Süfyan Hazretleri, birisiyle birlikte evin kapısında duruyordu. Önlerinden, süslenmiş bir adam geçti. Arkadaşı bu adama bakarken, Süfyan-ı Sevri mani olup; "Eğer sizler bakmamış olsanız, böyle israf yapmazdı. Bunun israf günahına siz de ortak oluyorsunuz." buyurdu.
Birisi gelip; "Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde buyuruyor ki: "Çok et yiyen bir hane halkından, Allah-u Teala nefret eder." Buradaki hane halkından murad nedir?" diye sordu. Süfyân-ı Sevrî hazretleri; "Gıybet edenlerdir. Çünkü gıybet edenler başkalarının etini yerler." cevabını verdi.
Süfyân-ı Sevrî hazretleri hikmetli sözleriyle insanlara nasihatlarda bulunup, hak yolun bilgilerini öğretti. Bu hususta nasihatleri pek çoktur. Buyurdu ki:
"Ey kardeşim! Her zaman ve her yerde doğru ol. Yalan, sözünde durmamak, emaneti yerine getirmemek gibi kötü huylardan çok sakın. Yalancı ve sözünde durmayanlarla düşüp kalkma. Çünkü, böyleleriyle beraber olmak günaha sebeb olur. Yine, sözlerinde ve işlerinde riyadan sakın. Çünkü riya, gizli şirktir. Ucub'dan da kendini muhafaza et. Ucub, yaptığı ibadetleri, iyilikleri beğenerek bunlarla övünmektir. Ucub bulunan amel, Allahu Tealanın katında makul değildir. (Fakat bunların Allahu Tealadan gelen nimetler olduğunu düşünerek sevinmek ucub olmaz.) Sen, dinini; dini üzerine titreyen (Sünneti seniyeye bağlı, ilmiyle amel eden) alimlerden öğren. Çünkü dininde sağlam olmayan, ilmiyle amel etmeyenin hali, hasta olup kendisini tedaviden ve kendine bir çare bulmaktan aciz olan tabibin haline benzer. Böyle bir tabib, insanların hastalıklarını nasıl teşhis edip, iyileştirir? Onlara nasıl ilaç tavsiye eder? Çünkü kendisi hastadır. İşte dini üzerine titremeyen ilmiyle amel etmeyen bir kimse, senin dinine imanına zarar gelir diye nasıl titrer? Ne derecede titizlik gösterebilir?
Aziz kardeşim! Dinin, senin etin ve kanın yerindedir. Kendin için ağla. Kendine merhamet et. Sen kendine acımazsan başkası sana hiç acımaz. Senden dünya sevgisini giderip, ahirete hazırlık için teşvik eden kimselerle oturup, kalk. Dünya işine dalıp, ahireti unutanlarla düşüp kalkma. Çünkü onlar senin dinini, itikadını ve kalbini bozarlar. Ölümü çok hatırla. Geçmiş günahlarından dolayı çok istigfar et. (Allahu Teala'dan af ve mağrifetini iste) Kalan ömrün için, Allahu Tealadan seni muhafaza etmesini iste.
Aziz kardeşim! Güzel edep ve güzel ahlaka iyi sarıl. Cemaate muhalefet edip onlardan ayrılma. Çünkü hayır cemaat iledir. Fakat cemaat dünyaya dalıp, dünyalarını mamur etmeğe çalışıyorsa, onlara uymazsın. Dini hakkında senden birşey soran her mümine, yardımcı ol. Onlara yol göster. Onlara nasihatta bulun. Allahu Teala'nın beğendiği bir işte, seninle müşavere eden (sana danışan) bir kimseden hiç birşeyi gizleme. Bir mümine hıyanet etmekten çok sakın. Kim bir mümine hıyanet ederse, Allahu Teala ve Resuluna hıyanet etmiş olur. Mümin bir kardeşini Allahu Teala için sevdiğin zaman, canını ve malını ondan esirgeme..."
Birisi gelip; "Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde buyuruyor ki: "Çok et yiyen bir hane halkından, Allah-u Teala nefret eder." Buradaki hane halkından murad nedir?" diye sordu. Süfyân-ı Sevrî hazretleri; "Gıybet edenlerdir. Çünkü gıybet edenler başkalarının etini yerler." cevabını verdi.
Süfyân-ı Sevrî hazretleri hikmetli sözleriyle insanlara nasihatlarda bulunup, hak yolun bilgilerini öğretti. Bu hususta nasihatleri pek çoktur. Buyurdu ki:
"Ey kardeşim! Her zaman ve her yerde doğru ol. Yalan, sözünde durmamak, emaneti yerine getirmemek gibi kötü huylardan çok sakın. Yalancı ve sözünde durmayanlarla düşüp kalkma. Çünkü, böyleleriyle beraber olmak günaha sebeb olur. Yine, sözlerinde ve işlerinde riyadan sakın. Çünkü riya, gizli şirktir. Ucub'dan da kendini muhafaza et. Ucub, yaptığı ibadetleri, iyilikleri beğenerek bunlarla övünmektir. Ucub bulunan amel, Allahu Tealanın katında makul değildir. (Fakat bunların Allahu Tealadan gelen nimetler olduğunu düşünerek sevinmek ucub olmaz.) Sen, dinini; dini üzerine titreyen (Sünneti seniyeye bağlı, ilmiyle amel eden) alimlerden öğren. Çünkü dininde sağlam olmayan, ilmiyle amel etmeyenin hali, hasta olup kendisini tedaviden ve kendine bir çare bulmaktan aciz olan tabibin haline benzer. Böyle bir tabib, insanların hastalıklarını nasıl teşhis edip, iyileştirir? Onlara nasıl ilaç tavsiye eder? Çünkü kendisi hastadır. İşte dini üzerine titremeyen ilmiyle amel etmeyen bir kimse, senin dinine imanına zarar gelir diye nasıl titrer? Ne derecede titizlik gösterebilir?
Aziz kardeşim! Dinin, senin etin ve kanın yerindedir. Kendin için ağla. Kendine merhamet et. Sen kendine acımazsan başkası sana hiç acımaz. Senden dünya sevgisini giderip, ahirete hazırlık için teşvik eden kimselerle oturup, kalk. Dünya işine dalıp, ahireti unutanlarla düşüp kalkma. Çünkü onlar senin dinini, itikadını ve kalbini bozarlar. Ölümü çok hatırla. Geçmiş günahlarından dolayı çok istigfar et. (Allahu Teala'dan af ve mağrifetini iste) Kalan ömrün için, Allahu Tealadan seni muhafaza etmesini iste.
Aziz kardeşim! Güzel edep ve güzel ahlaka iyi sarıl. Cemaate muhalefet edip onlardan ayrılma. Çünkü hayır cemaat iledir. Fakat cemaat dünyaya dalıp, dünyalarını mamur etmeğe çalışıyorsa, onlara uymazsın. Dini hakkında senden birşey soran her mümine, yardımcı ol. Onlara yol göster. Onlara nasihatta bulun. Allahu Teala'nın beğendiği bir işte, seninle müşavere eden (sana danışan) bir kimseden hiç birşeyi gizleme. Bir mümine hıyanet etmekten çok sakın. Kim bir mümine hıyanet ederse, Allahu Teala ve Resuluna hıyanet etmiş olur. Mümin bir kardeşini Allahu Teala için sevdiğin zaman, canını ve malını ondan esirgeme..."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.