Muharrem, Kameri takvimin ilki ve nice anaların yaşın yaşın ağladığı aydır.
Muharrem, anaların anası, "babasının anası" Fâtıma ananın kesilip-doğranan ciğerpareleri için feryad-figan ağladığı yüreğini dağladığı mah-ı matemdir/matem ayıdır.
Muharrem, alemlerin fahri son elçi son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın hal-i hayatta iken hasretle öpüp kokladığı, "soyumu devam ettirecek olan" diye nitelendirdiği, candan "oğlum" dediği Hz. Hüseyin'in canavarlaşmış Ümeyyeoğulları tarafından paramparça edildiği aydır.
Muharrem, Yezitgiller tarafından nice mahremiyetlerin çiğnendiği, ayaklar altına alındığı aydır.
Muharrem, Hz. Ali ile Hz. Fâtıma ananın çocukları, torunları, oğulları ve kızları üzerine, en vahşi canavarları bile utandıran vahşetle saldırıldığı bir aydır.
Muharrem, Hz. Hüseyin'in yönetiminde yaklaşık yetmiş kişilik kadın-erkek, çoluk-çocuk bir yolcu kafilesinin üzerine otuz bin kişilik bir ordu ile vahşice saldırıldığı, hepsi de peygamber torunları olan erkeklerin katledildiği kadınların ise esir edilip çöllerde dolaştırıldığı bir aydır.
Muharrem, geçtiği bütün vadilerde ve Kerbela civarında bütün hayvanatı ve nebatatı, bütün vahşi hayvanları sulayan Fırat ırmağından bir yudum suyun bile Hz. Hüseyin'e ve kundaktaki oğlu "küçük Ali'ye" çok görüldüğü bir matem ayıdır.
Muharrem, Kerbela şehidi Hz. Hüseyin'in bir baba şefkatiyle, yangın yüreği ile en küçük Ali'sini kucağına alarak; "sizin derdiniz benimle, bu yavrunun ne suçu var, lütfen bir yudum su" talebinin zehirli bir okla karşılandığı, küçük Alisinin kucağında şehit edildiği bir mah-ı matemdir.
Muharrem, beş-altı yaşlarındaki Hz. Hüseyin kızı Rukeyye'nin, günlerce şehir şehir dolaştırılan kafilenin arasında "babam nerede, babam ne zaman gelecek?" feryatlarından sonra, Yezid'in yamakları tarafından bir gece bir tepsi içinde babasının kesik başı gösterilerek ansızın şehit edildiği bir matem ayıdır.
Evet, Muharrem matem ayıdır.
Son peygamberin evlad u iyaline karşı, o devrin süper güçleri tarafından değil, sözde Müslümanlar tarafından, kuzu postuna bürünmüş vahşi kurtlar tarafından tarihte emsali görülmemiş bir vahşetin sergilendiği bir matem ayıdır Muharrem.
Bu korkunç cinayeti işleyen vahşi kadro daha sonra "hadis uydurma seferberliği" başlatarak, ümmet-i Muhammed'in bu mateme iştirak etmesini, hiç olmazsa peygamberi ile beraber, hiç olmazsa Hz. Ali ve Fâtıma ana ile beraber yas tutmasını engellemeye çalışmışlar ve bir noktaya kadar da başarmışlar bu işi.
Bugün televizyonlara çıkıp, ilim adına, ilim adamı sıfatıyla; "Şiiler hala bu ağıt kültürünü sürdürüyorlar" diyebilen bir sürü, "sürü" kılıklı adamlara rastlıyoruz.
Peygamberin yasına ortak olmak "ağıt kültürünü" devam ettirmek ise, Muaviye ve Yezit'le beraber bir yol tutmak acaba hangi kültürü sürdürmek oluyor?
Nuh'un gemisinin Cudi dağına oturması, Tufan'ın son bulması gibi Hz. Musa'nın Kızıl Deniz'i geçip peşindeki Firavun'un boğulması gibi tarih boyunca gerçekleşen müjdeli haberlerin hepsini toplayıp "On Muharrem'de olmuştur" deseniz bile, bu yalanları yuttursanız bile Kerbela faciasını örtebilir misiniz, bu derin yarayı kapatabilir misiniz?
Muharrem mah-ı matemdir.
Muharrem matem ayıdır, hem de iki milyar Müslümanın tamamı için.
Muharrem, anaların anası, "babasının anası" Fâtıma ananın kesilip-doğranan ciğerpareleri için feryad-figan ağladığı yüreğini dağladığı mah-ı matemdir/matem ayıdır.
Muharrem, alemlerin fahri son elçi son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın hal-i hayatta iken hasretle öpüp kokladığı, "soyumu devam ettirecek olan" diye nitelendirdiği, candan "oğlum" dediği Hz. Hüseyin'in canavarlaşmış Ümeyyeoğulları tarafından paramparça edildiği aydır.
Muharrem, Yezitgiller tarafından nice mahremiyetlerin çiğnendiği, ayaklar altına alındığı aydır.
Muharrem, Hz. Ali ile Hz. Fâtıma ananın çocukları, torunları, oğulları ve kızları üzerine, en vahşi canavarları bile utandıran vahşetle saldırıldığı bir aydır.
Muharrem, Hz. Hüseyin'in yönetiminde yaklaşık yetmiş kişilik kadın-erkek, çoluk-çocuk bir yolcu kafilesinin üzerine otuz bin kişilik bir ordu ile vahşice saldırıldığı, hepsi de peygamber torunları olan erkeklerin katledildiği kadınların ise esir edilip çöllerde dolaştırıldığı bir aydır.
Muharrem, geçtiği bütün vadilerde ve Kerbela civarında bütün hayvanatı ve nebatatı, bütün vahşi hayvanları sulayan Fırat ırmağından bir yudum suyun bile Hz. Hüseyin'e ve kundaktaki oğlu "küçük Ali'ye" çok görüldüğü bir matem ayıdır.
Muharrem, Kerbela şehidi Hz. Hüseyin'in bir baba şefkatiyle, yangın yüreği ile en küçük Ali'sini kucağına alarak; "sizin derdiniz benimle, bu yavrunun ne suçu var, lütfen bir yudum su" talebinin zehirli bir okla karşılandığı, küçük Alisinin kucağında şehit edildiği bir mah-ı matemdir.
Muharrem, beş-altı yaşlarındaki Hz. Hüseyin kızı Rukeyye'nin, günlerce şehir şehir dolaştırılan kafilenin arasında "babam nerede, babam ne zaman gelecek?" feryatlarından sonra, Yezid'in yamakları tarafından bir gece bir tepsi içinde babasının kesik başı gösterilerek ansızın şehit edildiği bir matem ayıdır.
Evet, Muharrem matem ayıdır.
Son peygamberin evlad u iyaline karşı, o devrin süper güçleri tarafından değil, sözde Müslümanlar tarafından, kuzu postuna bürünmüş vahşi kurtlar tarafından tarihte emsali görülmemiş bir vahşetin sergilendiği bir matem ayıdır Muharrem.
Bu korkunç cinayeti işleyen vahşi kadro daha sonra "hadis uydurma seferberliği" başlatarak, ümmet-i Muhammed'in bu mateme iştirak etmesini, hiç olmazsa peygamberi ile beraber, hiç olmazsa Hz. Ali ve Fâtıma ana ile beraber yas tutmasını engellemeye çalışmışlar ve bir noktaya kadar da başarmışlar bu işi.
Bugün televizyonlara çıkıp, ilim adına, ilim adamı sıfatıyla; "Şiiler hala bu ağıt kültürünü sürdürüyorlar" diyebilen bir sürü, "sürü" kılıklı adamlara rastlıyoruz.
Peygamberin yasına ortak olmak "ağıt kültürünü" devam ettirmek ise, Muaviye ve Yezit'le beraber bir yol tutmak acaba hangi kültürü sürdürmek oluyor?
Nuh'un gemisinin Cudi dağına oturması, Tufan'ın son bulması gibi Hz. Musa'nın Kızıl Deniz'i geçip peşindeki Firavun'un boğulması gibi tarih boyunca gerçekleşen müjdeli haberlerin hepsini toplayıp "On Muharrem'de olmuştur" deseniz bile, bu yalanları yuttursanız bile Kerbela faciasını örtebilir misiniz, bu derin yarayı kapatabilir misiniz?
Muharrem mah-ı matemdir.
Muharrem matem ayıdır, hem de iki milyar Müslümanın tamamı için.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024