Bu hafta Almanya Bundesliga'da oynanan Hoffenheim-Bayern Münih maçının son dakikalarında futbol sahalarında ender rastlanan bir olay yaşandı. Bayern Münih taraftarlarının rakip takım başkanı aleyhinde açtığı küfürlü pankart nedeniyle iki takım oyuncuları maçın son 15 dakikasını aralarında pas yaparak geçirdi.
Bir tarafta bu olay diğer tarafta ise dünyanın sayılı derbilerinden biri olan Fenerbahçe-Galatasaray maçında açılan ve maç sonuna kadar her iki kulüp başkanı, Spor Bakanımız ve sahada onbinlerce, ekran başında ise milyonlarca sporseverin karşısında durmaya devam eden "SENİ DE SENİ SEVENİ DE SEVMİYORUZ" pankartı.
Hemen hemen her ailede farklı takımları tutan hatta fanatiği olan aile üyeleri vardır. Bunlar ayrılık değil tam tersine apayrı bir zenginlik ve güzelliktir.
Bakın ülkemizin en önde gelen ve taraflı tarafsız her kesiminin takdirini kazanmış Koç ailesinde Ali Koç fanatik bir Fenerbahçeliyken, Rahmi Koç Beşiktaşlı, damatları İnan Kıraç ise Galatasaray'ın en önde gelen ve en eski üyelerinden biridir. Bu durumda Sayın Ali Koç'un veya Rahmi Koç'un İnan Kıraç'ı sevmediğini düşünmek kadar absürt bir durum olabilir mi?
Ne yazık ki ülkemizde futbol artık spor olmayı, dostluk, kardeşlik ve dayanışmanın kaynağı olmayı bırakmış sadece ve sadece ve daha da vahimi "NE PAHASINA OLURSA OLSUN" savaşmaya ve kazanmaya odaklı bir hareket halini almıştır!
Halbuki merhum Atatürk ne demişti sporcu için?
Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim!
Ahlak ve futbol neredeyse birbirinin zıddı iki kelime haline geldi!
İnanın futbol müsabakası seyrederken, (Velev ki tuttuğum takımın futbolcusu olsun) futbolcuların yaptığı ahlak dışı hareketleri gördükçe iğreniyorum.
Sırf penaltı veya faul almak yahut da rakip takımın oyuncusunun kart görmesini sağlamak için kendini yerden yere atanları mı dersiniz, basit bir dokunuşla sanki bazukayla vurulmuş gibi bağıranlar mı dersiniz, hakemin neredeyse her kararına itiraz etmeyi futbolun kuralı zannedenler mi dersiniz, gol atınca rakip takım tribünlerine ahlaksızca hareket çekenler mi dersiniz, çarşamba günü hafta sonu oynanacak maçların hakemleri açıklanır açıklanmaz, hakemi baskı altına alacak ağır sözler sarf edenler mi dersiniz, spor haberciliğini tuttuğu takımı körü körüne savunmak zanneden spor muhabirleri mi dersiniz, fanatiklik gömleğini üzerinden çıkarmayı başaramamış hakemler mi dersiniz? Neler neler...!
Daha da kötüsü sporumuzu ve özelde futbolumuzu idare edenlerin bu konuda hiçbir önlem alma ihtiyacı hissetmemesi.
Bırakın önlem almayı, birçoğu kendi tuttuğu takımın kazanması için elindeki her türlü imkanı kullanmaktan zerre kadar çekinmiyor!
Bir taraftan takım yöneticileri bir taraftan spor basını ateşe körükle gidince taraftar da ister istemez maçlara, savaşa hazırlanır gibi hazırlanıyor!
Bunların önüne geçebilmek için öncelikle sporun ve siyasetin başında bulunanların her takıma eşit mesafede bulunması ve fair play denilen olguyu her an yaşayıp yaşatması gerekir!
Bunu yaptıkları takdirde kulüp idarecilerinin hizaya gelmesi çok daha kolay olacaktır.
Kulüp idarecileri soğukkanlı ve yapıcı mesajlar verdiği zaman taraftarın galeyana gelmesi de mümkün olmayacaktır.
Ancak en önemli hususlardan biri ahlak dışı hareket eden sporcuyu en ağır şekilde cezalandırmaktır!
Bunun için mutlaka bu ahlak dışı hareketlerin müsabakanın hakemi veya gözlemcisi tarafından rapor edilmesine bakılmamalı, maç sonrasında da görüntüler izlenmek suretiyle gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır.
Benzer uygulama İngiltere Premier Lig'de yapılmaktadır ve maç sonrasında tüm müsabakalar detaylı bir şekilde yeniden izlenerek maç içerisinde hakemi kandırmaya yönelik ve etik dışı hareketlerde bulunanlar tespit edilerek gerekli cezalar verilmektedir.
Bu sebeple Premier Lig, seyir zevki açısından dünyanın en önde gelen ligidir.
Biz de Süper Lig'imizin marka değerini ve seyir zevkini artırmak istiyorsak acilen gerekli tedbirleri almak zorundayız. Sporun ve futbolun içerisinde bulunan herkesin fikri alınarak ciddi adımlar atılmak zorunda!
Bu bağlamda ben de acizane Spor Bakanımıza birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum:
1- Canlı yayınlanan futbol müsabakalarının tamamı yeniden izlensin ve hakemi aldatmaya yönelik ve etik dışı harekette bulunan futbolculara (En az bir müsabakadan men olmak üzere) gerekli cezalar verilsin!
2- Rakip takımları, hakemleri ve futbolcuları hedef alan ve eleştiri sınırlarını aşan beyanatta bulunan kulüp idarecilerine gerçek anlamda caydırıcı (Gerekirse bir daha idareci olmalarını engelleyecek şekilde) cezalar verilsin.
3- (Gerekiyorsa FIFA ile de görüşülerek) Maç içerisinde zaman geçirmeye yönelik her harekete anında sarı kart cezası verilecek ve her hareket için müsabaka sonuna (Normal uzatmalara ilave olarak ve sadece zaman geçiren takım aleyhinde kullanılmak üzere) birer dakika süre ilave edilecek şekilde düzenleme yapılmalı.
4- Seyircinin rakip takım aleyhindeki hakaret, tehdit ve aşağılama içeren her türlü tezahürat ve pankartlarına (Hali hazırdaki gibi sembolik para ve tribün kapatma cezaları yerine) gerçek anlamda caydırıcı cezalar verilmeli.
Bu maddeler tabii ki artırılabilir ve artırılmalıdır da. Ancak en önemli hedef zorla da olsa futbolun (Futbolcusu, seyircisi ve idarecisi dahil) tüm argümanlarına spor ahlakını öğretmek ve uygulatmak olmalıdır.
Bir Galatasaray-Fenerbahçe derbisini her iki taraftar grubunun yanyana oturup izleyebildiği, sadece kendi aleyhine değil rakip takım aleyhine yapılan yanlışı da sonuna kadar eleştiren teknik direktörleri ve yöneticileri dinleyebildiğimiz, hakemin görmediği için lehine yaptığı hatayı, oynadığı takımın şampiyonluğuna dahi mal olsa çekinmeden ve anında söyleyebilen futbolcuları izleyeceğimiz günleri görmek dileğiyle...
Çok mu hayalciyim?
Olsun! Her güzel şey önce hayal etmekle başlar ve ardından gerçekleşir.
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022