Korkulanlar oldu... Can Kerkük sonunda hoyrat ellere teslim edildi. Perşembenin gelişi, çarşambadan belli idi. Çekiç Güç komedisi ile başlatılan ABD ve İsrail planı, sözüm ona; hür demokratik Irak seçimleri ile sonlandırılmıştır.
Yanı başımızda bunlar olurken, "Irak'ta bulunan Amerikan askerlerinin, sağ salim olarak yurtlarına dönmelerine dua ediyorum" demekten başka hiçbir iş yapamayan 59. T.C. Hükümetinin Başbakanı; Kerkük'te, nüfus ve tapu dairelerinde, Talabani, Barzani çakalları tarafından yürürlüğe konulan ABD ve İsrail planlarının gerçekleşmesini sadece seyretmiştir.
Mezarlıklarında bile tek bir Kürt gömülü olmayan, Mustafa Kemal Atatürk'ün deyimi ile ondört asırlık Türk yurdu; Büyük İsrail'in kurulması planının bir safhasının gerçekleştirilmesi doğrultusunda yaban ellere teslim edilmiştir. Dün; askerimizin başına çuval geçirilirken istifini bozmayanlar, "nota verecek misiniz" sorusunu, "nota müzikte olur" diyerek alaylı bir üslupla cevaplayanlar, olayı memleketinde "mantı" ziyafetinde öğrenip pişkinlikle karşılayanlar, Telafer kıyımını, terörist avı diye geçiştirenler, sözde demokratik Irak seçimleri oyununun tarafı olduğunu beyan edenler, bugün bu durumu hazmedemediklerini ifade buyurmuşlardır.
Günaydın... Geçmişler ola...
Devlet yönetmek, hükümet olmak ciddi iştir. Hele Türkiye Cumhuriyeti gibi dünyanın merkezi olan, jeopolitik açıdan arz ettiği önemden dolayı stratejik güç odağı olması zaruret arz eden ülkemiz, ben yaptım oldu mantığı ile yönetilemez. Kendi doğrularınızla hareket ederseniz ortada kalakalır, evdeki bulguru da kargalara kaptırırsınız. Esas merak edilen, sayın Mir Dengir Mehmet Fırat Bey'in bu konudaki düşünceleridir. Nemrut'un mirasına sahip çıkanların düşüncelerini bilmek en tabii hakkımız olsa gerek. Basından öğreniyoruz ki; bu konuda sayın Başbakan sertleşmiş "Türkiye'yi kimse huzursuz edemez" buyurmuşlar...
Günaydınlar olsun sayın Başbakanım...
Samimiyetle soruyorum; bu huzursuzluğu bizler yıllardır yaşarken, sizler yeni mi hissetmeye başladınız. Olanları körler, sağırlar bile görüp duymuşken, sahi siz yeni mi uyanıyorsunuz?
Günaydın sayın başbakanım... Hayırlı sabahlar olsun...
Ankara'nın göbeğinde "Kerkük Kürdistan'ın kalbidir" demecine muhatap olurken, susmak gereği duyanları bugün ciddiye almak mümkün değildir. Atı alanın Bağdat'a ulaşmasından sonra sertleşmenizin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Sorarlar adama, "daha önceleri nerelerdeydiniz" diye. Adın ne; mülayim, sert olsan ne yazar. O kadar yumuşadınız ki bu konularda; artık gösterdiğiniz sertlik hiçbir şey ifade etmiyor.
Sizi bilmem ama sayın Başbakanım; marjinal olarak tarif ettiğiniz bizler, yani Türkiye Cumhuriyeti'nin, banilerince emanet edildiği, kendini Türk olarak tarif etmekten onur duyanlar, bu seçim komedisi ile ortaya çıkabilecek rezalete asla müsaade etmeyecektir.
Günaydın sayın Başbakanım...
Asla unutmayınız ki; bu ülkede Bağımsız Türkiye'yi bayrak yapanlar, "AB ve IMF'ye hayır" diyenler, "bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal'i rehber edinenler, milli birlik, üniter yapı, Milli Misak'tan asla taviz vermeyenler, ecdadın mirasını korumak yolunda ser vermekten imtina etmeyenler bu hayâsızca akını mutlaka durduracaktır. Bunun için muhtaç oldukları kudret; damarlarında dolaşan asil kanda ve iman dolu göğüslerinde mevcuttur.
Yanı başımızda bunlar olurken, "Irak'ta bulunan Amerikan askerlerinin, sağ salim olarak yurtlarına dönmelerine dua ediyorum" demekten başka hiçbir iş yapamayan 59. T.C. Hükümetinin Başbakanı; Kerkük'te, nüfus ve tapu dairelerinde, Talabani, Barzani çakalları tarafından yürürlüğe konulan ABD ve İsrail planlarının gerçekleşmesini sadece seyretmiştir.
Mezarlıklarında bile tek bir Kürt gömülü olmayan, Mustafa Kemal Atatürk'ün deyimi ile ondört asırlık Türk yurdu; Büyük İsrail'in kurulması planının bir safhasının gerçekleştirilmesi doğrultusunda yaban ellere teslim edilmiştir. Dün; askerimizin başına çuval geçirilirken istifini bozmayanlar, "nota verecek misiniz" sorusunu, "nota müzikte olur" diyerek alaylı bir üslupla cevaplayanlar, olayı memleketinde "mantı" ziyafetinde öğrenip pişkinlikle karşılayanlar, Telafer kıyımını, terörist avı diye geçiştirenler, sözde demokratik Irak seçimleri oyununun tarafı olduğunu beyan edenler, bugün bu durumu hazmedemediklerini ifade buyurmuşlardır.
Günaydın... Geçmişler ola...
Devlet yönetmek, hükümet olmak ciddi iştir. Hele Türkiye Cumhuriyeti gibi dünyanın merkezi olan, jeopolitik açıdan arz ettiği önemden dolayı stratejik güç odağı olması zaruret arz eden ülkemiz, ben yaptım oldu mantığı ile yönetilemez. Kendi doğrularınızla hareket ederseniz ortada kalakalır, evdeki bulguru da kargalara kaptırırsınız. Esas merak edilen, sayın Mir Dengir Mehmet Fırat Bey'in bu konudaki düşünceleridir. Nemrut'un mirasına sahip çıkanların düşüncelerini bilmek en tabii hakkımız olsa gerek. Basından öğreniyoruz ki; bu konuda sayın Başbakan sertleşmiş "Türkiye'yi kimse huzursuz edemez" buyurmuşlar...
Günaydınlar olsun sayın Başbakanım...
Samimiyetle soruyorum; bu huzursuzluğu bizler yıllardır yaşarken, sizler yeni mi hissetmeye başladınız. Olanları körler, sağırlar bile görüp duymuşken, sahi siz yeni mi uyanıyorsunuz?
Günaydın sayın başbakanım... Hayırlı sabahlar olsun...
Ankara'nın göbeğinde "Kerkük Kürdistan'ın kalbidir" demecine muhatap olurken, susmak gereği duyanları bugün ciddiye almak mümkün değildir. Atı alanın Bağdat'a ulaşmasından sonra sertleşmenizin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Sorarlar adama, "daha önceleri nerelerdeydiniz" diye. Adın ne; mülayim, sert olsan ne yazar. O kadar yumuşadınız ki bu konularda; artık gösterdiğiniz sertlik hiçbir şey ifade etmiyor.
Sizi bilmem ama sayın Başbakanım; marjinal olarak tarif ettiğiniz bizler, yani Türkiye Cumhuriyeti'nin, banilerince emanet edildiği, kendini Türk olarak tarif etmekten onur duyanlar, bu seçim komedisi ile ortaya çıkabilecek rezalete asla müsaade etmeyecektir.
Günaydın sayın Başbakanım...
Asla unutmayınız ki; bu ülkede Bağımsız Türkiye'yi bayrak yapanlar, "AB ve IMF'ye hayır" diyenler, "bağımsızlık benim karakterimdir" diyen Mustafa Kemal'i rehber edinenler, milli birlik, üniter yapı, Milli Misak'tan asla taviz vermeyenler, ecdadın mirasını korumak yolunda ser vermekten imtina etmeyenler bu hayâsızca akını mutlaka durduracaktır. Bunun için muhtaç oldukları kudret; damarlarında dolaşan asil kanda ve iman dolu göğüslerinde mevcuttur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012