Sayın Erdoğan son günlerde kendi kendisiyle yüzleşmeler yapıyor.
Bu itiraflardan birisini de geçtiğimiz gün Borsa İstanbul'da İslam Kalkınma Bankası işbirliği töreninde yaptığı konuşmasında yaptı.
Erdoğan son 14 yıllık iktidarları döneminde eğitim ve kültür politikalarında eksiklikler olduğunu reel faizlerin düşürülemediğini ifade etti.
Aynı konuşmasında Merkez Bankası'nın faiz artırımı ile milletin hakkını, hukukunu heba ettiğini ifade etti. Bankalara ise faizi makul seviyelere çekin diye seslendi.
Hemen ertesi gün Merkez Bankası tam iki defa faizleri arttırarak piyasalara müdahale etti.
Peki, Merkez Bankası, Sayın Erdoğan'a muhalefet olsun diye mi faizleri aynı gün iki defa yükseltti?
Elbette hayır.
Avrupa parlamentosunun ülkemiz ile üyelik görüşmelerini durdurması üzerine doların fitili ateşlendi. Bunun üzerine ateşi söndürmek için Merkez Bankası faizi yükselterek doların ateşini kesmek istedi; ancak yine muvaffak olamadı.
Her oyun kendi kurallarına göre oynanır.
Eğer ekonomik sistem olarak kapitalizmi uyguluyorsanız, hele hele doları piyasalarda geçer akçe haline getirdiyseniz, bu sonuç kaçınılmazdır.
Sayın Erdoğan yıllardan beri faizi düşürün dese de, faiz düşmez.
Faizi düşürmek için ekonomi sisteminizi gözden geçirmeniz gerekir. Yoksa bazı kurum ve kişiler üzerinden yapılan muhalefet gerçek muhalefet değildir.
Bir kere Erdoğan'ın danışmanları görevlerini, tam yapmıyorlar.
Erdoğan reel faizleri düşürün, millet rahatlasın diyor.
Milleti ilgilendiren ise reel faizden ziyade, halkı doğrudan ilgilendiren bileşik faizdir (reel faiz+enflasyon). Sayın Erdoğan enflasyon rakamlarını da dikkate almak zorundadır.
Şunu da belirtmek gerekir, faiz sıfırlanmadıkça enflasyon da düşmeyecektir. Faiz, maliyeti arttıracağı için otomatik olarak enflasyon da yükselecektir.
Global sermaye sahipleri özellikle olması gereken emisyon hacmini ihtiyaç duyulan parayı, piyasalardan çekerek plastik paralara ve kredilere ihtiyacı ortaya çıkartmaktadır.
Faiz emperyalist devletlerin dünyayı sömürme usulüdür. Faiz yoluyla sermaye sahipleri para ile para kazanırken, üretim ve yatırım yapanlar kaybetmeye mahkûmdur. Hem de daha çok çalışan daha çok kaybetmeye, borçlanmaya da mahkûm edilmiştir. Bugün yaşanan acı tablo budur.
Faizin sıfırlanması için tek çare Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza ait olan Milli Ekonomi Modeli'dir (MEM).
MEM tüketici üzerinden üretimi ve istihdamı harekete geçiren bir sistemdir. Tüketicinin desteklenmesi ile devlet baba görevini yerine getirecek, böylece anayasal bir görev olan sosyal devlet gerçekleşmiş olacaktır.
Tüketimin artması üretimi teşvik edecektir. Bu ise çalışanlara iş sahası açacaktır.
Emme basma tulumba gibi ekonomi büyümüş olacaktır. Devletin milli parayı, maliyetsiz olan parayı devreye koyması ile maliyetli para ihtiyacı ortadan kalkacak faiz bir mecburiyet olmaktan çıkacaktır.
Rusya başta olmak üzere 4 milyarlık BRICS devletlerinin kısım kısım uyguladığı MEM, ekonomideki hastalıkların çözümü için tek çaredir.
Ülkemizdeki iktidar sahipleri MEM'den uzak kaldığı müddetçe asla muktedir olamayacak; milletimiz ise, ekonomik olarak sefalete mahkûm kalacaktır.
Eğer faizin sonucu olan enflasyondan, deflasyondan, stagflasyondan kurtulmak istiyorsak, çözüm hep birlikte Haydar hoca ile birlikte olmaktan geçer.
Bu itiraflardan birisini de geçtiğimiz gün Borsa İstanbul'da İslam Kalkınma Bankası işbirliği töreninde yaptığı konuşmasında yaptı.
Erdoğan son 14 yıllık iktidarları döneminde eğitim ve kültür politikalarında eksiklikler olduğunu reel faizlerin düşürülemediğini ifade etti.
Aynı konuşmasında Merkez Bankası'nın faiz artırımı ile milletin hakkını, hukukunu heba ettiğini ifade etti. Bankalara ise faizi makul seviyelere çekin diye seslendi.
Hemen ertesi gün Merkez Bankası tam iki defa faizleri arttırarak piyasalara müdahale etti.
Peki, Merkez Bankası, Sayın Erdoğan'a muhalefet olsun diye mi faizleri aynı gün iki defa yükseltti?
Elbette hayır.
Avrupa parlamentosunun ülkemiz ile üyelik görüşmelerini durdurması üzerine doların fitili ateşlendi. Bunun üzerine ateşi söndürmek için Merkez Bankası faizi yükselterek doların ateşini kesmek istedi; ancak yine muvaffak olamadı.
Her oyun kendi kurallarına göre oynanır.
Eğer ekonomik sistem olarak kapitalizmi uyguluyorsanız, hele hele doları piyasalarda geçer akçe haline getirdiyseniz, bu sonuç kaçınılmazdır.
Sayın Erdoğan yıllardan beri faizi düşürün dese de, faiz düşmez.
Faizi düşürmek için ekonomi sisteminizi gözden geçirmeniz gerekir. Yoksa bazı kurum ve kişiler üzerinden yapılan muhalefet gerçek muhalefet değildir.
Bir kere Erdoğan'ın danışmanları görevlerini, tam yapmıyorlar.
Erdoğan reel faizleri düşürün, millet rahatlasın diyor.
Milleti ilgilendiren ise reel faizden ziyade, halkı doğrudan ilgilendiren bileşik faizdir (reel faiz+enflasyon). Sayın Erdoğan enflasyon rakamlarını da dikkate almak zorundadır.
Şunu da belirtmek gerekir, faiz sıfırlanmadıkça enflasyon da düşmeyecektir. Faiz, maliyeti arttıracağı için otomatik olarak enflasyon da yükselecektir.
Global sermaye sahipleri özellikle olması gereken emisyon hacmini ihtiyaç duyulan parayı, piyasalardan çekerek plastik paralara ve kredilere ihtiyacı ortaya çıkartmaktadır.
Faiz emperyalist devletlerin dünyayı sömürme usulüdür. Faiz yoluyla sermaye sahipleri para ile para kazanırken, üretim ve yatırım yapanlar kaybetmeye mahkûmdur. Hem de daha çok çalışan daha çok kaybetmeye, borçlanmaya da mahkûm edilmiştir. Bugün yaşanan acı tablo budur.
Faizin sıfırlanması için tek çare Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza ait olan Milli Ekonomi Modeli'dir (MEM).
MEM tüketici üzerinden üretimi ve istihdamı harekete geçiren bir sistemdir. Tüketicinin desteklenmesi ile devlet baba görevini yerine getirecek, böylece anayasal bir görev olan sosyal devlet gerçekleşmiş olacaktır.
Tüketimin artması üretimi teşvik edecektir. Bu ise çalışanlara iş sahası açacaktır.
Emme basma tulumba gibi ekonomi büyümüş olacaktır. Devletin milli parayı, maliyetsiz olan parayı devreye koyması ile maliyetli para ihtiyacı ortadan kalkacak faiz bir mecburiyet olmaktan çıkacaktır.
Rusya başta olmak üzere 4 milyarlık BRICS devletlerinin kısım kısım uyguladığı MEM, ekonomideki hastalıkların çözümü için tek çaredir.
Ülkemizdeki iktidar sahipleri MEM'den uzak kaldığı müddetçe asla muktedir olamayacak; milletimiz ise, ekonomik olarak sefalete mahkûm kalacaktır.
Eğer faizin sonucu olan enflasyondan, deflasyondan, stagflasyondan kurtulmak istiyorsak, çözüm hep birlikte Haydar hoca ile birlikte olmaktan geçer.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Lozan’la sorunu olanın Türkiye’yle derdi vardır / 19.05.2025
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025