Amerika ve Haçlı dünyasının İslam coğrafyasına çullanması ve Müslümanların canlarına-mallarına-namuslarına musallat olması, Müslüman olana, bu işgalciler gibi İslam coğrafyasına tecavüz etme ve işgalcilere ortakçı olma hakkı vermez.
Amerika bunu yapıyorsa, benim de yapmaya hakkım var diyor Erdoğan Gaziantep’te.
Bu hak değil; batılın ta kendisi!
Dün Irak’ı işgal eden Amerikan askerlerini “kahraman Amerikan askerleri” diye yad ederek dua eden Erdoğan, bugün Gaziantep’te Amerika, Haçlı ve AKP hükümetinin büyük destekleriyle Suriye meşru yönetimine karşı kanlı ihtilale kalkışan ve kardeş katliamını sürdüren teröristleri “kahraman” olarak anıyor.
Bu raddeden sonra bunlara acımak, hem onlara, hem de Türkiye’ye en büyük kötülüktür; demokratik bir neşter atmak gerekiyor!
Hafta sonu partisinin Gaziantep İl Başkanlığı Danışma Meclisi toplantısında aynen şunları söylüyor:
“Binlerce, on binlerce kilometre öteden gelip Irak’a girenler bu dünyada haklı oluyorsa; biz, 910 km. sınırımız olan Suriye’de eli bağlı tribünde seyirci olamayız. Gereği neyse yapmamız lazım, yaparız. Suriye meselesi, Gaziantepli işadamlarımızı ve vatandaşlarımızı da ilgilendiriyor.”
Böyle bir kıyasın aslı da, illeti de, rüknü de, hükmü de batıldır.
AKP hükümeti tam şaşırmış…
Bunların akıllarını BOP almış götürmüş!
Böyle batıl bir Amerikancılık ve Haçlı teslimiyeti, imanı da, vatanı da götürür, Türkiye’yi de dağıtır. Milletimiz, bu vahim batıl sürüklenişi durdurmalıdır.
İki yıl önce böyle konuşmuyordu, tam tersi gürlüyordu Erdoğan… 15 Ağustos 2010’da yine Gaziantep’in Demokrasi meydanında aynen şu kardeşlik nutkunu çekiyor:
"Biz geldik, Esad kardeşimle oturduk, iki ülke arasındaki meseleleri konuştuk, müzakere ettik ve Türkiye ile Suriye'yi bölgenin iki kardeş, iki dost ülkesi haline getirdik. Her alanda işbirliğine gittik. Ekonomide, ticarette, dış politikada, kültürde, sanatta, ulaştırmada, bayındırlıkta işbirliği anlaşmaları imzaladık. Soruyorum, kim kazandı? Gaziantep kazandı, değil mi? Esnaf kardeşim kazandı, değil mi?! Suriye ile Türkiye arasındaki mayınları temizlemek için adımlar attık. Vizeleri kaldırdık. Şimdi benim Gaziantepli kardeşim, cebine pasaportunu koyuyor, istediği gibi Halep'e, Şam'a gidiyor. Bütün o korkuların, bütün o tehditlerin ne kadar boş olduğu ortaya çıktı. Düşman üretme politikasından yarar değil, zarar gördüğümüz ortaya çıktı."
Dün öyleydi, bugün Amerikan aklıyla böyle mi oldu?!
Sormazlar mı adama, dün mü batıldaydın, bugün mü batıldasın?
Allah’tan korkun, kuldan utanın… Millet, nasılsa dediklerimizi unuttu, diye düşüyorsanız; aynaya bakın, kendi konuştuklarınız dinleyin, kendinizden utanın… Kendinizin dünkü nutuklarınızla yüzünüz kızarsın!
AKP hükümetinin büyük katkılarıyla Suriye’deki BOP ve Haçlı fitnesi başlatılmadan önce, Gaziantep her gün 1-2 milyon dolar kazanıyordu. Çukurova 4-5 milyon dolar kazanıyordu.
Şimdi Gaziantep kaybediyor. Çukurova kaybediyor.
Türkiye kaybediyor.
TÜGİAD Çukurova Şube Başkan Yardımcısı Rasim Narin, Suriye’de başlatılan fitne ve kardeş katliamından Çukurova bölgesinin 2 milyar doları aşkın zarar ettiğini belirtiyor. Rusya Ortadoğu Uzmanı Stanislav Tarasov, Suriye'deki fitne sebebiyle Türkiye’nin uğradığı zararın 10 milyar dolar olduğunu açıklıyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey olmasa, geçen yıl bu zararlar daha katlanacak, Türkiye komşusuyla savaşa tutuşturulacak, ülkede çok daha ağır bir yıkım yaşanacaktı. Allah kendisinden razı olsun ki, Ehl-i Beyt sempozyumlarıyla, birlik programları ve ikazlarıyla Türkiye’yi savaştan sıyırdı. Türkiye’nin diri diri toprağa gömülmesine mani oldu.
Fakat Erdoğan’ın batıl kıyaslara dayalı çıkışlarında görünen o ki, AKP hükümeti, Türkiye’yi bölerek-parçalayarak toprağa gömmek için ısrar ediyor.
Açlık ve yoksullukla boğuşan Türkiye’nin artık daha da kan kaybetmeye, komşularıyla dalaşa-savaşa tahammülü yoktur. Dolayısıyla bu noktadan sonra vazife Türk milletine düşüyor.
Her adımıyla ülkeye zarar veren ve Türkiye’yi toprağa gömmeye çalışan AKP hükümetini ve AKP’nin dolayısıyla Amerika’nın değirmenine su taşımaktan başka iş görmeyen stepne muhalefeti Türk milleti sandığa gömmelidir… Yetmez.
İşbaşına da projesiyle, programıyla, modeli ve kadrosuyla işin ehli olan Prof. Dr. Baş’ı ve BTP’yi getirmelidir. Gerisi ise zarardır, savaştır, batmaktır!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019