Türkiye ve İslam coğrafyası, bugün ne çekiyorsa Müslüman olduklarını söyleyenlerin ellerinden çekiyor.
Müslümanlar, işgalci ABD ve Haçlı dünyasının tetikçisi olmuş İslam'ın harim-i ismetinde kadın-erkek, çoluk-çocuk Müslümanları avlıyor, insanlığı avlıyor; elleri kana bulanmış.
Ava çıkamayanlar ise oturdukları yerden dilleri ve gönülleriyle avlanıyor; gönüllerine Müslüman kanı bulaşmış!
Adeta Resulullah'ın şu ihtarı tecelli ediyor: "Fitne döneminde dil, kılıç kullanmak gibidir; hatta daha da beterdir." (İbnMace, Fiten, H. No: 3966; Ebu Davud, 4/102, H. No: 4264).
Bırakın, mezhebi en geniş İslam yolundan gittiklerini söyleyenlerin ahvalini; tasavvuf ve tarikat erbabı oldukları iddiasıyla ortalıkta sahabe kisvesiyle dolananlarımızın vahim vaziyetidir bu?
Nadirattan olanlar var. Lakin hakikat şu ki, en-nâdiruke'lma'dum; nadir olan şey, yok hükmündedir.
Bireysel ve küresel her ölçekte vicdan ve iman muhasebesi yapmamız gerekiyor.
Müslümanım diyenlerin hal, hayat ve ahlakında Allah ve Resûlü'nün ölçülerinden emare, İslamlıktan ve insanlıktan eser kalmamış?
Kur'an-ı Mübin, Müslümanları iman üstüne imana davet ediyor: "Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a? iman edin." (Nisa Suresi 4/136).
Müslümanların yaşamları, gönülleri, elleri, dilleri batıla, zulme ve harama bulanmış?
Kul hakkı, yalan, iftira, dedikodu, yetim hakkı ve millet malını hortumlamak gırla gidiyor? Haramlar, helal mi oldu?!
Müslümanlar, Allah'ın sevilmelerini farz kıldığı (Şûrâ Suresi 42/23) Ehl-i Beyt'i sevmeyi "ölüm sebebi"ne dönüştürmüş? Müslüman, Ehl-i Beyt'i seviyor, Alevidir diye kardeşine kılıç çekiyor.
Suriye'ye, Irak'a doluşan sünnetsiz Selefilerin katliam bahaneleri bu değil mi?!
Halbuki Ehl-i Beyt'i sevme emri (Meveddet), Ashab-ı Kiram için bağlayıcı olduğu kadar, Muaviye için de, bugünkü Müslümanlar için de bağlayıcıdır? Yüreğinde Kuran'ın emrettiği böyle imani bir Meveddet olanın eli, onlara ve onları sevenlere karşı kılıç kullanabilir mi hiç?!
İslamcısı, şeriatçısı, tarikatçısı, Peygamberin Ehl-i Beyti'ni seviyor diye Müslüman'a savaş açıyor; işgalci ABD'yi, yayılmacı İsrail'i ve sair gayrimüslimleri dost diye, kardeş diye, ortakçı diye bağrına basıyor!
Müslümanlar, Kur'an-ı Kerim'in "Allah'a ve Peygamberine savaş açmak" (Bakara 2/279) olarak nitelediği faiz enstrümanına nema diye yapışmış; dünya ve ahiret iflası yaşıyorlar.
Zina yasal hale gelmiş, domuz eti kasaplık hayvan eti olmuş, kimse tınmıyor.
Müslüman, Müslümanın başına bombalar yağdırıyor, yuvasını başına yıkıyor, topla-tüfekle vatanından, toprağından göç ettiriyor. Böylece İslam'ın bağrında işgalci Yahudi-Hıristiyan güçlere yer açıyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Beyin, çeyrek asırdan beri insanımızı, Türkiye ve İslam dünyasını, yüreği parçalanırcasına haykırıp ikaz ettiği vahim vaziyet budur.
Bundan daha vahimi ise?
"Zarûrât-ı diniyye" denilen İslam'ın en temel esaslarını gönlü ile, sözü ile, fiili ile ortadan kaldıran Müslümana, kitabın ortasından Allah'ın ayetini okuyorsun, ayeti kendi okuyor; tınmıyor, ürkmüyor, ürpermiyor.
Şerbetlendiği partisinin, cemaatinin, tarikatının ve nefsinin batılından ve yalanından kopamıyor. Allah'ı, Resulünü, terk ediyor; batılını terk etmiyor. Dininin-İslam'ının apaçık ahkâmını görmezlikten gelerek gemisini yürütüyor.
Kehf Suresi'nin (18/57-59) ayetlerini okuyana kadar, bu Müslüman tablosunu izah ve idrak etmekte zorlanıyordum. Fakat şimdi öyle değil? Belki binlerce kez okuduğum şu ayetleri, sanki ilk defa okuyorum:
"Rabbinin ayetleriyle kendisine nasihat edilip de onlardan yüz çeviren ve bizzat kendi elleriyle işlediği kötülükleri unutandan daha zalim kim olabilir?
Biz, onların kalpleri üzerine anlamalarına engel olan ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik.
Onları doğru yola çağırsan da ebediyen hidayete eremezler?
Eğer Allah, işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandıracak olsaydı, onlara hemen azab ederdi.
Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardır ki, o geldiğinde Allah'ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar.
İşte görsünler o memleketleri ki, Biz onları zulmettiklerinde helak etmiş ve helâkleri için de bir zaman belirlemiştik." (Kehf Suresi 18 /57-59).
Türkiye ve İslam coğrafyası, kan gölüne dönmüş. Yerden- gökten bomba yağıyor, kan ve gözyaşları oluk oluk akıyor. Müslüman ayıkmıyor; işgalci Haçlılara ve sair gayrimüslimlere kapı kulu olmuş, görmüyor.
Elleri, dilleri yahut gönülleri Müslüman kanına bulaşanlar, İslamlık ve insanlık ölçülerini çiğneyip Müslümanın canını, malını ve izzetini ayaklar altına alanlar ayıkamazlar.
Bu yüzden olacak ki, Müslümanın sabahı ile akşamı birbirini tutmuyor; hadisteki ifadesiyle, "Sabaha mü'min çıkıyor, akşama kâfir dönüyor." (Ebu Davud, Fiten 2, H. No: 4259, 4262).
"Ey İman edenler! İman edin?" ayetinin devamında, ayıkamamanın hikmeti ikaz ediliyor:
"İman ettikten sonra küfre gidenleri, sonra yine iman edip tekrar batıla sürüklenenleri, sonra da küfürde ileri gidenleri Allah ne affedecek, ne de doğru bir yola çıkaracaktır.
O münafıklara müjdele ki, onlara acı bir azap var!
Onlar ki, müminleri bırakıp kafirleri dost ediniyorlar; onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar yoksa?!
Oysa izzet ve şeref, tamamıyla Allah'a aittir"(Nisa Suresi, 4/137-139).
Sözün bittiği yerdeyiz; o halde ey iman edenler, iman edin!
Müslümanlar, işgalci ABD ve Haçlı dünyasının tetikçisi olmuş İslam'ın harim-i ismetinde kadın-erkek, çoluk-çocuk Müslümanları avlıyor, insanlığı avlıyor; elleri kana bulanmış.
Ava çıkamayanlar ise oturdukları yerden dilleri ve gönülleriyle avlanıyor; gönüllerine Müslüman kanı bulaşmış!
Adeta Resulullah'ın şu ihtarı tecelli ediyor: "Fitne döneminde dil, kılıç kullanmak gibidir; hatta daha da beterdir." (İbnMace, Fiten, H. No: 3966; Ebu Davud, 4/102, H. No: 4264).
Bırakın, mezhebi en geniş İslam yolundan gittiklerini söyleyenlerin ahvalini; tasavvuf ve tarikat erbabı oldukları iddiasıyla ortalıkta sahabe kisvesiyle dolananlarımızın vahim vaziyetidir bu?
Nadirattan olanlar var. Lakin hakikat şu ki, en-nâdiruke'lma'dum; nadir olan şey, yok hükmündedir.
Bireysel ve küresel her ölçekte vicdan ve iman muhasebesi yapmamız gerekiyor.
Müslümanım diyenlerin hal, hayat ve ahlakında Allah ve Resûlü'nün ölçülerinden emare, İslamlıktan ve insanlıktan eser kalmamış?
Kur'an-ı Mübin, Müslümanları iman üstüne imana davet ediyor: "Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a? iman edin." (Nisa Suresi 4/136).
Müslümanların yaşamları, gönülleri, elleri, dilleri batıla, zulme ve harama bulanmış?
Kul hakkı, yalan, iftira, dedikodu, yetim hakkı ve millet malını hortumlamak gırla gidiyor? Haramlar, helal mi oldu?!
Müslümanlar, Allah'ın sevilmelerini farz kıldığı (Şûrâ Suresi 42/23) Ehl-i Beyt'i sevmeyi "ölüm sebebi"ne dönüştürmüş? Müslüman, Ehl-i Beyt'i seviyor, Alevidir diye kardeşine kılıç çekiyor.
Suriye'ye, Irak'a doluşan sünnetsiz Selefilerin katliam bahaneleri bu değil mi?!
Halbuki Ehl-i Beyt'i sevme emri (Meveddet), Ashab-ı Kiram için bağlayıcı olduğu kadar, Muaviye için de, bugünkü Müslümanlar için de bağlayıcıdır? Yüreğinde Kuran'ın emrettiği böyle imani bir Meveddet olanın eli, onlara ve onları sevenlere karşı kılıç kullanabilir mi hiç?!
İslamcısı, şeriatçısı, tarikatçısı, Peygamberin Ehl-i Beyti'ni seviyor diye Müslüman'a savaş açıyor; işgalci ABD'yi, yayılmacı İsrail'i ve sair gayrimüslimleri dost diye, kardeş diye, ortakçı diye bağrına basıyor!
Müslümanlar, Kur'an-ı Kerim'in "Allah'a ve Peygamberine savaş açmak" (Bakara 2/279) olarak nitelediği faiz enstrümanına nema diye yapışmış; dünya ve ahiret iflası yaşıyorlar.
Zina yasal hale gelmiş, domuz eti kasaplık hayvan eti olmuş, kimse tınmıyor.
Müslüman, Müslümanın başına bombalar yağdırıyor, yuvasını başına yıkıyor, topla-tüfekle vatanından, toprağından göç ettiriyor. Böylece İslam'ın bağrında işgalci Yahudi-Hıristiyan güçlere yer açıyor.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Beyin, çeyrek asırdan beri insanımızı, Türkiye ve İslam dünyasını, yüreği parçalanırcasına haykırıp ikaz ettiği vahim vaziyet budur.
Bundan daha vahimi ise?
"Zarûrât-ı diniyye" denilen İslam'ın en temel esaslarını gönlü ile, sözü ile, fiili ile ortadan kaldıran Müslümana, kitabın ortasından Allah'ın ayetini okuyorsun, ayeti kendi okuyor; tınmıyor, ürkmüyor, ürpermiyor.
Şerbetlendiği partisinin, cemaatinin, tarikatının ve nefsinin batılından ve yalanından kopamıyor. Allah'ı, Resulünü, terk ediyor; batılını terk etmiyor. Dininin-İslam'ının apaçık ahkâmını görmezlikten gelerek gemisini yürütüyor.
Kehf Suresi'nin (18/57-59) ayetlerini okuyana kadar, bu Müslüman tablosunu izah ve idrak etmekte zorlanıyordum. Fakat şimdi öyle değil? Belki binlerce kez okuduğum şu ayetleri, sanki ilk defa okuyorum:
"Rabbinin ayetleriyle kendisine nasihat edilip de onlardan yüz çeviren ve bizzat kendi elleriyle işlediği kötülükleri unutandan daha zalim kim olabilir?
Biz, onların kalpleri üzerine anlamalarına engel olan ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik.
Onları doğru yola çağırsan da ebediyen hidayete eremezler?
Eğer Allah, işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandıracak olsaydı, onlara hemen azab ederdi.
Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardır ki, o geldiğinde Allah'ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar.
İşte görsünler o memleketleri ki, Biz onları zulmettiklerinde helak etmiş ve helâkleri için de bir zaman belirlemiştik." (Kehf Suresi 18 /57-59).
Türkiye ve İslam coğrafyası, kan gölüne dönmüş. Yerden- gökten bomba yağıyor, kan ve gözyaşları oluk oluk akıyor. Müslüman ayıkmıyor; işgalci Haçlılara ve sair gayrimüslimlere kapı kulu olmuş, görmüyor.
Elleri, dilleri yahut gönülleri Müslüman kanına bulaşanlar, İslamlık ve insanlık ölçülerini çiğneyip Müslümanın canını, malını ve izzetini ayaklar altına alanlar ayıkamazlar.
Bu yüzden olacak ki, Müslümanın sabahı ile akşamı birbirini tutmuyor; hadisteki ifadesiyle, "Sabaha mü'min çıkıyor, akşama kâfir dönüyor." (Ebu Davud, Fiten 2, H. No: 4259, 4262).
"Ey İman edenler! İman edin?" ayetinin devamında, ayıkamamanın hikmeti ikaz ediliyor:
"İman ettikten sonra küfre gidenleri, sonra yine iman edip tekrar batıla sürüklenenleri, sonra da küfürde ileri gidenleri Allah ne affedecek, ne de doğru bir yola çıkaracaktır.
O münafıklara müjdele ki, onlara acı bir azap var!
Onlar ki, müminleri bırakıp kafirleri dost ediniyorlar; onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar yoksa?!
Oysa izzet ve şeref, tamamıyla Allah'a aittir"(Nisa Suresi, 4/137-139).
Sözün bittiği yerdeyiz; o halde ey iman edenler, iman edin!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019