Gökdelenler şehirleri esir aldı
İstanbul'da düzenlenen ‘Medeniyet Kurucu Şehirler: Tokyo, İstanbul, Paris, New York' konulu panelde gökdelenleşmenin şehirleri esir almaya başladığına işaret edildi
13.06.2012 00:00:00
YENİ MESAJ - İSTANBUL
Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından düzenlenen ‘Medeniyet Kurucu Şehirler: Tokyo, İstanbul, Paris, New York' konulu panel İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Prof. Nezih Eldem Salonu'nda gerçekleştirildi. İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Hacıhasanoğlu, insanların oluşturduğu şehirleri yaşanabilir halde tutmanın önem arz ettiğine işaret ederek, “Bu bağlamda medeniyet kuran ve barındıran şehirlerimizi anlamak daha da önemli bir unsur olarak önümüze çıkıyor. Yaşanabilir şehirler oluşturulması şehircilik biliminin önceliğidir” şeklinde konuştu.
İTÜ Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Planlama Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Sema Kubat da, Tokyo medeniyetine değindiği konuşmasında şehrin genel özeliklerine değinerek, şunları söyledi: “Tokyo'nun 32 milyonu aşan kalabalık nüfusla ileride nasıl başa çıkacağı bugün gündemi en çok meşgul eden sorulardan birisidir. Bugün Tokyo şehri merkezden itibaren yaklaşık 60 - 70 kilometre varan bir yayılma alanına ve metro ile banliyö hatlarından oluşan raylı sistem ağına sahiptir. Raylı sistemlerin gelişmesi sonucu Tokyo, onları kent merkezine bağlayan tren istasyonları etrafında biçimlenmiş kompakt kentsel birimlerden oluşan bir yapı kazanmıştır. Böylece kent merkezine ulaşımda otomobil kullanımı da azaltılmıştır.”
İstanbul çok özellikli bir şehir
‘Paris' konulu konuşmPanele ‘İstanbul' konulu sunumu ile katılan İTÜ Çevre ve Şehircilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy ise, iki kıtanın da topraklarının bulunduğu İstanbul'u çok özellikli bir şehir olarak niteleyerek, şunları kaydetti: “1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul'u fethettikten sonra kentin mimari açısından ana yapısını bozmadı. Osmanlı bir dönemde Üsküdar - Sarayburnu arasında deniz altından raylı sistem yapmak istendiği, Hamidiye Köprüsü ile Asya ve Avrupa'yı bağlamak istediği kayıtlarda mevcuttur. Fakat üzerinde tam olarak durulmamış ve o dönem için ütopya olarak kaldı” diye konuştu. asına şehrin tarihini anlatan bir slayt gösterisi ile başlayan İstanbul Arel Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Aykaç Erginöz de şöyle konuştu: “Başkent Paris siyasi mekanizmaların daha yoğun daha kompleksleştiği bir şehirdir. Siyasi iktidarın merkezi oluşu dolayısıyla ekonomik ve askeri güçlerin kalbinin attığı Paris şehri, ülkenin birincil piyasası, yani ülke genelinde en genel endüstriyel bölge halini almıştı. Ahlakçıların yozlaşmadan bahsettiği Paris, modern bir Babil'di. Taşra ile Paris arasında denge nasıl kurulabilirdi? Paris'in boğulması nasıl engellenebilirdi?''
Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından düzenlenen ‘Medeniyet Kurucu Şehirler: Tokyo, İstanbul, Paris, New York' konulu panel İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla Prof. Nezih Eldem Salonu'nda gerçekleştirildi. İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Hacıhasanoğlu, insanların oluşturduğu şehirleri yaşanabilir halde tutmanın önem arz ettiğine işaret ederek, “Bu bağlamda medeniyet kuran ve barındıran şehirlerimizi anlamak daha da önemli bir unsur olarak önümüze çıkıyor. Yaşanabilir şehirler oluşturulması şehircilik biliminin önceliğidir” şeklinde konuştu.
İTÜ Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Planlama Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Sema Kubat da, Tokyo medeniyetine değindiği konuşmasında şehrin genel özeliklerine değinerek, şunları söyledi: “Tokyo'nun 32 milyonu aşan kalabalık nüfusla ileride nasıl başa çıkacağı bugün gündemi en çok meşgul eden sorulardan birisidir. Bugün Tokyo şehri merkezden itibaren yaklaşık 60 - 70 kilometre varan bir yayılma alanına ve metro ile banliyö hatlarından oluşan raylı sistem ağına sahiptir. Raylı sistemlerin gelişmesi sonucu Tokyo, onları kent merkezine bağlayan tren istasyonları etrafında biçimlenmiş kompakt kentsel birimlerden oluşan bir yapı kazanmıştır. Böylece kent merkezine ulaşımda otomobil kullanımı da azaltılmıştır.”
İstanbul çok özellikli bir şehir
‘Paris' konulu konuşmPanele ‘İstanbul' konulu sunumu ile katılan İTÜ Çevre ve Şehircilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy ise, iki kıtanın da topraklarının bulunduğu İstanbul'u çok özellikli bir şehir olarak niteleyerek, şunları kaydetti: “1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul'u fethettikten sonra kentin mimari açısından ana yapısını bozmadı. Osmanlı bir dönemde Üsküdar - Sarayburnu arasında deniz altından raylı sistem yapmak istendiği, Hamidiye Köprüsü ile Asya ve Avrupa'yı bağlamak istediği kayıtlarda mevcuttur. Fakat üzerinde tam olarak durulmamış ve o dönem için ütopya olarak kaldı” diye konuştu. asına şehrin tarihini anlatan bir slayt gösterisi ile başlayan İstanbul Arel Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Aykaç Erginöz de şöyle konuştu: “Başkent Paris siyasi mekanizmaların daha yoğun daha kompleksleştiği bir şehirdir. Siyasi iktidarın merkezi oluşu dolayısıyla ekonomik ve askeri güçlerin kalbinin attığı Paris şehri, ülkenin birincil piyasası, yani ülke genelinde en genel endüstriyel bölge halini almıştı. Ahlakçıların yozlaşmadan bahsettiği Paris, modern bir Babil'di. Taşra ile Paris arasında denge nasıl kurulabilirdi? Paris'in boğulması nasıl engellenebilirdi?''
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
