Haczedilen çiftçi ve Çözüm (1)

Çiftçilerimiz hükümetten iyi haber beklerken gelen haberlerle adeta yıkıldılar. Hükümetin onlara ne haliniz varsa görün demesi yetmiyormuş gibi, şimdi de hacizle karşı karşıya getirmiş oldu.Bugün haklarında icra işlemleri yapılan çiftçi vatandaşlarımıza Atatürk, 18 Mart 1923 günü Tarsus'ta şöyle seslenmişti: "...hepinizin malumudur ki, milletin ekseriyeti sizlersiniz ve yine malumunuzdur ki, memleketimiz şu iki şeyin memleketidir biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştir ki, çünkü topraklarımız çoktur, iyi asker yetiştirdik, çünkü o topraklara kasteden düşmanlar fazladır. O toprakları sürenler, o toprakları koruyan hep sizlersiniz. Bundan sonra daha iyi çiftçi ve daha iyi asker olacağız".  On binlerce çiftçi 3 ay sonra icra tehdidi ile karşı karşıya kalacak. Çiftçinin tarım kredi kooperatiflerine borcu üstelik ödeme zamanı geçmiş borcu 300 trilyon. Vadesi geldiği halde borcunu ödeyemeyen üretici sayısı ise 60 bin kadar. 60 bin çiftçinin elinde ne var ne yok alınacak.Zaten en yetkili ağız olan Erdoğan hatırlayacak olursanız, Mayıs 2005'te"biz Amerika değiliz, onların sağladığı desteği bizden beklemeyin" demişti. Evet, Sayın Başbakan Türk çiftçisi sizden öyle bir destek alamayacağını artık anlamıştı ama son toprağını ve traktörünü hacizle ellerinden alacağınızı da hiç düşünmemişlerdi.Hükümet cenahından kimse bu çiftçilerin durumunu göz önünde bulundurmuyor. Borcunu ödemeyen çiftçilerimiz çok para kazanıyorlar da bu paraları başka yere harcadıkları için borçlarını kapatmıyorlar mı? Yoksa gerçekten çiftçinin cebinde parası yok bundan dolayı mı ödeyemiyor? Çiftçilerimizin neden kazanamadıklarını ATO'nun 2005 yılında yaptığı bir tarım araştırması gözler önüne sermişti. Kasım 2002 ile Temmuz 2005 döneminde, tarımda üretim girdilerindeki maliyet artışları yüzde 100'ü bulurken, ürün fiyatlarında ise yüzde 30 ile 80 arasında bir gerileme meydana geldi.1998 yılında 1 Kg gübre (%26 A. Nitrat) fiyatı 41.500 TL iken,  2005 yılına gelindiğinde bu gübrenin fiyatı 310.000 TL'yi bulmuştu. 1998 yılında 124.700 TL olan mazotun litresi 2005 yılının Nisan ayında 1.920.000 TL'ye yükselmişti.Girdi maliyetlere bu kadar artmaktayken ve ürün fiyatlarında yüzde 80'e varan gerileme varken çiftçilerimizin üretim yaparak para kazanabilmeleri neredeyse imkânsız bir hale getirilmiş. Tarım köylüsü hükümetten gelen yüzde 30 olan tarım nüfusunun yüzde 10'un altına kadar indirileceği açıklamalarını önce anlayamamışlardı. Şimdi ise bunu hem anlıyorlar hem de nasıl olacağını görmüş oluyorlar. Hükümet çiftçinin gırtlağını sıktıkça sıkıyor, onları hacze veriyor. Bu ortamda çiftçi kalmak mümkün olmayacağı için hükümet tarım nüfusunu nasıl düşüreceğini bu şekilde göstermiş olmaktadır.Geçtiğimiz yılın son günlerinde Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, 2006'da tarıma destek olarak ayrılan kaynağın yetersiz olduğunu belirtmiş ve yapılanların çiftçiye "mesleğini bırak" demek olduğunu ifade etmişti. Peki, çözüm ne? Çözüm Atatürk'ün dediği gibi çiftçilerin bu ülkenin sahibi olduğunu bilip ona göre davranacak liderlerle birlikte olmaktan geçiyor.Çözümü yarın irdeleyelim dilerseniz?