Her birimizin gözünde farklı renk ve numaralardan oluşan hayalet birer gözlük vardır aslında. Kimimiz tozpembe görürken hayatı, bir diğerimiz kömür karası gözlerle süzer etrafını. Bazılarımız bardağın dolu tarafından bakıp mutlu olurken, bir kısmımız ise boş tarafıyla oyalanır durur. Bir de görmede boyut atlayanlar vardır. Dağa da baksa, taşa da baksa Rabbini görenler gibi mesela.Esasen okumak, araştırmak ve edindiğimiz tecrübeler gözlüğümüzün numarasını belirlemede etkilidir. Fakat bazen net göremediğimiz halde, aynı gözlüğü kullanmakta ısrarcı olabiliriz. Nihayetinde gördüklerimiz, görmek istediklerimize dönüşür ve bu çok tehlikelidir. Çünkü doğru bir bakış açısıyla dünyaya açılmaz ise bu gözler, yanlışın peşinden koşmaya devam eder. Hani derler ya, "körü körüne peşinden gitmek" diye. İşte bu deyim, yanlış numaralı bir gözlük takıldığında o kişinin eylemlerinin dıştan görünüşüdür. Görüş açınızdaki derinlik arttıkça, doğru ile yanlışı ayırt etme hüneriniz de artar. Unutmayın ki bakmak ile görmek aynı şey değildir. İsterseniz şimdi görme de farklı bir boyuta geçelim. Örneğin; rasyonel bir bakış açısıyla, içinde bulunduğumuz ekonomik durumu değerlendirirsek nasıl bir çıkmazda olduğumuzu çok net bir şekilde görebiliriz. Yaşadığımız maddi sıkıntılar mutsuzluğu beraberinde getirmekle kalmamış, hayata "madde odaklı" bir bakış açısı getirmemize neden olmuştur. İnsanımız öyle enteresan tablolarla karşılaşmıştır ki, "kör olaydım da bütün bunları görmeyeydim" demekten kendini alamamıştır. Bir tarafta yapılan Ak Saray'da bir bardağa 1000 TL verildiğini, diğer tarafta asgari ücretin 1000 TL dahi etmediğini görmek, hayata fakirlik gözlüğünden bakmaya mahkûm etmiştir bu milleti.Tüm bunlara rağmen bir buğday tanesine bakıp ondaki başağı görebilen bir insan çıkmış ve çözümün kitabını yazarak, yepyeni, taptaze bir ekonomik bakış açısı ortaya koymuştur. Çözümün adı Milli Ekonomi Modeli'dir. Çözümü, sağlam bir zemin üzerine kuran, sorunlara kapitalizm ile taban tabana zıt bir bakış açısıyla yaklaşan ve görüşünde muazzam bir derinlik taşıyan Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Sayın Baş, yazdığı bu model ile "Elveda fakirlik, hoş geldin zenginlik" dedirtecek bir görüşün iplerini milletinin eline vermiştir. "Ben varım, peki ya siz?" demiştir. Yazımızın girişinde her insanın farklı renk ve numaralarda gözlükler taktığından bahsetmiştik. Her ne kadar yaşadığımız ekonomik problemler bizi çaresizlik gözlüğünü takmaya itse de artık gözlük değiştirme zamanı gelmiştir!Çare varken, çaresizliğe sürüklenmek bu yüce millete yakışmayacaktır. Şimdi aynanın karşısına geçin ve umutsuzluk, fakirlik ve çaresizlik gözlüklerini çıkarıp atın! Onların yerine size çözümü gösteren bir gözlük takın.İşte bu gözlüğün adı Milli Ekonomi Modeli gözlüğü olsun!
Merve Aydın / diğer yazıları
- Ağlanacak olana ağlayalım / 25.10.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015
- Bir kutlu doğum günü / 08.07.2015
- Tek mutlu son / 02.07.2015
- Tek mutlu son / 01.07.2015
- Ramazan ayında kulun Hakka yönelişi / 20.06.2015
- Beşinci mevsim: Haydar Baş / 14.06.2015
- Kurtuluşun yolu belli / 06.06.2015
- Tüm engellemelere rağmen kazanılan gönüller / 31.05.2015
- Bütün ümidim gençliktedir / 21.05.2015
- Duma Duma dum! / 18.05.2015