Faizler çıksın diyen vatan hainidir!

Türkiye 2003-2023 arasında faiz ödemesi olarak, 563 milyar dolar ödedi. 

2024 yılı bütçesinde öngörülen faiz ödemesi ise, 1.25 trilyon lira.

İşte bu ahval ve şerait dolayısıyla bu kadar sert başlıklar atmak durumunda kalıyorum.

Aziz Türk milleti!

Hiç tahmin edemeyeceğiniz büyüklükte soyuluyorsunuz.

Gelecek kuşakların daha doğmadığı halde bile inanılmaz bir şekilde borçlanmasını üzüntüyle seyrediyoruz.

Yukarıdaki faiz rakamlarına bakar mısınız?

Bu nasıl bir gaflettir!

Bu nasıl bir ihanettir.

Bu nasıl bir iş bilmezliktir.

Milletimiz açısından ise, bu nasıl bir hesapsızlıktır.

Soyuluyoruz ama olsun bunlar namaz kılıyor diyorsun.

Çalıyorlar ama, yapma da yapıyorlar diyorsun.

Kusura bakma ama eğer sen tuzsan, en büyük koku senden geliyor haberin olsun!

Arkadaşlar 563 milyar dolar faiz ne demek.

Hem de 2024 faturası henüz bu rakamlara dahil edilmeden.

Bir düşünün bakalım.

11 ilde çok büyük çapta bir deprem meydana geldi ve her yer göçük altında kaldı.

Yaklaşık 1 milyon konut yerle bir oldu.

Yine yaklaşık hesapla, 110 milyar dolar civarı bir fatura karşımıza çıkıyor.

Sevgili dostlarım bir de şöyle bir hesap yapalım.

AK Parti iktidarının 2024 yılı hariç ödediği faizlerin toplamıyla, tamı tamına 50 ilimiz sıfırdan inşa edilebilirdi.

Aman Allah'ım!

İnsan bunu düşününce daha bir öfkeye kapılıyor.

Arkadaş siz nasıl yöneticisiniz. Bunun neresinde ülkeyi yönetmek var?

Bunun adı ülkenin iflası ve insanlarının cinnet geçirmesi değil midir?

Neden bu kadar faiz ödediniz?

Bizim milli bankamız olan MB ne işimize yarıyor?

ABD veya başka bir ülke neden bizden borç para almıyor da, sürekli biz başka ülkelerden borçlanıyoruz, milli paramıza ne oldu sahi?

Üzerinde Atatürk'ün resmi olunca mı işe yaramıyor!

Paranın üzerinde Benjamin Franklin olunca enflasyon olmuyor da, dünyanın hayranlık duyduğu ulu önder paranın üzerinde olunca neden ve nasıl enflasyon oluyor?

Ülkemizde üretilmesi olanaklı ne kadar mamül varsa, bunları döviz arayıp bulmak suretiyle niçin dışarıdan alıyorsunuz?

Bizim evlatlarımıza dünya kucak açarken, siz neden bunların kıymetini bilmiyorsunuz?

Enerji kalemleri hariç, bazı yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin dışarıdan ithali için sınırlı ölçüde dövize ihtiyaç duyulurken, niçin ülkeyi döviz esaretine teslim ediyorsunuz?

Kaldı ki enerji ithalini dolarla yapmanıza hiç gerek bile yok.

Doları ABD'den değil, Rusya %56, İran %19, Azerbaycan %9, Cezayir %9, Nijerya %7 şeklinde bize dost olan ülkelerden alıyoruz.

Yani bunların ithali için dolara değil, bu ülkelerin milli parasına ihtiyaç duymalıyız.

Bu hususta yapılacak para takası yani swap ile zaten bu kritik eşiği çok rahat aşabiliriz.

Ayrıca dış ülkelerden yaptığımız enerji ithalatına, kendi milli kaynaklarımızı devreye koyarak en kısa sürede nokta koyabiliriz.

Bu vesileyle en büyük döviz kaçağımız olan bu açığı da bu şekilde kapatmış oluruz.

Demem o ki, bizim dışarıdan yüksek faizlerle dilencilik yaparak elde ettiğimiz dövize aslında ihtiyacımız bile kalmayabilir.

İhtiyacımız olan dövizi, ihracat, turizm gelirleri ve yurt dışı transferlerden çok rahatlıkla karşılayabiliriz.

Son tahlilde neredeyse 50 ilimizin sıfırdan inşasına imkân tanıyacak devasa büyüklükte ki parasal tutarı, hiç gereği yokken faiz ateşinde yok etmenin mantığı ve manası var mıdır?

Faiz, ekonomilerde tedavisi olmayan kanser tümörleri gibidir.

Bu açıdan bakıldığında, azı veya çoğu tartışmalarının tümü yersiz ve saçmadır.

İlmi hakikatlerin ve iktisadi bilimselliğin söz konusu olduğu tartışmalarda faizin yeri yoktur.

Bu açıdan bakıldığında faizlerin bugün olduğu gibi yüzde 50'lerde değil, sıfırlarda olması bilimsellikle izah edilebilir ve desteklenir.

Akılsız ve iktisadın gerçek kurallarından yoksun kimi zavallı beyinlerin, böylesi ufku yüksek bir bakış açısına sahip olmalarını zaten beklemiyoruz.

Türkiye enflasyonu düşürecekse, bunu borçlanmadan ve kendi milli parasını devreye koyarak yapabilir.

Faizin sıfır, dövizin makul bir seviyede sabitlenmesi sonucu piyasalarda hiçbir şey yapılmasa dahi, bahar rüzgârları esecektir.

Burada en büyük vazife ehil ellere teslim edilmiş, Merkez Bankası'nda olacaktır.

Piyasalara doğrudan müdahale etmesi gereken ve edecek olan en güçlü irade, bizzat devlet erki olacaktır ve olmalıdır.

Piyasalar kendi haline başıboş bırakılmayıp, devlet eliyle belirlenen kurallarla düzenlenecek ve gereği gibi denetlenecektir.

Milli paranızı döviz veya menkul kıymetler karşılığı değil, bizzat emek ve üretimin karşılığı olacak şekilde emisyonla devreye koymalısınız.

Ayrıca para, tahrik unsuru olma özelliğinden hareketle, atıl durumdaki kabiliyet ve niyetleri açığa çıkarmak için devreye konmalıdır.

Böyle bir yeni iktisadi anlayışın hakim olduğu piyasalarda bakın bakalım tekbir işsiz insan kalır mı?

Ülkenin tek bir kuruş borcu olur mu?

Enflasyon tarihe karışır ve sürekli büyüme sistematik hale gelir.

Bunlar nasıl olacak veya olabilir mi?

Hiç kuşkunuz olmasın ki bunların hepsi olur ve Türkiye dünya şampiyonlar liginde ilk sıraya oturur.

Peki, nerede bu mucizevi sistem?

"Milli Ekonomi Modeli."

Bu model 2005 yılından bu tarafa dünyada ve özellikle de Rusya'da başucu kitabı yapılmış. İşte Rusya bu yüzden dünyaya meydan okumuştur.

Bu modelin sahibi Haydar Baş Bey'dir.

Bu sistemin uygulamaya konulması, bekamız açısından olmazsa olmazdır.

Sanmayın ki bu modeli aşırır ve uygulamaya koyarız!

Her sistemin püf noktaları ve şifreleri vardır.

Hele de böylesine devrim niteliğindeki bir sistem için, bu çok daha fazla önem kazanmaktadır.

Kısacası bu işin en kestirme yolu, Hüseyin Baş'ın davet edilerek görüşlerinin alınmasıdır.

Mesele partiler değil, Türkiye'dir!