Gafletinizden ötürü doğacak kötü sonuçlar sadece sizin elinizi-kolunuzu, sadece sizin yılınızı ve yolunuzu bağlasa "ne haliniz varsa görün" deyip bırakacağız yakanızı.
Derin gafletinizin açtığı derin yaralar sadece sizin canınızı yaksa, sadece sizin canınızı acıtsa, yaralar sadece sizin bedeninizde başlayıp bitse "kendi düşen ağlamaz, kendin ettin kendin buldun" deyip uzaklaşacağız.
Sizin gafletiniz gün geliyor ait olduğunuz ailenize, oturduğunuz mahallenize, kayıtlı olduğunuz ilçe ve ilinize ve dahi vatandaşı olduğunuz ülkenize büyük belalar açıyor.
İçine düştüğünüz derin gafletten ötürü doğan sonuçlar, yaşadığınız günü, geride kalan dünü ve çoluk-çocuğunuzun yarınlarını, dolayısıyla vatandaşı olduğunuz ülkenizin istikbalini ve istiklalini nice tehlikelere soktuğu için "ne haliniz varsa görün" deyip geçemiyoruz.
Gafletinizin kötü sonuçları sadece sizinle sınırlı kalmıyor ki.
1991'de Saddam'ın Kuveyt'e girmesiyle başlayan "Birinci Körfez Savaşının" o günkü yöneticilerin derin ve uzun gafletinden ötürü, milletin de uzaktan seyretmesinden ötürü başımıza ne büyük belalar açtığı cümlenin malumudur.
Söz konusu tarihten itibaren başta PKK terörü olmak üzere, ülkemizi hedef alan her türlü terör şebekelerinin izlediği seyri ve nasıl palazlanıp geliştiklerini inceleyenler demek istediğimizi daha iyi anlayacaklardır.
Amerika'nın Kuveyt'i bahane ederek Irak'a yönelik başlattığı o harekatın asıl hedefinin Türkiye olduğunu söyleyen Sayın Haydar Baş'ı, geride kalan otuz yıl ne yazık ki haklı çıkarmıştır, o günden sonra bölgedeki bütün gelişmeler ülkemizin aleyhine işlemiştir.
Tarihler 2003 yılına doğru yaklaşırken Amerika'nın ikinci defa Irak'a yönelik işgal hareketi başlatacağı yazılıp-çizilirken Türk medyasının büyük çoğunluğu, özellikle o yıllarda AKP iktidarı üzerinde oldukça etkili olan FETÖ medyası adeta Amerika'ya yol gösterirken, işgalcilere yol haritaları yayınlarken elinizdeki bu gazete ve Meltem Medya gurubu "bu işgale destek olmak, onay vermek büyük bir felaket olur" tarzında yayınlar yapıyordu.
O günlerde İstanbul'un orta yerinde esnaf olan bir çok basiret ehli okurumuzdan şu ifadeleri defalarca dinlemiştik: "Akşam televizyonların ana haber saatinde hangisini açsak adeta Amerikan televizyonlarını izliyormuşuz gibi geliyor, sadece Meltem televizyonundan haber izleyince Türkiye'de ve bir Türk televizyonunu izlediğimizi fark ediyoruz."
Küresel işgalcilerin komşu kardeş Irak üzerine çöreklendiği o yıllarda, ülkemizi yönetenlerin derin ve uzun gafletinin devletimize ve milletimize kaça mal olduğunu hesap etmek artık mümkün değil.
Irak işgalinin ardından bölgede başlatılan "Arap Baharı" yutturmacası sırasında da aynı gafletin devam etmesi, özellikle Suriye konusunda ülkeyi yönetenler defalarca "ABD ve İsrail ile aynı çizgideyiz" tarzında açıklama yapmaları ve aynı tutumu sürdürmeleri başımıza hangi belaların açılmasına sebep olduğu noktasında hepimiz yaşayarak görüyoruz.
Milletin ve özellikle de devleti yönetenlerin gafletleri sadece kendileri ile, kendi dönemleri ile sınırlı kalmıyor, ülkenin ve milletin bilmem kaç nesil geleceğini de ipotek altına alıyor.
"Gafleti çok olanın devleti yok olur" cümlesi hepimizin kulağına küpe olmalıdır.
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024