Genocide (Soykırım) savaşlarda işgal güçleri tarafından yapılmaktadır.
Soykırım, tamamen veya kısmen yok etmek niyetiyle, aşağıdaki türlerden hepsini veya sadece birini işlemesidir.
Bir ırka, dine veya etnik bir gruba karşı öldürme derecesine varan zorbalık hainlik ve tahakküme katliam denmektedir.
Eğer bu öldürülmelere varan zorbalıkları devlet bizzat halkı kışkırtarak yapıyorsa genocide denir.
Ama başıbozukluk zamanında, yasaların işlemediği veya yetersiz kaldığı durumlarda, halkın kendisi kargaşalar esnasında, birbirini öldürmeye ve katletmeye girerse, buna genocide denmez buna toplu kıyım veya Massacre denmektedir. Bu tür katliamlar anarşik dönemlerinde sıklıkla zuhur edebilmektedir.
Genocide milletlerin yasalarına göre yasa dışı "Suç" sayılmakta ve ona sebep olanlara ağır ceza verilmektedir.
Genocide iki ayrı kelimeden oluşmaktadır. İlki Yunanca Halk, Senos'tur. Kelimenin diğer yarısı ise Latinceden alınmadır. Onun da manası (Saedere) öldürmek demektir.
1940 yılının kasım ayında Hindistan Birleşmiş Milletlere bir tasarı sunmuştur. Bu tasarıda BM'nin Genel Kurulunun bu tür kitle öldürmelerinin Uluslararası suç sayılmasını istemiştir. Aynı yılın aralık ayında, soykırımın uluslararası suç sayılması kabul edilerek ve ona karşılık olarak da, cezanın uluslararası uygulanmasına karar verilmiştir. Bu tasarıdaki kararlar bütün ulusları ilgilendirmektedir denmektedir.
1948 yılında BM ekonomik ve sosyal konseyi
Jenosid Konvansionu'nu imzalamıştır.
Bu konvansionda saldırgan topluluk veya millet, genellikle hedef grubu seçmekte ve kendi iktidarına ideolojisine veya başka bir amacına ulaşmak için kendisine tehdit olarak gören kimseleri bir anti demokratik yöntemle yok etmeye çalışmaktadır.
Soykırımlar genellikle savaşlar esnasında veya onlardan hemen sonra en çok yapılmaktadır. Bu durumlarda Jenoside katılanlar veya iktidar iken ona yardım edenler hatta öteki hükümetler bile suça katılmış olarak saymaktadır.
Jenosid Anlaşmasına giren suçlar:
1- Belirli bir grup üyelerini öldürmek,
2- Belirli bir grup üyelerine bedensel veya ruhsal zarar vermek,
3- Tamamen veya kısmen fiziksel olarak yok etmek amacıyla grubun veya toplumun yaşama şartlarını kasıtlı olarak kötüleştirmek.
4- O toplumun çocuklarını başka ailelere vermek ve sistematik olarak o grubu göç ettirmek için her türlü zorbalığı kasten yapmak uluslararası suç sayılmaktadır.
Anlaşmanın bazı ilginç maddeleri
Bunun başında bu durumlarda zorla doğum önleyişi bile yasaklanmaktadır. Etnik gruplara devlet gücüyle doğum kontrolünü zorla yaptırmak bile suç sayılmaktadır.
Not: 1990'lı yıllardaki Bosna katliamlarında hem öldürülmeler, hem çocukların ve insanların sakatlanmaları zuhur etmiştir. Kaldıki geri kalan çocukların zorla başka ailelere verilmesi de kitle halinde yapılmıştır. Anlaşmanın 4. fıkrasında ise cezalar gösterilmektedir. Burada bilhassa gereken cezaların etkili olmasına dikkat edilmiştir.
Anlaşmanın 4. fırkasında, soykırım suçuyla itham edilenlerin uluslararası yargı mahkemelerine, çıkarılması gerekliliği zikderilmektedir.
Bu anlaşma 1970 yıllarına kadar 74 ülke izma koymuştur. Bu ülkeler arasında ABD, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği de vardı. Bununla beraber bu kadar imza edilmesine rağmen bu tasarı Birleşmiş Milletler meclisinde tam tasdik yapılmamıştı.
Soykırım, tamamen veya kısmen yok etmek niyetiyle, aşağıdaki türlerden hepsini veya sadece birini işlemesidir.
Bir ırka, dine veya etnik bir gruba karşı öldürme derecesine varan zorbalık hainlik ve tahakküme katliam denmektedir.
Eğer bu öldürülmelere varan zorbalıkları devlet bizzat halkı kışkırtarak yapıyorsa genocide denir.
Ama başıbozukluk zamanında, yasaların işlemediği veya yetersiz kaldığı durumlarda, halkın kendisi kargaşalar esnasında, birbirini öldürmeye ve katletmeye girerse, buna genocide denmez buna toplu kıyım veya Massacre denmektedir. Bu tür katliamlar anarşik dönemlerinde sıklıkla zuhur edebilmektedir.
Genocide milletlerin yasalarına göre yasa dışı "Suç" sayılmakta ve ona sebep olanlara ağır ceza verilmektedir.
Genocide iki ayrı kelimeden oluşmaktadır. İlki Yunanca Halk, Senos'tur. Kelimenin diğer yarısı ise Latinceden alınmadır. Onun da manası (Saedere) öldürmek demektir.
1940 yılının kasım ayında Hindistan Birleşmiş Milletlere bir tasarı sunmuştur. Bu tasarıda BM'nin Genel Kurulunun bu tür kitle öldürmelerinin Uluslararası suç sayılmasını istemiştir. Aynı yılın aralık ayında, soykırımın uluslararası suç sayılması kabul edilerek ve ona karşılık olarak da, cezanın uluslararası uygulanmasına karar verilmiştir. Bu tasarıdaki kararlar bütün ulusları ilgilendirmektedir denmektedir.
1948 yılında BM ekonomik ve sosyal konseyi
Jenosid Konvansionu'nu imzalamıştır.
Bu konvansionda saldırgan topluluk veya millet, genellikle hedef grubu seçmekte ve kendi iktidarına ideolojisine veya başka bir amacına ulaşmak için kendisine tehdit olarak gören kimseleri bir anti demokratik yöntemle yok etmeye çalışmaktadır.
Soykırımlar genellikle savaşlar esnasında veya onlardan hemen sonra en çok yapılmaktadır. Bu durumlarda Jenoside katılanlar veya iktidar iken ona yardım edenler hatta öteki hükümetler bile suça katılmış olarak saymaktadır.
Jenosid Anlaşmasına giren suçlar:
1- Belirli bir grup üyelerini öldürmek,
2- Belirli bir grup üyelerine bedensel veya ruhsal zarar vermek,
3- Tamamen veya kısmen fiziksel olarak yok etmek amacıyla grubun veya toplumun yaşama şartlarını kasıtlı olarak kötüleştirmek.
4- O toplumun çocuklarını başka ailelere vermek ve sistematik olarak o grubu göç ettirmek için her türlü zorbalığı kasten yapmak uluslararası suç sayılmaktadır.
Anlaşmanın bazı ilginç maddeleri
Bunun başında bu durumlarda zorla doğum önleyişi bile yasaklanmaktadır. Etnik gruplara devlet gücüyle doğum kontrolünü zorla yaptırmak bile suç sayılmaktadır.
Not: 1990'lı yıllardaki Bosna katliamlarında hem öldürülmeler, hem çocukların ve insanların sakatlanmaları zuhur etmiştir. Kaldıki geri kalan çocukların zorla başka ailelere verilmesi de kitle halinde yapılmıştır. Anlaşmanın 4. fıkrasında ise cezalar gösterilmektedir. Burada bilhassa gereken cezaların etkili olmasına dikkat edilmiştir.
Anlaşmanın 4. fırkasında, soykırım suçuyla itham edilenlerin uluslararası yargı mahkemelerine, çıkarılması gerekliliği zikderilmektedir.
Bu anlaşma 1970 yıllarına kadar 74 ülke izma koymuştur. Bu ülkeler arasında ABD, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği de vardı. Bununla beraber bu kadar imza edilmesine rağmen bu tasarı Birleşmiş Milletler meclisinde tam tasdik yapılmamıştı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006