(...dünden devam)
Bu gerçeği örtmek isteyen Bizans, Rum seviciler Türk milletinin yeni bir medeniyet, yeni bağımsız bir Türkiye iddiasını besleyecek, var oluşunun temel katalizörü olan bu gerçeği gizlemek, örtmek, önünü kesmek amacıyla yalan uydurmada ve şeytani bariyerler üretmede ustaları olan iblisten geri kalmıyorlar.
Bu toprakları bize vatan kılan bu büyük zatların hizmetlerinin gölgelenmesi, bu zatlar hakkında oluşturulan bu netameli parçalayıcı alan bir saflık, bir cahillik değil bir kasıtla inkârla ilgili bir yerde duruyor.
Hz. Âdem'den, Hz. Resulü Ekrem'e kadar gelen bütün peygamberleri bir halkanın parçaları olarak görmeyi bize anlatan bu zevatı kiram aynı zamanda velayeti de aynı halkalarla devam ettiğini bütün insanları kucaklayarak nebevi kokuları, velayet bahçelerinde insanlara ikram etmeye çalıştılar. Ateşin üstünlüğünü iddia eden İblis'in yolunu devam ettirenler ile Hz. Âdem'in yolu olan toprak ve tevhit medeniyetinin mücadelesi kıyamet sabahına kadar devam edecektir. Şairin dediği gibi "Oluklar çift birinden nur akar, birinden kir." İsteyen nurdan içecek isteyen kirden. Ebetteki bu tercihin hesabını da verecektir.
Şunu tekrar ifade edelim ki, Türkler Anadolu'ya ve ötesine geliş nedeni, kuraklık, kıtlık, çapulculuk, kuru bir cihangirlik davası için değildi.
Tek gaye fütüvvetti.
Fütüvvet; Allah'ın kullarına karşılıksız hizmet etmektir.
Hz. Âdem'den, Hz. Resulü Ekrem'e kadar gelen bütün peygamberler ve bunların içerisinde bulunan salih, sadık, muhsin, muhlis, Rükû eden, secde eden, Allah'ın verdiği rızıktan Allah'ın tüm kullarına infak eden ve karşılıksız hizmet eden bu güzel ve seçkin insanların, bu en temel anlayışlarıydı.
İnsanlara bu fani âlemde karşılaştıkları zorluklarda, bu zorlukları aşmalarında yardımcı oluyorlardı, ellerinden tutuyorlardı.
Sofra açıp açı doyuruyor, çıplağı giydiriyor, yolda kalmışı diriltip, uyandırıp, yoluna devamını sağlıyorlardı.
Tabiri caizse özelde Anadolu'da genelde vardıkları her yerde bütün toplum tabakalarını bir şekilde hayatın içinde bırakarak harekete geçiriyorlardı, Allah'a ve Resulü'ne doğru bir yürüyüş başlatıyorlardı. Müthiş bir hizmet.
Bunu da sadece Allah'ın rızasını gözeterek yapıyorlardı.
Zorluklar insanları telaşa sürüklüyor, telaş da paniğe neden oluyor o zaman insan elindekini bile kaybedebiliyor.
İşte bu Allah erleri insanları zorluklardan kurtarmak, dağılmalarını, parçalanmalarını önlemek için bulundukları yerlerde birliğin beraberliğin harcı oldular.
Bir gönül erbabının olduğu yerde kaos, tereddüt, belirsizlik olmaz. Varsa bir kaos ve dağınıklık bu fütüvvet ehli tarafından sulha, birliğe ve beraberliğe dönüştürülür orası ayağa kaldırılır. İslam'ın kardeşlik potasına taşınarak insanlar bir ve beraber kılınırdı. Bu birlik ve beraberlik de adeta yedi veren bir gül gibi dört bir tarafı sararak her yöne yayılırdı.
Bu fütüvvet ehli bizi Türkistan'dan, Balkanlar'a kadar bu geniş coğrafyada her kesimle bizi birbirimize bağlayan, bağlayıcı yönü olan gönül erbaplarıdır. Hem yaşayış olarak, hem mesaj olarak hem kelam olarak bütün bu coğrafyayı birbirine bağlayan Abdulkadir Geylani, Hoca Ahmet Yesevi, ,Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Abdal Musa, Sarı Saltuk, Gül Baba, gibi hak âşıklarının ahlak, estetik, evrene ve varlığa tabi ki insana bakışlarının kaynağı olan Ehl-i Beyt'i gerçek anlamda tanıyıp, öğrenip, anlayıp, yaşamak bizi kurtaracaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ergül Güner / diğer yazıları
- Volkan Konak / 08.04.2025
- Mustafa Kemal Atatürk bir Osmanlı paşasıydı / 01.04.2025
- Bayram, şeker ve ruhsuzluk / 29.03.2025
- Akıl mı aşk mı? İnsanı insan yapan nedir? / 25.03.2025
- Akıl ve inanç: Haritasız yolculuk olur mu? / 22.03.2025
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025
- Mustafa Kemal Atatürk bir Osmanlı paşasıydı / 01.04.2025
- Bayram, şeker ve ruhsuzluk / 29.03.2025
- Akıl mı aşk mı? İnsanı insan yapan nedir? / 25.03.2025
- Akıl ve inanç: Haritasız yolculuk olur mu? / 22.03.2025
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025