Genellikle kaburgası kalın takımı ille de suyu buradan alacağız diye tepinip duruyor. Kaburgası kalın olanlar gemiyi kaburgadan delmekte ısrar ediyorlar. Gemi kaburgadan delinirse yavaş yavaş su alacağını ve suyun derinliklerine gömüleceğini anlamaya ne yazık ki kaburgalarının kalınlığı engel oluyor. "Batarsa batsın, biz yerimizden memnunuz" havasını sürdürüyorlar. Gemi batarsa, "memnunuz dedikleri" yerlerinde yeller eseceğini dahi idrak edemiyorlar. Meşhur Hadis-i Şeriftir, ama son yıllarda vaiz efendilerden pek duymadım, buyuruyor ki alemlerin efendisi: ""Allah'ın sınırlarını aşan kimseler, bir gemideki topluluğa benzerler: Onlar, gemideki yerlerini kura ile paylaştılar; bir kısmı geminin üst katına bir kısmı ise alt katına yerleştiler. Geminin alt katında bulunanlar, su almak için üst kattakilerin yanından geçerlerdi. Bunun üzerine 'hissemize düşen yerden delik açsak da yukarıdakileri rahatsız etmesek' dediler. Şimdi üst kattakiler bunları, istediklerini yapmakta serbest bırakırlarsa hepsi helâk olur. Eğer onları bu tehlikeli işten men ederlerse hem kendilerini hem de öbürlerini kurtarmış olurlar." Gemiyi kaburgadan delmek isteyenler işledikleri bu cinayete bin bir çeşit gerekçe uydurup duruyorlar. Reel politika diyorlar, dünya gerçekleri bunu gerektiriyor diyorlar, Avrupa böyle istiyor,Amerika şöyle istiyor diyorlar, demokrasi gereği, çağdaşlaşma gereği diyorlar? Büyük bir kesim de bu hezeyanları gerçekmiş gibi yutuyor, moda deyimi ile derhal hazmediyor. Hazmetmek ne ki bir de etrafını hazmettirmeye kalkıyor. Dr. Salih Türkyılmaz'ın, sigaranın zararlarını anlatırken verdiği örneği bu gün aynen yaşıyoruz. Diyor ki Dr. Kurbanını işkence ile öldürmeyi planlayan katil, yakaladığı zavallının önce el parmaklarını sıra ile, sonra ayak parmaklarını, sonra sağ kulağını,sonra sol kulağını?parça parça yok eder. Tıpkı sigaranı yaptığı gibi. Gelelim gemi örneğimize. Devlet gemimiz azar azar, parça parça, tahta tahta deliniyor ve azgın sulara teslim ediliyor. Ne yazık ki kaburgası kalınlar hala tehlikenin farkında bile değil.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024