19 Ağustos 1917 günü Cemal Paşa, Enver Paşaya bir tel çeker. Elimdeki mevcut kuvvetlerle hem Sina cephesinde, hem de Hicaz cephesinde vuruşmam mümkün değildir diyerek, kuvvet gönderilmesini ister. Enver Paşa'da en seçme Tümenleri Avrupa cephelerine gönderdiğinden, elinde mevcut yedek kuvveti bulunmadığı için verdiği karşılıkta Yalnız Mekke seferini yapılmasını telle bildirir. Bu karara göre Hicaz seferiye kumandanı Fahrettin Paşa Mekke seferi için hazırlıklara başlar. 27 Eylül 1917 günü Res-ül-Ayn'da bir araya gelen Enver ve Cemal paşalar askeri durumu inceleyerek şu karara varırlar: Mekke seferinden vazgeçilmesine, yalnız eldeki birliklerle Medine'nin savunulmasına karar verirler. Karar Fahrettin Paşa'ya bildirilince, o da savunma hazırlıklarını yapar. 2 Ekim 1917 de Şerif Abdullah yönetimindeki Bedeviler, Hafir'i Medine'ye bağlayan yol üzerindeki köprüyü tahrip ederler. Böylece Medine ile Şam arasındaki irtibat kesilir. Ordunun ikmal işleri aktarmalı bir şekilde gecikerek yapılır. Köprünün tahribinden sonra Şerif Abdullah, ekim ayının ilk yarısında yeteri kadar beslenemeyen Osmanlı ordusuna karşı Bedevi kuvvetleri ile Rabiğ- Yanbo arsındaki yüz kilometrelik bir cepheden saldırıya geçer. Fahrettin paşa iyi bir savunma yaparak Bedevileri etkisiz hale getirir. 20- 21 Ekim tarihinde yaptığı savunma ile Arapları tamamen durduran Fahrettin Paşa karşı saldırıya geçerek Bedevileri perişan eder. Yanbo'ya doğru çekilen Arapları takip eden Fahrettin Paşa, Cemal Paşa'ya şu teli çeker: Yeni takviye birliği gönderildiği takdirde Mekke'ye saldırabileceğini bildirir. Cemal Paşa 21 Ekim günü şu karşılığı verir: "Bir alay gönderiyorum. Başka birlik göndermem mümkün değildir." Araplar, Yanba-ül-Nahil'i, Şerif Abdullah kumandasında askeri bir üs yaparak Bedevi aşiretlerinde asker toplamaya başlarlar. Şerif Abdullah saldırı için İngiliz ve Fransız askeri temsilcilerinin yardımı ile yeni bir saldırı yapabilecek hale gelirler. Komutan Şerif Abdullah Medine'deki Türk birliklerinin ikmal yollarını keserek, şehrin batısından ve güneyinden saldırı hazırlıklarını tamamlamaya çalışırken, Fahrettin Paşa, Şerif Abdullah'ın hazırlıklarını tamamlamasına fırsat vermeyerek 28 Kasım 1917 de Arap birliklerine karşı bir saldırıya geçer. Araplar bu Türk saldırısı karşısında şeytana çarpılmış biçareler gibi darmadağın olurlar. Fransa Askeri temsilcisi General Bremon, Türk saldırısı karşısında dağılarak kaçan Arap Birlikleri hakkında şunları söyler: "Emir Ali, Faysal'la birleşmek için Bir-El Hasan'a saldırmak istemişti. Türkler bir tek top atmadan Subha oymağı, Türkler tarafına geçmiştir. Şerifin de 3-4 bin kişisi çarçabuk dağılır ve kaçarlar. Hâlbuki Emir Ali o sırada Bedevilere 150 bin İngiliz Lirası ödemiş bulunuyordu ve Subhalar 2000 tüfekle iki aylık ücret almışlardı. Bu olaylar Emir Ali'yi tamamıyla şaşırtmıştı. Ve çok müteessir etmişti. Kayıpları (Bedevilerin) iki yaralıdan ibaretti." Fahrettin Paşa'nın saldırıları 14-15 Aralık tarihine kadar devam eder. Türk kuvvetleri, Filistin cephesinde İngiliz birliklerine karşı Müşir Falkenhayn komutasında vuruşan Türk birlikleri 12 Aralık'ta Kudüs'ten çekilerek şehri İngiliz askerlerin teslim ederken Fahrettin Paşa bir gün sonra Yanba-ül-Nahil'e ve Yenba-ül-Bahre girer. Bu olay bize şu düşünceyi kabul ettiriyor: Yüreği milli duygu ve imanla dolu bir Türk komutanla Türk askerinin zaferi ile 12 Aralık 1917 günü Müşir Falkenhayn gibi bir Alman komutanının emri ile, şehri İngilizlere teslim eden Türk birliklerinin arasındaki farkı kabul ettiriyor. Kudüs'ü savunan ordunun komutanı Mustafa Kemal Paşa olsaydı Türk askeri Kudüs'ü teslim etmezdi. Nitekim Fahrettin Paşa şehri teslim almasına rağmen 16 Aralık 1917 günü şehri boşaltarak Medine'ye döner. Bu olayın sebeplerini de Fahrettin Paşa'nın düşüncelerine göre şöyle açıklayabilirim: 1- Yenba-ül Nahil ile Medine arasında büyük bir mesafe vardır. Bu mesafeden ordunun askeri ve yiyecek gibi temel ikmal isteklerinin karşılanması deve kervanları ile mümkün değildir. İki şehir arasında da demiryolu yoktur. 2- İngilizlerin yaptığı gibi ordunun gittiği her yere ordunun her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için hemen demiryolu döşeyecek kadar ne elamanımız ve mühendisimiz vardır, nede malzememiz vardır. Çünkü bizim Yöneticilerimiz ve Eğitimcilerimiz Bilim ve tekniğe gereken ilgiyi duymamışlardır. Bunun acısını bu gün dahi yüreğimizde duyuyoruz. 3- Fahrettin Paşa için savunulması gereken birinci ve en önde gelen Peygamber Efendimizin Türbesinin bulunduğu şehrin Medine olmasındandır. Çünkü her Türkün yüreğinde saf ve temiz bir iman vardır. Başka birisinin vesayeti altına girmek tarihten gelen kültürümüze de inancımıza da aykırıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011