Faiz cenderesi! Son 14 yılın rekoru
Merkez Bankası, yüzde 17.75 olan politika faizini yüzde 6.25 artırarak yüzde 24'e yükseltti. Böylece politika faizi Şubat 2004'ten bu yana en yüksek seviyesine çıkmış oldu. Dahası Türkiye 2001 krizi sonrasında olduğu gibi iyice 'Yüksek Faiz Kıskacı'na girdi. Faiz artışı döviz kurlarını hafifçe aşağı çekti
13.09.2018 00:00:00





RECEP BAHAR/DETAY ANALİZ
Ağustos ayının ikinci haftasında başlayan kur ataklarının ABD Doları'nı 7.32'ye taşıması, ekonomideki dengeleri altüst etti. Merkez Bankası, bu süreçte Para Piyasası Kurulu'nun (PPK) Ağustos ayında toplantısı olmadığından piyasalara 'faiz enstrümanı'nı kullanarak müdahale etme olanağı elde edemedi. Dolar bu süreçte 5.70 ile 6.70 arasında salınıp durdu.
Dövizde yaşanan kriz enflasyonu tüketici fiyatlarında (TÜFE) yüzde 17.90'a, üretici fiyatlarında (ÜFE) ise yüzde 32.13 bandına taşıdı. Böylece 2004 yılında bu yana enflasyonda en yüksek seviyeye ulaşılmış oldu. Enflasyonun yüksek çıkması nedeniyle Hazine Müsteşarlığı'nın borçlanma ihalelerinde oluşan faiz oranlarında ciddi artışlar gözlendi.
Nitekim Hazine'nin 11 Eylül'de düzenlediği 2 yıl vadeli tahvil ihalesinde yıllık basit faiz yüzde 23.71'e yükseldi. Özel bankalar ise TL'ye uyguladıkları mevduat faizini geçen ay yüzde 22.50-27.50 bandına yükseltmişlerdi.
Vaziyet bu olunca piyasaları yönlendirmesi ve yönetmesi gereken Merkez Bankası da piyasaya uydu ve politika faizini yüzde 24.00'a çıkardı.
Faiz artırımının nedeni enflasyon
Bu gelişmeler üzerine önceden planlandığı gibi 13 Eylül'de toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 625 baz artırarak yüzde 17.75'ten yüzde 24'e çıkarttı. Böylece Merkez Bankası'nın politika faizi Şubat 2004'ten bu yana en yüksek seviyesine çıkmış oldu.
Faiz oranı Ak Parti'nin iktidara geldiği Kasım 2002'de yüzde 43 seviyesindeydi. Oraya da az kaldı ancak bazı bankalar kredi faizlerini yüzde 50'ye yükseltmiş durumda!
Para Politikası Kurulu'nun açıklamasında faiz artışının enflasyonun bir sonucu olduğuna işaret edilerek, şu görüşler savunuldu: "Yakın dönemde enflasyon görünümüne ilişkin gelişmeler fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret etmiştir. Döviz kurundaki hareketlerin de etkisiyle fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. İç talep koşullarındaki zayıflamaya rağmen fiyatlama davranışlarında gözlenen bozulma enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturmaya devam etmektedir" ifadelerine yer verildi.
Para muslukları kısılacak
Para Politikası Kurulu'nun açıklamasında enflasyonu kontrol altına almak için "Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirilmesine karar vermiştir" ifadesine de yer açıldı.
Açıklamada Merkez Bankasının fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceği bildirildi. Ancak Merkez'in bu politikalarının etkili olup olmayacağı meçhul.
Döviz kurlarında hafif düşüş
Merkez Bankası'nın faizi rekor oranda yükseltme kararı sonrasında döviz kurlarında sert iniş gözlendi. ABD Doları 6.50 düzeyinden 6.02'ye, Euro ise 7.49'dan 7.00'a indi. Akabinde dolar 6.16'ya, Euro ise 7.17'ye yükseldi. Sabah saatlerinde dolar 6.33 civarındaydı.
Analistler, Merkez Bankası'nın sıkı para politikası duruşu ile döviz kurlarındaki düşüş eğiliminin devam edebileceğini savunuyor ancak bu bağlamda ABD Merkez Bankası'nın faizleri artırmasının durumu değiştireceği ve döviz kurlarını yeniden yukarı yönlü hareketlendireceği de dile getiriliyor.
Durgunluğa yol açacak
Uzmanlar Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 24'e taşımasının durgunluğa yol açacağını savunuyor.
Ekonomist Ümit Akçay, "Yüzde 6.25 faiz artırımı, çok sert bir resesyonu (durgunluğu) garantilemiştir. Merkez Bankası, bunu açıklamasında 'iç talepteki yavaşlama hızlanmaktadır' diyerek teyit ediyor. Sert ekonomik daralma ile enflasyonun ve cari açığın düşmesi umuluyor. Özellikle TL ile borçlanmak zorunda olan KOBİ'lerin toplu iflasları, muhtemelen çeşitli kurtarma planları ile törpülenmeye çalışılacak" dedi.
Prof. Dr. Emre Alkin ise "Sadece faiz yükseltme ile sorunlara çare bulamayacağız. Bunu iyice anlamalıyız artık" ifadelerini kullandı.
Ekonomist Mustafa Sönmez ise Türkiye'nin faizin etkisi altına girdiğine işaret ederek, "Bu faiz ile sert kışa girildi. Uyum sağlamak zor, çok iflas yaşanacak, işsizlik çok artacak. Yüksek döviz, yüksek faiz cenderesine girmiş bir ekonomi hayır getirmez. Sert sayılacak faiz artışına doların reaksiyon vermeyerek 6.20'de durması, çok ciddi güven sorunu olduğunu, meselenin bu rejime güvensizlikte düğümlendiğini gösteriyor" görüşlerini savundu.
Ekonomist Uğur Gürses de attığı tweet'te "En iyimser yorum şu olur: kallavi bir faiz artışı için Cumhurbaşkanı'nı ikna ettiler. O da seçmene mealen 'Ben istemedim ama bunlar yaptılar' demek için faiz karşıtı söylemini tekrarlayarak 'itiraz şerhini' düşüyor."
Ağustos ayının ikinci haftasında başlayan kur ataklarının ABD Doları'nı 7.32'ye taşıması, ekonomideki dengeleri altüst etti. Merkez Bankası, bu süreçte Para Piyasası Kurulu'nun (PPK) Ağustos ayında toplantısı olmadığından piyasalara 'faiz enstrümanı'nı kullanarak müdahale etme olanağı elde edemedi. Dolar bu süreçte 5.70 ile 6.70 arasında salınıp durdu.
Dövizde yaşanan kriz enflasyonu tüketici fiyatlarında (TÜFE) yüzde 17.90'a, üretici fiyatlarında (ÜFE) ise yüzde 32.13 bandına taşıdı. Böylece 2004 yılında bu yana enflasyonda en yüksek seviyeye ulaşılmış oldu. Enflasyonun yüksek çıkması nedeniyle Hazine Müsteşarlığı'nın borçlanma ihalelerinde oluşan faiz oranlarında ciddi artışlar gözlendi.
Nitekim Hazine'nin 11 Eylül'de düzenlediği 2 yıl vadeli tahvil ihalesinde yıllık basit faiz yüzde 23.71'e yükseldi. Özel bankalar ise TL'ye uyguladıkları mevduat faizini geçen ay yüzde 22.50-27.50 bandına yükseltmişlerdi.
Vaziyet bu olunca piyasaları yönlendirmesi ve yönetmesi gereken Merkez Bankası da piyasaya uydu ve politika faizini yüzde 24.00'a çıkardı.
Faiz artırımının nedeni enflasyon
Bu gelişmeler üzerine önceden planlandığı gibi 13 Eylül'de toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 625 baz artırarak yüzde 17.75'ten yüzde 24'e çıkarttı. Böylece Merkez Bankası'nın politika faizi Şubat 2004'ten bu yana en yüksek seviyesine çıkmış oldu.
Faiz oranı Ak Parti'nin iktidara geldiği Kasım 2002'de yüzde 43 seviyesindeydi. Oraya da az kaldı ancak bazı bankalar kredi faizlerini yüzde 50'ye yükseltmiş durumda!
Para Politikası Kurulu'nun açıklamasında faiz artışının enflasyonun bir sonucu olduğuna işaret edilerek, şu görüşler savunuldu: "Yakın dönemde enflasyon görünümüne ilişkin gelişmeler fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret etmiştir. Döviz kurundaki hareketlerin de etkisiyle fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. İç talep koşullarındaki zayıflamaya rağmen fiyatlama davranışlarında gözlenen bozulma enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risk oluşturmaya devam etmektedir" ifadelerine yer verildi.
Para muslukları kısılacak
Para Politikası Kurulu'nun açıklamasında enflasyonu kontrol altına almak için "Kurul, fiyat istikrarını desteklemek amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirilmesine karar vermiştir" ifadesine de yer açıldı.
Açıklamada Merkez Bankasının fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceği bildirildi. Ancak Merkez'in bu politikalarının etkili olup olmayacağı meçhul.
Döviz kurlarında hafif düşüş
Merkez Bankası'nın faizi rekor oranda yükseltme kararı sonrasında döviz kurlarında sert iniş gözlendi. ABD Doları 6.50 düzeyinden 6.02'ye, Euro ise 7.49'dan 7.00'a indi. Akabinde dolar 6.16'ya, Euro ise 7.17'ye yükseldi. Sabah saatlerinde dolar 6.33 civarındaydı.
Analistler, Merkez Bankası'nın sıkı para politikası duruşu ile döviz kurlarındaki düşüş eğiliminin devam edebileceğini savunuyor ancak bu bağlamda ABD Merkez Bankası'nın faizleri artırmasının durumu değiştireceği ve döviz kurlarını yeniden yukarı yönlü hareketlendireceği de dile getiriliyor.
Durgunluğa yol açacak
Uzmanlar Merkez Bankası'nın politika faizini yüzde 24'e taşımasının durgunluğa yol açacağını savunuyor.
Ekonomist Ümit Akçay, "Yüzde 6.25 faiz artırımı, çok sert bir resesyonu (durgunluğu) garantilemiştir. Merkez Bankası, bunu açıklamasında 'iç talepteki yavaşlama hızlanmaktadır' diyerek teyit ediyor. Sert ekonomik daralma ile enflasyonun ve cari açığın düşmesi umuluyor. Özellikle TL ile borçlanmak zorunda olan KOBİ'lerin toplu iflasları, muhtemelen çeşitli kurtarma planları ile törpülenmeye çalışılacak" dedi.
Prof. Dr. Emre Alkin ise "Sadece faiz yükseltme ile sorunlara çare bulamayacağız. Bunu iyice anlamalıyız artık" ifadelerini kullandı.
Ekonomist Mustafa Sönmez ise Türkiye'nin faizin etkisi altına girdiğine işaret ederek, "Bu faiz ile sert kışa girildi. Uyum sağlamak zor, çok iflas yaşanacak, işsizlik çok artacak. Yüksek döviz, yüksek faiz cenderesine girmiş bir ekonomi hayır getirmez. Sert sayılacak faiz artışına doların reaksiyon vermeyerek 6.20'de durması, çok ciddi güven sorunu olduğunu, meselenin bu rejime güvensizlikte düğümlendiğini gösteriyor" görüşlerini savundu.
Ekonomist Uğur Gürses de attığı tweet'te "En iyimser yorum şu olur: kallavi bir faiz artışı için Cumhurbaşkanı'nı ikna ettiler. O da seçmene mealen 'Ben istemedim ama bunlar yaptılar' demek için faiz karşıtı söylemini tekrarlayarak 'itiraz şerhini' düşüyor."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.