Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NATO zirvesine karşı çıkanlara "30 yıl önceki 'go home' dönemini aşmak gerekiyor" diye seslendi.
NATO zirvesinin Türkiye'nin dünyada tanıtımı açısından büyük bir fırsat olduğunu söyleyen Erdoğan, NATO karşıtları için, "dünya büyük bir köy. Herkes birbirine muhtaç. Böyle büyük bir zirveye gölge düşürecek şey onlara bir şey kazandırmaz" dedi.
Başbakan'ın söylediği gibi; gerçekten de go home ya da Türkçesiyle evine dön dönemi çoktan geçti(mi) ?
Ya bu gösteriyi tertipleyenler bunun farkında değiller; ya da Başbakan, bazı dış siyasal dinamiklerin kolay kolay değişmeyeceğini öngöremiyor.
İşgalcibaşı Bush'a "gelme Bush''''evine dön''diyenlere katılırsınız veya katılmazsınız.
Biz tahmin ediyoruz ki; Türk halkının büyük bir kesimi Bush'a ve onun politikalarına büyük tepki duyuyor.
Amerikan jandarmalığını ve başat gücünü tasvip etmek ayrı, Amerika'nın bazı ülkelerde uyguladığı şiddet politikalarını tasvip etmemek apayrı.
Hangi ideolojik boyut ve kesim tarafından dillendirilirse dillendirilsin, dile getirilenlerin ve taleplerin iyi analiz edilmesi gerekmiyor mu?
Irak'ta tecavüze uğrayan kadınlar, kolunu bacağını kaybeden çocuklar,evleri başlarına yıkılan yaşlılar kimin eseri?
Aslolan, bu gerçekleri ve failleri görerek ona karşı pozisyon takınabilmek.
Siz ister 68'liler kuşağına cephe alırsınız, isterseniz islami yelpazeyi temsil eden bazı kurum ve kuruluşları eleştirirsiniz.
Protestocuların ne niyet taşıdıklarından ziyade; onları buna sevkeden saikleri masaya yatırmak öncelik arzediyor.
Erdoğan, "Dünya büyük bir köy. Herkes birbirine muhtaç. Böyle büyük bir zirveye gölge düşürecek şey onlara bir şey kazandırmaz" diye mesajlar da verdi.
Evet, dünyamız hergeçen gün global bir köy halini alıyor. Her ülke birbirine muhtaç. Bu gerçekler asla gözardı edilemez. Bunun aksini savunmak safdillik olur.
Ama bu küresel köyün bir muhtarı, bir korucusu, bir sahip çıkanı olmamalı mı?
Bunu kim, kimler için ve ne zaman yapacak?
Küreselleşmeyle dünya küçülürken, şiddetin boyutu neden küçülmüyor?
Her ülke birbirine muhtaç iken, neden diğer ülkeler birbirlerine cephe almış durumdalar?
İstanbul'daki NATO zirvesi gerek bizler; gerekse Ortadoğu ve Asya halkları için önemli bir eşik teşkil ediyor.
Bu zirveye gölge düşürmek için girişilecek yasadışı eylemlere asla müsaade edilemez.
Ancak; NATO zirvesinin çözüm aramaya çalışacağı coğrafyalarda gerçekleştirilen insanlıkdışı uygulamalar da örtülmemeli.
Başbakan Erdoğan, Afganistan, Irak ve Filistin başta olmak üzere bölgedeki şiddeti körükleyenleri NATO zirvesinde şedit bir şekilde kınamak zorunda.
Enaz NATO protestocularına verilen cevap kadar, Bush'a da tepki verilmeli.
Kimin kime muhtaç olduğu da o zaman belli olacak?
NATO zirvesinin Türkiye'nin dünyada tanıtımı açısından büyük bir fırsat olduğunu söyleyen Erdoğan, NATO karşıtları için, "dünya büyük bir köy. Herkes birbirine muhtaç. Böyle büyük bir zirveye gölge düşürecek şey onlara bir şey kazandırmaz" dedi.
Başbakan'ın söylediği gibi; gerçekten de go home ya da Türkçesiyle evine dön dönemi çoktan geçti(mi) ?
Ya bu gösteriyi tertipleyenler bunun farkında değiller; ya da Başbakan, bazı dış siyasal dinamiklerin kolay kolay değişmeyeceğini öngöremiyor.
İşgalcibaşı Bush'a "gelme Bush''''evine dön''diyenlere katılırsınız veya katılmazsınız.
Biz tahmin ediyoruz ki; Türk halkının büyük bir kesimi Bush'a ve onun politikalarına büyük tepki duyuyor.
Amerikan jandarmalığını ve başat gücünü tasvip etmek ayrı, Amerika'nın bazı ülkelerde uyguladığı şiddet politikalarını tasvip etmemek apayrı.
Hangi ideolojik boyut ve kesim tarafından dillendirilirse dillendirilsin, dile getirilenlerin ve taleplerin iyi analiz edilmesi gerekmiyor mu?
Irak'ta tecavüze uğrayan kadınlar, kolunu bacağını kaybeden çocuklar,evleri başlarına yıkılan yaşlılar kimin eseri?
Aslolan, bu gerçekleri ve failleri görerek ona karşı pozisyon takınabilmek.
Siz ister 68'liler kuşağına cephe alırsınız, isterseniz islami yelpazeyi temsil eden bazı kurum ve kuruluşları eleştirirsiniz.
Protestocuların ne niyet taşıdıklarından ziyade; onları buna sevkeden saikleri masaya yatırmak öncelik arzediyor.
Erdoğan, "Dünya büyük bir köy. Herkes birbirine muhtaç. Böyle büyük bir zirveye gölge düşürecek şey onlara bir şey kazandırmaz" diye mesajlar da verdi.
Evet, dünyamız hergeçen gün global bir köy halini alıyor. Her ülke birbirine muhtaç. Bu gerçekler asla gözardı edilemez. Bunun aksini savunmak safdillik olur.
Ama bu küresel köyün bir muhtarı, bir korucusu, bir sahip çıkanı olmamalı mı?
Bunu kim, kimler için ve ne zaman yapacak?
Küreselleşmeyle dünya küçülürken, şiddetin boyutu neden küçülmüyor?
Her ülke birbirine muhtaç iken, neden diğer ülkeler birbirlerine cephe almış durumdalar?
İstanbul'daki NATO zirvesi gerek bizler; gerekse Ortadoğu ve Asya halkları için önemli bir eşik teşkil ediyor.
Bu zirveye gölge düşürmek için girişilecek yasadışı eylemlere asla müsaade edilemez.
Ancak; NATO zirvesinin çözüm aramaya çalışacağı coğrafyalarda gerçekleştirilen insanlıkdışı uygulamalar da örtülmemeli.
Başbakan Erdoğan, Afganistan, Irak ve Filistin başta olmak üzere bölgedeki şiddeti körükleyenleri NATO zirvesinde şedit bir şekilde kınamak zorunda.
Enaz NATO protestocularına verilen cevap kadar, Bush'a da tepki verilmeli.
Kimin kime muhtaç olduğu da o zaman belli olacak?
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005