Güçlendirme, deprem için kalkan
İstanbul Aydın Üniversitesi AFAM Müdürü Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, deprem riski olan İstanbul gibi kentlerde yapılacak yapı güçlendirme çalışmalarının depreme karşı bir kalkan olabileceğine dikkat çekti
08.12.2017 00:00:00
Türkiye nüfusunun yüzde 70'inden fazlası artık şehirlerde yaşıyor. Göç sonucunda hızlı büyüyen kentlerde, yeni yerleşim alanlarının seçiminde deprem gibi afet riskleri, zemin ve topografik özelliklerin yeterince dikkate alınmadığını belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, bu durumun kentlerimizi daha büyük risk havuzlarına dönüştürdüğünü ve günümüzde dünya genelinde yaşanan afetlerin daha fazla insanı etkilemesinin ve daha fazla ekonomik kayıplara neden olmasının temelinde yer alan belki de en önemli unsurlardan biri olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Altan, dünya genelinde yaşanan afetlerin daha fazla insanı etkilemesinin ve daha fazla ekonomik kayıplara neden olmasının temelinde kentlerdeki risk havuzlarının etkili olduğuna dikkat çekti. Dünyada birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de kentleşmede bu durumun etkili olduğunun gözlemlendiğine işaret ederek 1999 Marmara Depremi'nin bunu açıkça gösterdiğini ifade etti.
Tüm bu tabloya bir de bir önceki yıllara göre oluşum sıklığı giderek artan afetlerin eklenmesi, olası bir afette meydana gelebilecek kayıpların ve çevresel sorunların çözümüne yönelik hızlı ve etkin önlem alma ihtiyacı doğduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Altan, "Bu ihtiyaç sonucunda ise afetlerde meydana gelen kayıplarda en büyük paya sahip olan yapıların afetlere karşı dayanımlarının artırılması, öncelikli hedeflerden birisini oluşturmaktadır.
Bu nedenle özellikle ülkemizde afete neden olabilecek risklerin başında gelen depremlere karşı kullandığımız yapıların afet direncinin artırılması Erzincan, Düzce, Adapazarı, Van depremlerinde yaşadıklarımızın tekrarlanmaması için hayati önem taşımaktadır" dedi.
'Güçlendirme çalışmaları kazanımdır'
Bugün Türkiye'de depreme dayanımı düşük niteliksiz yapı stoğunun neden olacağı sorunları aşmak için kullanılan yöntemlerden birisinin yapı güçlendirme çalışmaları olduğunun altını çizen Prof. Dr. Altan, "Bir yapının deprem ve benzeri kuvvetlere karşı kendisinden beklenen performansı sağlayabilmesi için yapının tamamında ya da bazı bölümlerinde yapılan iyileştirme çalışmaları olarak tanımlanan güçlendirme çalışmaları süre ve maliyet açısından çok önemli kazanımlar sunmaktadır.
Özellikle kısa bir gelecek zaman dilimi içerisinde büyük bir depremin beklendiği İstanbul gibi kentler için güçlendirme çalışmaları önemli kazanımlar sunacaktır" ifadelerinde bulundu.
'Deprem riski analiz edilmeli'
Uygulanacak bir güçlendirme çalışmasında yönetmeliklerle belirlenen standartlara ulaşabilmek için binanın mevcut güvenlik düzeyinin, geometrisinin ve donatı detaylarının tam olarak hesaplanması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, zemin özelliklerinin ve bölgenin deprem riskinin analizi ve kullanılacak malzeme ve yöntemlerin buna göre seçimi ve tüm bu analiz ve hesaplamalar sonrasında toplanan veriler ile bir modelleme oluşturularak statik ve dinamik analizlerle desteklenmesinin öneminin altını çizdi.
Bina güçlendirme sürecinin hazırlanış ve uygulama süreçleri ile ciddi deneyim ve uzmanlık gerektirdiğini belirterek "Tüm bu hesaplamalardan ve mühendislik hizmetlerinde yoksun bir güçlendirme çalışmasının zaman ve kaynak israfından ziyade kullanıcılarının can güvenliğini de tehdit edeceği unutulmamalıdır" yorumunda bulundu.
İHA
Prof. Dr. Altan, dünya genelinde yaşanan afetlerin daha fazla insanı etkilemesinin ve daha fazla ekonomik kayıplara neden olmasının temelinde kentlerdeki risk havuzlarının etkili olduğuna dikkat çekti. Dünyada birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de kentleşmede bu durumun etkili olduğunun gözlemlendiğine işaret ederek 1999 Marmara Depremi'nin bunu açıkça gösterdiğini ifade etti.
Tüm bu tabloya bir de bir önceki yıllara göre oluşum sıklığı giderek artan afetlerin eklenmesi, olası bir afette meydana gelebilecek kayıpların ve çevresel sorunların çözümüne yönelik hızlı ve etkin önlem alma ihtiyacı doğduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Altan, "Bu ihtiyaç sonucunda ise afetlerde meydana gelen kayıplarda en büyük paya sahip olan yapıların afetlere karşı dayanımlarının artırılması, öncelikli hedeflerden birisini oluşturmaktadır.
Bu nedenle özellikle ülkemizde afete neden olabilecek risklerin başında gelen depremlere karşı kullandığımız yapıların afet direncinin artırılması Erzincan, Düzce, Adapazarı, Van depremlerinde yaşadıklarımızın tekrarlanmaması için hayati önem taşımaktadır" dedi.
'Güçlendirme çalışmaları kazanımdır'
Bugün Türkiye'de depreme dayanımı düşük niteliksiz yapı stoğunun neden olacağı sorunları aşmak için kullanılan yöntemlerden birisinin yapı güçlendirme çalışmaları olduğunun altını çizen Prof. Dr. Altan, "Bir yapının deprem ve benzeri kuvvetlere karşı kendisinden beklenen performansı sağlayabilmesi için yapının tamamında ya da bazı bölümlerinde yapılan iyileştirme çalışmaları olarak tanımlanan güçlendirme çalışmaları süre ve maliyet açısından çok önemli kazanımlar sunmaktadır.
Özellikle kısa bir gelecek zaman dilimi içerisinde büyük bir depremin beklendiği İstanbul gibi kentler için güçlendirme çalışmaları önemli kazanımlar sunacaktır" ifadelerinde bulundu.
'Deprem riski analiz edilmeli'
Uygulanacak bir güçlendirme çalışmasında yönetmeliklerle belirlenen standartlara ulaşabilmek için binanın mevcut güvenlik düzeyinin, geometrisinin ve donatı detaylarının tam olarak hesaplanması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, zemin özelliklerinin ve bölgenin deprem riskinin analizi ve kullanılacak malzeme ve yöntemlerin buna göre seçimi ve tüm bu analiz ve hesaplamalar sonrasında toplanan veriler ile bir modelleme oluşturularak statik ve dinamik analizlerle desteklenmesinin öneminin altını çizdi.
Bina güçlendirme sürecinin hazırlanış ve uygulama süreçleri ile ciddi deneyim ve uzmanlık gerektirdiğini belirterek "Tüm bu hesaplamalardan ve mühendislik hizmetlerinde yoksun bir güçlendirme çalışmasının zaman ve kaynak israfından ziyade kullanıcılarının can güvenliğini de tehdit edeceği unutulmamalıdır" yorumunda bulundu.
İHA