Güçlünün değil, haklının yanında olmak

Bugün büyük bir algılama sorunu var.Tarihte defalarca destan yazmış aziz Türk milletinin evlatları bugün karmakarışık duygular ve düşünceler içinde bocalayıp duruyor.Dünkü başarılarımızın, bugünkü ise acziyetimizin nedenlerini maalesef algılayamıyoruz.Nedenlerini bırak hala aciz olduğumuzun bile idrakinde değiliz.Ve bu girdap içerisinde bizimle oynayabildikleri kadar oynuyorlar. Perde arkasında ise kahkahalarla gülüyorlar, başarıları adına kadehlerini tokuşturuyorlar.En büyük zafiyetimiz ise haklının ve doğrunun yanında değil de güçlünün yanında yer alma mantığı...Maalesef bizler için birilerinin haklı olması ve de doğru şeyler söyleyip çözüm sunması hiçbir şey ifade etmiyor.Güçlüden yanayız, bazen korkumuzdan, bazen de çıkarlarımızdan dolayı...Halbuki haksız ve yanlış olduğu halde güçlüden yana olmak bizi bataklığın dibine sürükleyen büyük bir hastalıktır.Bu çerçevede bizlerin attığı her adım, bizi sömürerek semiren güçlüyü daha da güçlü yapar, bizi ise zayıflatır.Haklının ve doğrunun yanında olmak, doğru, başlangıçta zorlukları barındırabilir ama bizleri sürekli yüceltir.Sağlam temeller üzerine gönlünü de katarak taş üstüne taş koyarsın ve bir de bakmışsın ki haklı, doğru ve ardından da güçlü bir bina oluşmuş.İşte dünyaya sevgi ve adaleti yaşatan Türk milletinin gerçek mayası budur.Allah Resulü (SAV) ve de Ehli Beytinin sevdasıyla yola çıkan aziz Türk milleti bütün dünyaya sevgi medeniyetini yaşatmıştır. Ta ki bu algılama bozulana kadar.Bu anlayışta siz kendiniz bozulmadıkça dışarıdan sizi bozamazlar.Eğer bu temel yoksa başkasının sizinle uğraşmasına bile gerek yoktur, zaten siz kalenin anahtarını kendi kendinize düşmana teslim edersiniz.Peygamber Efendimiz (SAV), Bedir harbinden Medine'ye doğru giderken, "Küçük cihattan büyük cihada gidiyoruz" dediğinde, ashabı "Ya Resulülallah büyük cihat nedir?" diye sordu. Allah Resulü (SAV) "Nefsinizle yaptığınız mücadeledir" diye buyurdular. Evet nefisle yapılan mücadele, yani insanın kendisiyle mücadelesi...İç barış sağlanmadığı müddetçe dışarıda barış, sükun sağlanmaz. Bir insan kendisiyle yaptığı mücadeleyi kazanmadığı müddetçe dış mücadelelerde başarı elde etmesi mümkün değildir.Görünüşte bazı başarılara imza atsa da gerçekte bunlar kendisi ve milleti adına bir başarı değildir.Doğruyu ve haklıyı arayan ve onun yanında olan insan asla güce, çoğunluğa bakmaz.Doğruyu yeryüzünde sadece kendisi dahi temsil etse asla yolundan dönmez.O emrolunduğu gibi dosdoğrudur.O bu sağlam istikamette yürüdükçe bir de bakarsınız insanlarda algılama sorunları yavaş yavaş çözülür ve de grup grup insanlar bu doğrunun yanında yer alır.O buna hamdeder, şükreder, insanların onu el üstünde tutmasının onun için bir değeri yoktur, onun gözü ötelerin de ötesindedir, o ne istikametinden şaşar ne de haddi aşar.Ondan sonrası berekettir, sevgidir, adalettir, birlik ve beraberliktir, gerçek medeniyettir.Bugünün zifiri karanlığında kokuşmuş olan dünya bu ışığa hasrettir.