AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bilecik'te katıldığı programda uzun uzun konuştu ve aynen şu cümleleri kurdu:
''Her kim, bazı tarihçilere göre bugün 724. kuruluş yıl dönümü olan Osmanlı Devleti'ni kötülüyor, aşağılıyorsa bilin ki ya mankurttur ya kuyruk acısı vardır'.
Kim bu Osmanlı devletini kötüleyenler, diye Google'ye sordum. Şu yazı dikkatimi çekti.
'Osmanlı'yı, dedelerimin içkisi yıktı'
"Abdülmecid Efendi 1920'lerde kaleme aldığı, yayınlanmayan ve şimdi bende bulunan kendi el yazısı ile olan bir risalesinde tahta geçen 36 padişahın özelliklerini anlatıyor, hepsini hataları ve sevapları ile değerlendiriyor ve yıkılmanın sebebini bazı hükümdarların içkiye olan aşırı düşkünlüklerine bağlıyor…
Abdülmecid Efendi'nin yandaki kutuda yer alan ifadelerini yayınlanmamış risalesinin içkiden bahsettiği kısımlarından ve diğer bazı yerlerinden özetleyip günümüzün Türkçesi'ne aktararak naklediyorum.
İşte, bir torunun kaleminden dedelerin öyküsü...
'İçtiği şarapların manevî cezası, başını hamamın mermerinde parçalamak oldu'
Halife Abdülmecid Efendi, 1920'li senelerde kaleme aldığı yayınlanmamış risalesine "Osmanlı Devleti'nin çöküşüne sebep olan dertlerin başında, içki gelir.
İçki, dinen de yasaklanmıştır ve haramdır. Halife çocuğu olan şehzadeler bunu asla unutamazlar ve unuttukları takdirde hem ilâhî emirlere karşı gelmiş, hem de millete ve Osmanlı Hanedanı'na verilmiş olan hilâfet ile saltanata ihanet etmiş olurlar. İçki içenlerin hilâfette ve saltanatta hiçbir hakları yoktur" sözleri ile başlıyor.
Abdülmecid Efendi, büyük boy kâğıtlara yazdığı bu 35 sayfalık risalesinde Osmanlı padişahlarının tamamı hakkında değerlendirmeler yapıyor.
Aşağıda, son halifenin içki konusunda yazdıklarının bazılarını özetleyerek naklettim:
* İkinci Bayezid: Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri'nin oğlu olan İkinci Bayezid, pederinin heybetine ve büyüklüğüne sahip olmaktan mahrumdu.
Ne babasından kendisine kalan büyük devleti idare edebildi, ne de İslâm âleminin çöküşüne, meselâ o zaman İspanya'da yıkılan Emevî Devleti'nin felâketine ve Avrupalıların Müslümanları işkencelerle katletmelerine çare bulup ses çıkartabildi.
En nihayet millete karşı vazifelerini yerine getirememesi ve içkiye olan düşkünlüğü yüzünden devletin geleceğinin büyük bir büyük felâket ile karşı karşıya bulunduğunu gören oğlu Yavuz Sultan Selim'in şiddetli müdahalesi ile ezilip bertaraf oldu. Felâketinin başlıca sebebi, içmesi idi.
* İkinci Selim: Kanunî Sultan Süleyman gibi büyük bir padişahın yegâne hatası, akıl evlâdı Şehzade Mustafa'yı feda ederek (boğdurarak öldürdü) devletin idaresini İkinci Selim gibi bir sefih bir sarhoşa bırakması idi ki, yükselmenin sona ermesi işte böyle başlar.
O zamana kadar mağlubiyet bilmeyen Osmanlıların, Haçlı donanmasına yenilmeleri üzerine bütün Avrupa'da ilk şenliklerin yapılması, İkinci Selim zamanındadır.
İkinci Selim, Kıbrıs şarabı ile sarhoş olan ve hiçbir işe yaramayan başını eski sarayda hamam mermerlerine çarparak parçalamış ve bu suretle lâyık olduğu manevî cezayı görerek vücudunu dünyadan kaldırmıştı.
Artık bundan sonra sefahat, işret, şehvet ve israf devri başlamış; felâket yollarına doğru büyük adımlar atılmıştı. Uğranan her çeşit belâ fedakâr millete yüklenmiş, refah ve saadet uzaklaşmış ve arada bir yüzünü göstermiş ise de, akşam güneşi gibi hemen batıp gitmişti.
* Üçüncü Murat, üçüncü Mehmet: Bu iki padişaha "Osmanlı Devleti'nin amansız cellâdı" denmesi doğrudur. Her türlü rezaleti icra ederek Osmanlı Devleti'nin azametli saltanatını çöküşe mahkûm etmişlerdir. Üçüncü Mehmet, şehzadelerin kafes arkasında yaşamaları kaidesini de icat etmiştir.
* Dördüncü Murat: Hakikaten en büyük padişahlarımız arasında sayılmak yeteneğine sahipti ve mertliği ile bütün Osmanlılar'ı hayrette bırakmıştı.
Fazilet sahibi idi, eski pehlivanların kaldıramadıkları demirlere ve gürzlere başka halkalar ilâve ettirir ve bunları kaldırarak hünerini icra ederdi.
Bağdat ve İran seferlerine çıkan iktidar sahibi bu padişah, geleceğin en büyük hükümdarı olmaya namzet iken içtiği rakının kurbanı olmuş; devletin talihini ve geleceğini İbrahim gibi akıl noksanı ve anlayıştan mahrum bir şahsa terk ederek dünyadan çekilmişti.
* Üçüncü Ahmet: Devletin en hassas zamanlarını Lâle Devri'ne çevirerek bütün milleti zevk ve sefahatle mest etti, günlerini, Sâdâbâd safâları ile geçirdi.
Fırsatlar elden kaçtı, zira padişahın eğlenceden başını kaldırıp devletin ufkunu görmeye zamanı yoktu; baksa bile görmek için bir kabiliyeti de bulunmuyordu.
Sefahat kendisini tamamen ele geçirmişti. Çıkan bir isyan neticesinde saltanatı Birinci Mahmut'a terk edip başarısız şekilde bir köşeye çekilmeye mecbur oldu.
* İkinci Mahmut: Tarihimizin incelenmeye en fazla lâyık devirlerinden biri, büyükbabam İkinci Mahmut'un iktidar yıllarıdır.
Osmanlı Devleti'ni geçmişten alıp parlak bir şekilde geleceğe nakleden azimli bir padişah idi.
Genç yaşında iken üzerine aldığı vazifeler o kadar önemli ve o kadar da zor idi ki, geçmişten gelen dertlerin altında eziliyordu.
Böyle zor bir zamanda üstlendiği görevi yerine getirebilmesi için gereken azmin, ilmin ve irfanın yanında büyük cesarete de sahipti.
Bu sayede bazı hatalarına rağmen devletin yeniden ayağa kaldırılması için gerekenleri yerine getirmeye muvaffak oldu ama ne çare ki eserini tamamlayamadan henüz genç sayılabilecek bir yaşta vefat etti.
Sultan Mahmut'un yaptığı büyük işleri yarım bırakmasının sebebi ne idi? İşte, aradığımız mesele budur!
Başlattığı inkılâp, kuvvetten düşmüş olan devleti her türlü zorluklar ile karşı karşıya bırakmıştı.
İç sıkıntılar, Rusya meselesi, devletin bir vilâyeti olan Mısır'ın Mehmed Ali Paşa vasıtası ile bağımsızlığını kazanıp muazzam ve şevket sahibi Osmanlılar'ı mağlûp etmesi, İkinci Mahmud Hazretleri'ni sıkıntıya sokmaya kâfi idi.
Mısır'da kendisine karşı isyan eden Mehmed Ali Paşa'ya "Aradığım adam sen imişsin, gel burada benimle beraber çalış, Osmanlı'yı ihyâ edelim" diyeceği yerde Paşa'yı gıyabında idama mahkûm etmekle başına büyük dert açmıştı.
Bu gibi dertler az imiş gibi çelik gibi vücudunu tahrip etmek için bir de içkiye müptelâ olmuş, 55 yaşında tam tecrübeye sahip olmuş ve iş görüp eserini tamamlayacağı sırada üzüntüler içinde gözleri kapatmış idi.
Son sözü "Ah kahpe İngiliz, en nihayet eserimi tamamlayamadan benim de canıma kıydın!" olmuştu.
* Sultan Abdülmecid: Saltanata, devletin en buhranlı zamanında gelmişti. Pederinin kendisine bıraktığı mühim ama tamamlanamamış vazifeyi üzerine alarak aynı siyaseti büyük bir iktidar ile devam ettirdi.
Tanzimat'ı cihana ilân ederek bütün devletlerin itimadını kazandı. Osmanlı İmparatorluğu'nu Avrupa devletlerinin arasına kattı, Kırım Savaşı'nı da kazandı ve memleketine büyük hizmetler etti.
Ama binlerce defa yazıklar olsun ki, babasından devraldığı işleri bitirebilmek için daha pek çok çalışması lâzım iken o da içkiye müptelâ oldu ve bu yüzden vefat etti.
* Sultan Abdülaziz: Pederim olan Abdülâziz Han Hazretleri, Allah'a şükürler olsun ki, bu gibi ahlâk zaaflarından hiçbirine müptelâ değildi.
Hatta ağzına hayatı boyunca bir damla olsun içki koymadığı gibi tütün de kullanmaz ve kahveyi bile nadiren içerdi. Bu sayede oldukça kuvvetli bir bedene sahip olmuştu. On beş küsur senelik saltanatını hiçbir hastalık görmeden geçirdi.
Ama kendisine ve başladığı büyük işlere yardım edecek tek bir kimseye bile sahip olamadığından tahttan indirilme felâketine maruz kalıp şehit edildi.
* Abdülmecid'in çocukları: Sultan Abdülmecid, ardında saltanat makamına ve hilâfete namzet dört oğul (Beşinci Murad'ı, İkinci Abdülhamid'i, Sultan Reşad'ı ve Sultan Vahideddin'i kastediyor) bıraktı.
Bunların hepsi ardarda tahta geçerek Avusturya sınırından Basra Körfezi'ne uzanan koskoca bir devletin çöküşünün sebebi oldular.
Ben, bu dört hükümdarı, tarihin vereceği en şiddetli hükme bırakmakla yetiniyorum."
Bu yazıyı Saray'ın tarihçisi Murat Bardakçı "Osmanlı'yı dedelerimin içkisi yıktı" başlığıyla 05.05.2013 Habertürk'te yazdı.
Kimin kuyruk acısı olduğuna siz karar verin!
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025