Ebû Süleyman Darani
Ebu Süleyman Darani hazretleri, dünyadan ve içindekilerden yüz çevirmiş olup, zahid bir hayat yaşadı. İlk defa yünlü elbise giyen sofilerden oldu.
ZÜhd nedir diye soranlara; "Zühd, Allah-ü Tela ile meşgul olmaya mani olan her şeyi terk etmektir. Dünyanın hiç olduğunu bilmeyen, zühd sahibi olamaz."
Dünyaya rağbet etmemek gerektiği hususunda da; "Dünya, kendisini isteyenden kaçar, kendinden kaçanı kovalar. Kendinden kaçanı yakalayabilirse, yaralar. Kendini isteyip bağlananı ise öldürür. Çünkü dünya ile güreş etmeye gelmez. İnsanı yener, sırtını yere getirir. Dünyaya bağlanmak, Allah-ü Teala'nın rızasını kazanmaya mani olan bir perdedir. Ahireti düşünmek ise, gönlün canlanmasına sebeb olur. İbret almakla ilim, tefekkür ile de Allah korkusu artar. Dünya sevgisinin yerleştiği bir kalpte, ahiret düşüncesi göç edip gider" buyurdu.
"Ahireti düşünmek aklın alameti ve kalbin hayatıdır."
"Kadın olsun, çocuk olsun, mal olsun, seni Allah-ü Teala'yı anmaktan alıkoyan her şey hayırsızdır. Allah-ü Teala'yı tanıdıktan sonra, O'ndan başkasına meyletmeyin."
Ebu Süleyman Darani hazretleri bir gün insanlara nasihat ediyordu. İleri gelen talebelerinden Ahmed bin Ebu'l-Havari, hocasının nasihat ettiği meclise gelip; "Efendim, fırın ısındı. Bugün ne pişirmemizi emredersiniz?" diye sordu. Ebu Süleyman cevap vermedi. Talebesi aynı suali birkaç defa tekrar edince talebesine; "Gidip içine oturunuz!" buyurdu. Talebe; "Hocamın her sözü hikmetlidir. O, madem ki böyle buyurdu, onun dediği doğrudur" diyerek, gelip fırının içine girdi. Ebu Süleyman Darani sohbet bittikten sonra etrafındakiler hayretle; "O, hakikaten dediğinizi yapmış, fırına girmiş midir?" dediler. Ebu Süleyman Darani; "Elbette. O söz dinler. Nefsine uymaz. Bana muhalefet etmez" buyurdu. Oradakiler merakla fırına gelip, kapağı açtılar. Ahmed, hakikaten kızgın fırında oturmakta, bir kılı dahi yanmamış halde beklemekteydi.
Ebu Süleyman Darani hazretleri, dünyadan ve içindekilerden yüz çevirmiş olup, zahid bir hayat yaşadı. İlk defa yünlü elbise giyen sofilerden oldu.
ZÜhd nedir diye soranlara; "Zühd, Allah-ü Tela ile meşgul olmaya mani olan her şeyi terk etmektir. Dünyanın hiç olduğunu bilmeyen, zühd sahibi olamaz."
Dünyaya rağbet etmemek gerektiği hususunda da; "Dünya, kendisini isteyenden kaçar, kendinden kaçanı kovalar. Kendinden kaçanı yakalayabilirse, yaralar. Kendini isteyip bağlananı ise öldürür. Çünkü dünya ile güreş etmeye gelmez. İnsanı yener, sırtını yere getirir. Dünyaya bağlanmak, Allah-ü Teala'nın rızasını kazanmaya mani olan bir perdedir. Ahireti düşünmek ise, gönlün canlanmasına sebeb olur. İbret almakla ilim, tefekkür ile de Allah korkusu artar. Dünya sevgisinin yerleştiği bir kalpte, ahiret düşüncesi göç edip gider" buyurdu.
"Ahireti düşünmek aklın alameti ve kalbin hayatıdır."
"Kadın olsun, çocuk olsun, mal olsun, seni Allah-ü Teala'yı anmaktan alıkoyan her şey hayırsızdır. Allah-ü Teala'yı tanıdıktan sonra, O'ndan başkasına meyletmeyin."
Ebu Süleyman Darani hazretleri bir gün insanlara nasihat ediyordu. İleri gelen talebelerinden Ahmed bin Ebu'l-Havari, hocasının nasihat ettiği meclise gelip; "Efendim, fırın ısındı. Bugün ne pişirmemizi emredersiniz?" diye sordu. Ebu Süleyman cevap vermedi. Talebesi aynı suali birkaç defa tekrar edince talebesine; "Gidip içine oturunuz!" buyurdu. Talebe; "Hocamın her sözü hikmetlidir. O, madem ki böyle buyurdu, onun dediği doğrudur" diyerek, gelip fırının içine girdi. Ebu Süleyman Darani sohbet bittikten sonra etrafındakiler hayretle; "O, hakikaten dediğinizi yapmış, fırına girmiş midir?" dediler. Ebu Süleyman Darani; "Elbette. O söz dinler. Nefsine uymaz. Bana muhalefet etmez" buyurdu. Oradakiler merakla fırına gelip, kapağı açtılar. Ahmed, hakikaten kızgın fırında oturmakta, bir kılı dahi yanmamış halde beklemekteydi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.