Attığım tweette "Genel seçim yaklaştıkça siyasetin nabzı daha hızlı atmaya başladı. Seçim sonucu ne olacak diye konuşuluyor. Süreç kendi mecrasında devam ettiği takdirde, artık Erdoğan dönemi kapanacak. Bunun sebepleri var" dedikten sonra "Birincisi Sayın Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olması önünde anayasa engeli var. İkincisi bu kadar yıldan beri iktidar olan hükümet döneminde sosyoekonomik sorunlar çözülememiştir. Vatandaşın hali içler acısıdır. Bu hali birebir yaşamak, bir dokun bin ah işit modundadır" demiştim.
Milletimizin algı yönetimi ile adeta mahkûm edildiği Ak Parti'nin hâkim olduğu bunca yıldan sonra bir fırsat ele geçti. Tweette, "Cumhur İttifakı'nın karşısında olan Altılı Masa suyu tersine akıtmaya çalışmaktadır. Asıl meselesi güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek olan masanın açıklamaları ve kararları ile zihinleri bulandırmaktadır" diye de eklemiştim. Özellikle AKP artığı iki siyasetçi olan Davutoğlu ve Babacan'ın çıkışları akılları karıştırmaktadır.
Babacan'ın düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü kabilinden açıklamalarından sonra bugün de Davutoğlu'nun açıklamalarını analiz edelim.
"Genel Başkanlar her kararda doğrudan Cumhurbaşkanı gibi imza yetkisine sahip olacak" diyen Davutoğlu, daha önce başbakanlık yapmamış gibi konuşuyor. Devletin başının elbette yardımcı(lar)a ihtiyacı var. Elbette bir danışma ekibi olur ancak her kararda herkesin imza yetkisine sahip olması ne demek? Bir araç kullanırken bile tek şoför vardır. Onun bilgi, birikim ve kararları ile araç yol alır. Düşünebiliyor musunuz, birisi araç kullanırken yanındaki yolcunun veya arka koltukta oturan birisinin direksiyona asıldığını; maazallah kaza an meselesidir. Ehliyet kursuna gidenler bilirler. Acemi şoförün yanında oturan kişinin de ayağının altında pedal vardır. İstediği zaman aracın kullanılmasına müdahale eder. Davutoğlu bu açıklaması ile cumhurbaşkanına güvenmediklerini mi anlatmaya çalışıyor. Bir başka açıdan kendileri ile istişare edilmeyeceğini düşünerek ibrikçi başılığa mı soyunuyor, yani biz de varız mı demek istiyor.
Bütün bu soruların cevabını bir başka konuşmasında yine Davutoğlu verdi.
"Bir Cumhurbaşkanı seçtiniz diyelim. O Cumhurbaşkanı 'Sizin oyunuz düşüktü, ben bu kararı veriyorum' derse... Bunu dediği anda kriz çıkar, meclis desteğimizi çekeriz, ülke seçime gider" şeklinde konuştu.
Bu açıklama bütün kaygıları haklı çıkarttı. Daha işin başında, bir fikir birliği bir güven mekanizması olmadığı görülüyor. Vatandaşın bu kadar sorunu varken bir de siyasi krizlerle uğraşmak istemez, bizim insanımız heyecan peşinde değildir, daha istikrarlı bir hayat ister.
Ez cümle Babacan ve Davutoğlu ne yapmaya çalışıyor?
Anlaşılan Altılı Masa sarı öküzü kaptırmış, tavır koyamıyor. Bunun sonucu nereye varır tahmin edebiliyor musunuz?
Bu yazdıklarım Altılı Masa'ya muhalefet diye algılanmasın.
Dost acı söyler, vakit henüz geçmiş değildir, gerekirse kartlar yeniden karılmalıdır.
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025