Fakir düşen sabırlı olmalıdır
Dünyalık yönünden fakir düşen kimse sabırlı ve tahammüllü olmalıdır. O halden kurtulmak için elinden geldiği kadar çalışmalı. Dilenciliğe düşmemek için azami gayret sarf etmelidir
15.10.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
Allah Teâlâ, İsmail Peygambere şöyle vahyetti: "Beni, gönlü kırıklar yanında ara."
Bunların kim olduğu sorulunca da şöyle buyurulur: "Doğru, haline razı olan fukara zümresi."
Daha önce zikrettiğimiz ayet-i kerime, hadis-i şerif ve çeşitli rivayetler gösteriyor ki, fakirlik ve faziletli bir iş ve hırsa kapılmadan çalışıp kazanmanın da bir zararı yok. Her iki halde de dürüstlüğü elden bırakmamak şart. Dünyalığın en iyisi orta halli ve yeterli olanıdır.
Bunu, Peygamber Efendimiz şu duası ile bize anlatıyor: "Allah'ım, Muhammed ümmetinin rızkını yeteri kadar ihsan eyle."
Yeterinden fazla rızık geliyorsa dikkat gerek. Bu gelen dünyalık yerinde harcanmıyorsa manevî derece düşer. Hele, gelen dünyalık malı, yığmak ve muhtaçlara dağıtmamak ise, tamamen dereceyi düşürür. Bize gelen İlahî emirler böyledir.
Dünyalık yönünden fakir düşen kimse sabırlı ve tahammüllü olmalıdır. O halden kurtulmak için elinden geldiği kadar çalışmalı. Dilenciliğe düşmemek için azami gayret sarf etmeli. Dilenciliğin dinimizde haram olduğunu bilmelisin; buna dair birçok hadis-i şerif vardır.
Bir tanesi şöyledir: "Zenginin sırtından geçinmek için dilencilik yolunu tutan kimse, Cehennemde kendisini yakacak ateşi artırmaya çıkana benzer."
Dilenciliğin kötü olmasına rağmen kapıya gelen dilenciyi boş çevirmek de caiz değildir.
Bunu belirten bir hadis-i şerif şöyledir: "Dilenci at üstünde dahi gelse, boş çevirmeyiniz. Yığdığınız malda, onun da hakkı vardır."
Bazı hallerde dilenciliğin caiz olduğu da vardır. Öyle olmasaydı, "Onun da hakkı vardır" buyurulmazdı. Fakat bu hal şahsa göre değişir.
Dilenmek hayatî bir tehlike olduğu zamanlarda caizdir. Ölüm tehlikesini veya sağlık durumlarının bozulacağı zamanlarda, o hali geçirmek için, varlık sahibi kimselerden bir şey istenebilir. Ama daha fazlasını almak, hele yığmak için dilenmek, hiç doğru değildir. Böyle bir şeyi âdet haline getirmek katiyen yerinde bir hareket değildir.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Allah Teâlâ, İsmail Peygambere şöyle vahyetti: "Beni, gönlü kırıklar yanında ara."
Bunların kim olduğu sorulunca da şöyle buyurulur: "Doğru, haline razı olan fukara zümresi."
Daha önce zikrettiğimiz ayet-i kerime, hadis-i şerif ve çeşitli rivayetler gösteriyor ki, fakirlik ve faziletli bir iş ve hırsa kapılmadan çalışıp kazanmanın da bir zararı yok. Her iki halde de dürüstlüğü elden bırakmamak şart. Dünyalığın en iyisi orta halli ve yeterli olanıdır.
Bunu, Peygamber Efendimiz şu duası ile bize anlatıyor: "Allah'ım, Muhammed ümmetinin rızkını yeteri kadar ihsan eyle."
Yeterinden fazla rızık geliyorsa dikkat gerek. Bu gelen dünyalık yerinde harcanmıyorsa manevî derece düşer. Hele, gelen dünyalık malı, yığmak ve muhtaçlara dağıtmamak ise, tamamen dereceyi düşürür. Bize gelen İlahî emirler böyledir.
Dünyalık yönünden fakir düşen kimse sabırlı ve tahammüllü olmalıdır. O halden kurtulmak için elinden geldiği kadar çalışmalı. Dilenciliğe düşmemek için azami gayret sarf etmeli. Dilenciliğin dinimizde haram olduğunu bilmelisin; buna dair birçok hadis-i şerif vardır.
Bir tanesi şöyledir: "Zenginin sırtından geçinmek için dilencilik yolunu tutan kimse, Cehennemde kendisini yakacak ateşi artırmaya çıkana benzer."
Dilenciliğin kötü olmasına rağmen kapıya gelen dilenciyi boş çevirmek de caiz değildir.
Bunu belirten bir hadis-i şerif şöyledir: "Dilenci at üstünde dahi gelse, boş çevirmeyiniz. Yığdığınız malda, onun da hakkı vardır."
Bazı hallerde dilenciliğin caiz olduğu da vardır. Öyle olmasaydı, "Onun da hakkı vardır" buyurulmazdı. Fakat bu hal şahsa göre değişir.
Dilenmek hayatî bir tehlike olduğu zamanlarda caizdir. Ölüm tehlikesini veya sağlık durumlarının bozulacağı zamanlarda, o hali geçirmek için, varlık sahibi kimselerden bir şey istenebilir. Ama daha fazlasını almak, hele yığmak için dilenmek, hiç doğru değildir. Böyle bir şeyi âdet haline getirmek katiyen yerinde bir hareket değildir.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.