8 Nisan'ın 9 Nisan'a bağlandığı gece, gecenin tam orta yerinde alıcılarını Meltem Televizyonuna çevirmiş olanlar Prof. Dr. Haydar Baş'ın gönülleri aydınlatan ve dört bir yana ışık saçan doyumsuz sohbetini dinlediler.
Babacan bir tavır ve seksen milyonu kucaklayan birleştirici bir dil, "evet-hayır" kavgasından oldukça gerilmiş, bunalmış olan milyonlara adeta bir ilaç gibi geldi.
Seksen ihtilali öncesinde ve sonrasında bizzat yaşadıklarını, şahit olduklarını anlatarak ibretlik resimler ortaya koydu ve bugünü de bu olaylar ışığında değerlendirmek gerektiğinin altını çizdi.
Geçmişte, bu milleti, sağcı-solcu, laik-anti laik, Türk-Kürt, ilerici-gerici şeklinde bölüp parçalayan çoğu dış odaklı şer güçler, bugün de aynı oyunun peşinde tüm güçleriyle çalıştıklarına dikkat çeken Sayın Baş, bugünkü siyasilerin de ne yazık ki ayrıştırıcı dil kullanarak onların ekmeğine yağ sürdüklerini söyledi.
Ülkenin etrafında, cennet vatanın ufuklarında kara bulutların dolaşmasından elbette mevcut yöneticilerin sorumlu olduğuna dikkat çeken Haydar Hoca, bu olumsuz tablonun asıl sorumlusunun da millet olduğuna işaret etti.
İçinde bulunduğumuz ekonomik girdaptan, siyasi kuşatılmışlıktan ve sosyal problemlerden tez zamanda kurtulmamızın yolunun milletin ayıkması, aklını başına alması, basiretini kullanması olduğunun altını ısrarla çizdi.
Başta en tepedeki yöneticiler olmak üzere, özellikle Meclis'te bulunan partilerin derhal ayrılıkçı, ayrıştırıcı ve toplumu kutuplaştırıcı dillerini terk etmeleri, üsluplarını mutlaka yumuşatmaları gerektiğini söyleyen sayın Baş, hiç kimsenin, seksen milyonun topyekun bir millet olduğunu asla unutmaması gereğine ısrarla dikkat çekti.
Gecenin ortasında, gecenin zifiri karanlığında gönülleri aydınlatan, ufuklara şafak vaktinin kırmızılığını taşıyan o babacan, o barış dolu, o birleştirici sohbeti kaçıranlar mutlaka kayıtlardan ulaşıp tekrar tekrar izlemeli ve bundan sonraki rotasını ona göre belirlemelidir.
"Evet-hayır" kavgasından oldukça sıkılmış olan bu millete, gecenin ortasında gönülleri ve geceleri aydınlatan böyle birleştirici bir sohbet sunduğu için Meltem yayın gurubuna da sonsuz teşekkürler ediyoruz.
Babacan bir tavır ve seksen milyonu kucaklayan birleştirici bir dil, "evet-hayır" kavgasından oldukça gerilmiş, bunalmış olan milyonlara adeta bir ilaç gibi geldi.
Seksen ihtilali öncesinde ve sonrasında bizzat yaşadıklarını, şahit olduklarını anlatarak ibretlik resimler ortaya koydu ve bugünü de bu olaylar ışığında değerlendirmek gerektiğinin altını çizdi.
Geçmişte, bu milleti, sağcı-solcu, laik-anti laik, Türk-Kürt, ilerici-gerici şeklinde bölüp parçalayan çoğu dış odaklı şer güçler, bugün de aynı oyunun peşinde tüm güçleriyle çalıştıklarına dikkat çeken Sayın Baş, bugünkü siyasilerin de ne yazık ki ayrıştırıcı dil kullanarak onların ekmeğine yağ sürdüklerini söyledi.
Ülkenin etrafında, cennet vatanın ufuklarında kara bulutların dolaşmasından elbette mevcut yöneticilerin sorumlu olduğuna dikkat çeken Haydar Hoca, bu olumsuz tablonun asıl sorumlusunun da millet olduğuna işaret etti.
İçinde bulunduğumuz ekonomik girdaptan, siyasi kuşatılmışlıktan ve sosyal problemlerden tez zamanda kurtulmamızın yolunun milletin ayıkması, aklını başına alması, basiretini kullanması olduğunun altını ısrarla çizdi.
Başta en tepedeki yöneticiler olmak üzere, özellikle Meclis'te bulunan partilerin derhal ayrılıkçı, ayrıştırıcı ve toplumu kutuplaştırıcı dillerini terk etmeleri, üsluplarını mutlaka yumuşatmaları gerektiğini söyleyen sayın Baş, hiç kimsenin, seksen milyonun topyekun bir millet olduğunu asla unutmaması gereğine ısrarla dikkat çekti.
Gecenin ortasında, gecenin zifiri karanlığında gönülleri aydınlatan, ufuklara şafak vaktinin kırmızılığını taşıyan o babacan, o barış dolu, o birleştirici sohbeti kaçıranlar mutlaka kayıtlardan ulaşıp tekrar tekrar izlemeli ve bundan sonraki rotasını ona göre belirlemelidir.
"Evet-hayır" kavgasından oldukça sıkılmış olan bu millete, gecenin ortasında gönülleri ve geceleri aydınlatan böyle birleştirici bir sohbet sunduğu için Meltem yayın gurubuna da sonsuz teşekkürler ediyoruz.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024